Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ekonomisinin tırmanışta olduğunu ama bunu görmeyenlerin olduğunu söylerken SP Samsun İl Başkanı Armutçu'dan farklı bir açıklama geldi.
SP Samsun İl Başkanı Armutçu, döviz ve altın fiyatlarında yaşanan artış üzerine yaptığı açıklamada, "Bu ilk değil son olmayacak" derken Merkez Bankasının karşılıksız para basarak piyasaya sürmesini eleştirerek ekonomi ile ilgili açıklamasında, "Aslında serüven merkez bankasının karşılıksız para basarak, piyasaya sürmesiyle başladı. Peşinden bankaların kısa vadede ev, araba ve ihtiyaç kredisi adı altında millete sorgusuz, sualsiz faizli para dağıtmaya başlamasıyla da netleşmiş oldu. Bu muallak durumu fırsata çevirmek isteyen, güzel ülkemin güzel insanlarının 200 bin TL'lik daireleri 300 binden, 40 bin TL'lik 2'inci el araçları 80 binden almaya başlamasıyla, serüvenin sonu da başlangıcı gibi belli oldu The End" dedi.
Döviz ve altın fiyatlarının artış göstermesinde ki sebebin belli olduğunu kaydeden Saadet Partisi Samsun İl Başkanı Temel Armutçu, Merkez Bankasının karşılıksız para basması nedeni ile paranın değerinin düştüğünü ve devalüasyonun kaçınılmaz olduğuna dikkati çekti.
Temel Armutçu döviz ve altın fiyatlarının artış göstermesi ve ekonomi ile ilgili açıklamasında şunları dile getirdi.
"Yani sebep ortada arkadaşlar! Karşılıksız para basarsanız paranızın değeri düşer ve devalüasyon kaçınılmaz olur. Başkaca sebep aramaya gerek yok. Hepsi bu! Gönül isterdi ki çiftçinin umudu olan fındığa, dalında verilen 22,5 TL, hasat sonu cebine girdikten sonra bu devalüasyon yaşansaydı.
Yabancı ülke paralarına ve bu para ile ifade edilen ödeme araçlarına kısaca "döviz" denir. Borsa, hisse senetleri, borçlanma araçları, yatırım fonları gibi menkul değerler; petrol, altın, kahve vb. emtianın alınıp, satıldığı düzenli ve denetlenen piyasalara verilen genel bir isimdir. Değerli madenleri anlatmaya gerek yok, zaten aynel yakîn olarak hepimiz biliyoruz. Dünyada para ve değerli değişim araçları her daim canlıdır. Nefes alıp veren her canlı gibi yaşanan hadiselere refleksli bir şekilde hemen tepki verir. Akıl sahibi insanoğlu bu hareketliliği imkana çevirmek için belli tezgahlar kurar. Kimi fiziki güç (barbar emperyal sömürü), kimi ise akıl gücü (üretim, turizm, tarım, sanayi, teknoloji, hizmet) kullanarak, piyasaları kontrolünde fırsata çevirmeye çalışır. Bu iki yolda tarih boyu istikbal için tercih edilen en net yoldur. Üçüncü bir yol ise işbirlikçiliktir ki; burada akıl kiraya verilmiştir ve irade tümden biat edilen görüşün elindedir. Üçüncü yolu tercih edenler biat edilenin ihtiyacı kadar kullanılır ve ihtiyaç görüldükten sonra bir çöp gibi dönüşüm kutusuna atılır, tarih olurlar. Yani bu zalim dünyada, ya askeri bir güç olup mafya gibi çalışanın ensesine çöküp, kazandığını elinden alıp, sömürecek ve böylece hayatta kalacaksınız ki "Allah muhafaza cehenneme kütük olursunuz". Ya da aklınızı kullanarak üretime dayalı bir düzen kuracak ve böylece tüm dünyaya Allah'ın razı olacağı yepyeni helal bir hayat sunarak, iki dünyada da cenneti yaşayacaksınız. Yani çare var. Çare; faiz ve zorba düzene karsı, üretime dayalı adil ekonomik düzeni 50 yıldır haykıran ve her iktidarında ise fikrini icraata dökmüş olan "Milli Görüş Saadet Partisi'dir."