İltimas yok, zırnık yok, kimseye beş kuruş yedirmeyeceğim diyerek mangalda kül bırakmayıp efelenen yeni gelenler, ilk önce kendi yakınlarına çekti iltimasları, kıyakları..
Garibin gurabanın hakkını yedirmeyeceğim diyen yeni gelenler, kirasını ödeyemeyen, aş, iş bulamayan işsiz karı kocaların, yetimlerin hakkını kendileriyle gelenlere yedirdi. İltimas yoktu gerçekten..
'Hırsız bunlar' derken gidenlere, milyonluk daireler, koca koca düt dütler aldı yeni gelenler.. Madem oluyordu bu işler, niye öncesi olmuyordu acaba? E tabi artık musluğun, ganimetin başındalar! Ek işler, kınalar, düğünler, gölge ortaklıklar, Hacivat Karagözler ve dahası bilinmeyenler var artık.. Yürü ya eşim, dostum, yandaşım.. Karnı guruldayanların kolilerle giden bulgurla karnı duyuyor ne de olsa..
İlahi bir ceza mı, ilahi bir ikaz mı tüm bunlar!
Ya da, eski gidenlerin yüzlerine övgü düzüp, arkalarından 'Hırsız Bunlar' diyen yeni gelenlerin, burunlarının dibinde rüşvet çarkı kurulması ve bu çarkın darmadağın olup ortaya çıkması ilahi bir mesaj mıdır acaba?
Onları eleştirmenin nifak olduğunu söyleyen yeni gelenlerin, kıyıda köşede, fısıltı fısıltı kulaklara üfledikleri nifakı, gıybeti ne yapacağız şimdi? Koca şehir bağırıyor şimdi, çanak çömlek patladı.. Kılavuzu karga olanın burnu.. kurtulmaz. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.. Hem kendinizi hem geminizi batırdınız, geçmiş olsun..