Samsun'da yayın yapan Haber Gazetesinin baş yazarı Ali Yılmaz Ergen, 'Bizim Ağlamaya Hakkımız Var mı' başlıklı köşe yazısında öz eleştiri yaptı.
Samsun'da özellikle suya yapılan zammın ardından köşesinden ve gazetenin manşetinden yayınladığı suya yapılan zamla ilgili eleştiriler haber ve yazıları ile gündeme gelen Ali Yılmaz Ergen, bugün Haber Gazetesinde yer alan 'Bizim Ağlamaya Hakkımız Var mı' başlıklı köşe yazısı ile de yine dikkati çekti.
Samsun Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mustafa Demir ile seçim öncesi ve uzun yıllardır da samimi bir diyalogu olan Ali Yılmaz Ergen, 31 Mart seçimleri sonrası suya yapılan zammın ardından Mustafa Demir'i eleştiren köşe yazıları ile gündeme geldi.
Bazı çevreler bu durumu gazetenin, büyükşehir belediyesi ile olan reklam ve anlaşmaların sona ermesine bağlarken, Ali Yılmaz Ergen ise daha önce yazdığı bir köşe yazısında belediyenin gazetenin aboneliğini de iptal etmesi üzerine "Hiç tereddütünüz olmasın. Biz, 20-30 gazeteye teslim olacak insanlar değiliz. Gerekirse mesleğimizi feda ederiz ama kalemimizi ve şahsiyetimizi asla. Bir de halkımızı, bilesiniz" demişti.
Ali Yılmaz Ergen, 'Bizim Ağlamaya Hakkımız Var mı' başlıklı köşe yazısında dile getirdiği sözlerle genel anlamda toplumun bir durum tespitini yapmaya çalışsa da, yazdığı yazıda basın açısından da bir nevi öz eleştiri sayılabilecek mesajlar verdi.
Köşe yazısında kullandığı "Biz insanoğlu, o minnacık karıncanın yaptığını bile yapamıyoruz. Zulümlere, haksızlıklara, adaletsizliklere karşı boyun eğiyor, direnemiyoruz. Bırakınız direnmeyi, gıkımızı bile çıkartmıyoruz. Peşinen teslim oluyoruz. Hiçbir şey yapamazsak bile, haklının yanında duramıyor, tarafımızı bile belli edemiyoruz. Sonra da, başımıza bir şey geldiğinde oturup ağlıyoruz. Bütün bunları yaptıktan sonra; Bizim ağlamaya hakkımız var mı" sözleri ile dikkati çeken Ali Yılmaz Ergen'in verdiği bu mesaj, basın yayın organlarının reklam ve yayın sözleşmesi olunca olumsuzları yazmayan, reklam ve sözleşmeler olmayınca olumsuzları yazan anlayışına da sanki öz eleştiride bulunarak gönderme yaptığı yönünde yorumlara neden oldu.
İşte Haber Gazetesinden Ali Yılmaz Ergen'in 'Bizim Ağlamaya Hakkımız Var mı' başlıklı o köşe yazısı..
Hani, Nemrut’un İbrahim aleyhisselamı ateşe atmak istediğinde, karıncanın ateşi söndürmek için ağzında sutaşıma hikâyesini neredeyse bilmeyen yoktur.
Ama yine de bilmeyenler için hikâyeyi kısaca hatırlatmakta fayda var.
Nemrut Hz. İbrahim’i yakmak için ateş yaktırmış. Hz. İbrahim’i mancınıkla ateşin ortasına atarak yakacak ve gücünü herkese göstererek bir daha kendisine karşı çıkılmasını önleyecekmiş. Bunu duyan bir karınca ağzını su ile doldurarak boyu göklere uzanan ateşe doğru koşmaya başlamış. Diğer bir karınca onun bu telaşını görünce hemen yanına yaklaşıp,
“Nereye böyle arkadaş, bu acelen niye?” diye sormuş.
Ağzında su taşıyan karınca ağzındaki bir damla suyu ellerinin arasına alıp,
“Duymadın mı?” demiş; “Nemrut, Hz. İbrahim peygamberi ateşte yakacakmış. İşte o ateşi söndürmek için su götürüyorum…”
Diğer karınca buna gülmüş,
“Senin bir damla suyun o ateşe ne yapar ki?”
Suyu taşıyan karınca “Olsun” demiş, “Hiçbir işe yaramasa da tarafım belli olur.”
Biz insanoğlu, o minnacık karıncanın yaptığını bile yapamıyoruz. Zulümlere, haksızlıklara, adaletsizliklere karşı boyun eğiyor, direnemiyoruz. Bırakınız direnmeyi, gıkımızı bile çıkartmıyoruz. Peşinen teslim oluyoruz. Hiçbir şey yapamazsak bile, haklının yanında duramıyor, tarafımızı bile belli edemiyoruz. Sonra da, başımıza bir şey geldiğinde oturup ağlıyoruz.
Bütün bunları yaptıktan sonra;
Bizim ağlamaya hakkımız var mı?