Samsun'da eski CHP İl Başkanı Dr.Av. Tufan Akcagöz, kayyım ve mutlak butlan tartışmalarının yaşandığı CHP ile ilgili, 30 Haziran'da açıklanacak mahkeme kararına ilişkin önemli açıklamalar yaptı.
Eski CHP Samsun İl Başkanı Akcagöz, 38. Olağan Kurultay sürecine dair yargıya taşınmış iddialar üzerinden yürütülen tartışmaların partinin geleceğini ve kamuoyundaki güvenini doğrudan etkilediğini belirttiği açıklamasında, sürecin parti içi bir çatışma iklimine dönüşmesine, partililerin kayıtsız kalmaması gerektiğini vurguladı.
"Cumhuriyet Halk Partisi, kurulduğu günden bu yana Türkiye’nin çağdaşlaşma, demokrasi ve hukuk devleti mücadelesinin en köklü temsilcisidir. Ben de bu partide geçmişte il başkanlığı yapmış bir yol arkadaşınız olarak, yaşanmakta olan süreci derin bir sorumluluk duygusuyla takip etmekteyim. 38. Olağan Kurultay sürecine dair yargıya taşınmış iddialar üzerinden yürütülen tartışmaların, kişileri değil; partinin geleceğini, kamuoyundaki güvenini ve iç bütünlüğünü doğrudan etkilediği bir dönemdeyiz. CHP'nin hiçbir ferdi, yargı sürecine müdahale edemez; ancak bu sürecin parti içi bir çatışma iklimine dönüşmesine de kayıtsız kalmamalıdır. Zira Cumhuriyet Halk Partisi’nin değeri, sadece sandıktan çıkan sonuçlarla değil; aynı zamanda birlikte mücadele kültürüyle, örgütsel dayanışmasıyla ve ilkelerine olan bağlılığıyla ölçülür. Partimiz açısından en hayati mesele, bir kurultayın geçerliliği üzerinden derin fay hatlarının oluşmasına izin vermemek; seçim başarısıyla yakalanan ivmeyi, içe dönük çatışmalarla zedelememektir. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, ‘Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyeti, diğeri Cumhuriyet Halk Partisi’dir.’ diyerek, Cumhuriyetimiz de Partimizi de bizlere emanet etmiştir. Bu emaneti sahiplenmek ve bu tarihi değerin vakarına yakışır davranmak ve bu sorumluluk duygusu ile hareket etmek zorundayız. Aksi halde sarayda elini ovuşturarak gelişmeleri takip edenlerin oyununa gelip, tezgahına düşmüş oluruz. Partimizin birliğini, saygınlığını ve geleceğe olan yürüyüşünü zedeleyecek her türlü kişisel çekişmeden uzak durmayı, bir partili ahlakı olarak görüyorum. Bugün bize düşen, kavga değil dayanışmadır; hesaplaşma değil helalleşme; ayrışma değil birleşmedir. Cumhuriyet Halk Partisine emek vermiş eski ve yeni tüm yöneticilerimizin bu inançla hareket etmesi gerekir. Partimizin yüzyıllık tarihine, emeğini koyan herkese ve geleceğine inanan gençlerimize karşı borcumuz, bu zor zamanlarda aklı ve sağduyuyu koruyabilmektir. Yargıdan çıkacak karar ne olursa olsun, Cumhuriyet Halk Partililerin önceliği, partinin birliği, örgüt disiplini ve Türkiye’nin geleceğine duyulan ortak sorumluluk olmalıdır. Ben, bu partinin bir neferi, eski bir il başkanı olarak; kişisel çıkarların ve hizip hesaplarının değil, Cumhuriyet Halk Partisi’nin bütünlüğünün ve geleceğinin yanında yer almayı bir görev sayıyorum. Mustafa Kemal Atatürk, ‘Halk Partisi, memleket ve millet her türlü dayanaktan mahrum bırakılarak felakete atıldığı uğursuz zamanda bütün milleti kadrosu içine alarak kuvvet ve kudret yapan, harici düşmanları kovan, dahili düşmanları imha eden, halka hürriyet ve hakimiyet temin eden mukaddes bir cemiyettir. Halk Partisi, hiçbir safsataya iltifat etmeyerek Türk Cumhuriyeti'ni kuran inkılapçı bir ruhun bütün millette kendisini gösteren örgütlenişidir" derken, kurmaca senaryolara karşı nasıl galip gelindiğini de işaret etmiştir. Bugün de oyuna gelmeyecek, tezgah peşinde olanların heveslerini kursaklarında bırakacağız. Tüm taraflara aklıselim, soğukkanlılık ve sorumluluk çağrısında bulunuyor; partimizin ortak akılla bu süreci aşacağına olan inancımı kamuoyuyla paylaşıyorum"