Samsun ve Türkiye'nin gündemi olan tutuklu daire başkanı Bahattin K. çıktığı ilk mahkemede söylediği sözlerle kafa bulandırdı. Peki mahkemede yetkisinin olmadığını ifade eden tutuklu daire başkanı, bu sözleri ile neyi ima etti. O sözlerin analizini belgelerle analiz ettik..
Çekirge bir sıçrar iki sıçrar Üçüncüde yakayı ele verir.. Samsun ve Türkiye'nin gündemi olan O çekirgenin hikayesi, her ne kadar bulanık su da
balık avlamak gibi görünse de nezaketle dinleyen, akıllıca düşünen ve tarafsızca karar verecek olan hakim için, o bulanık sudaki balığı avlamak zor olmasa gerek..
Öncelikle o çekirgenin ilk sıçradığı yere bakmak lazım!
İlk sıçradığı yerde, bıraktığı izleri sürmek lazım!
Sonra ikinci kez sıçradığı yerde
çıkardığı seslere kulak kabartmak lazım!
Ve son olarak yakayı ele verdiği üçüncü sıçrayışın
düğümünü çözmek için, ilk ve ikinci sıçrayışları
birleştirmek lazım..
Yakayı ele veren çekirge 'Benim yetkim yok talimatla yaptım' diyor..
Akıllıca düşünen hakim, bu sözlerin suyu bulandırmak olduğunu zaten anlar..
Zira mesele, yüksek hak edişlerin ödenmesi ya da
ödenmemesinde yetkinin kimde olduğu değil!
Yüksek hak edişlere yetkiyi veren, ya da imzayı atanda
Bizim çekirgeye 'Git müteahhitten 30 bin lira avanta al'
demediğine, demeyeceğine veya böyle bir yetki vermeyeceğine göre..
Mesele hak edişler değil!
Yani çekirgenin 'Talimatla yaptım' sözü her ne kadar 'Rüşveti talimatla aldığı' algısına neden olsa da, durum öyle değil..
Çekirge, kasayı içerden değil, dışardan dolduruyordu.. Bunu kendisini yetkili göstererek yapıyordu.. Yetkisi olmayan çekirge, ne hikmetse teknik takip kayıtlarına giren tapelerde, limitleri ve yüksek hak edişin ödenmesini zorlayacağını söylüyordu.. Yani karşı tarafa kendisinin yetkili kişi olduğu izlenimini veriyordu..
Doğru! Yüksek hak edişlerin ödenmesinde 'yetkisi yok' çekirgenin..
Yetkisi oranında vereceğini sıçraya sıçraya vermiş, veriyormuş, alıyormuş zaten..
Çekirgenin yakayı ele vermesinin nedeni, kuma soktuğu başı değil, açıkta kalan kıçıdır..
Çekirge 'Yetkim yok, talimatla yaptım' diyerek açıkta kalan kıçını gizlemeye çalışmaktadır..
Bizim çekirge yüksek hak edişlerde, yetkisi olmamasına rağmen
yetkisi varmış gibi izlenim yaratarak her sıçrayışta
'Milleti yıllarca haraca bağlamış'
Bunu biz demiyoruz..
Çekirgeye yem atan müteahhittin, avukatı diyor!
Sıradan bir çekirge olarak, nasıl ve hangi hünerle
onca serveti yaptığını ya da yapmış olabileceğini, yol ve yöntemini
avukat dosyaya sunduğu evraklarla bir bir yazmış ve anlatmış..
Nezaketle dinleyen, akıllıca düşünen ve tarafsızca karar verecek hakiminde, bu konuda kafasını elbette karıştırmamak lazım!
Çiğ yemeyenlerinde yüksek hak edişlerde yetki kimdeyse, net bilgi verip, ikircikli olmaması lazım!
Müteahhitten aldığı 30 bin lira için 'Araba değiştirecektim, döviz ve altın bozdurmamak için borç aldım' diyen çekirgenin, gizli kasasında 36 bin TL vardı! Kasasında ki 36 bin lirayı, araba için kullanıp başına bu işleri sarmamak yerine, 30 bin lirayı müteahhitte iteleyerek kendi başına çorap örmeyi tercih eden çekirge, aslında aç gözlülüğünü ve kendisi için sıradan, rutin olan bu işlere meylini de, itiraf etmiş oldu. Kasanda 36 bin lira varken, araç değiştirmek için müteahhitten 30 bin lira istemek.. Hiç mantıklı değil! Çekirge 'Borç' derken, yolunan müteahhit ise 'Borç vermedim' diyorken hele..
Yani mesele, çekirgenin yüksek hak edişlerin ödenmesinde yetkisi var mı, yok mu meselesi değil! Mesele yüksek hak edişleri ödeme yetkisi varmış algısı oluşturup, iş yapanı yolma meselesidir.. Ve yüksek hak edişlerde yetkisinin olup olmaması, kasasından çıkan servetin izahı olamaz.. Ya da müteahhitte ödettirdiği 5 bin liralık otel masrafı olamaz! Makamına gizlediği kasaya, 1.5 yıl içinde o serveti koyabilmesi de zaten mümkün değil.. Yani bu işin daha öncesi var.. Zaten kasadan çıkan altınların alınış tarihlerinin 2002 ile 2017 yılları arası olması, hesap cüzdanlarının açılış tarihlerinin de yine aynı şekilde olması, buna bir işaret.. İlk ve ikinci sıçrayışlar dönemi..
Peki 'Benim yetkim yok talimatla yaptım' diyerek
aklı sıra suyu bulandıran çekirge hangi suçtan yargılanacak?
Asıl soru bu şimdi!
İrtikap mı, yoksa rüşvet mi?
İkisi de katalog suçlara girmiyor..
İrtikap olursa, kim ve kimler..
Rüşvet olursa kim ve kimlere yargı yolu açılacak..
İrtikap yada rüşvet olursa, çekirgenin birinci ve ikinci
sıçrayışını yaptığı yerlerde çevirdiği filmlere,
göz yumanlara da yargı yolu açılacak mı?
Yoksa ihale tüm bu olup bitenlere göz yummayıp
çekirgeyi üçüncü sıçrayışında, yakalatanlara mı kalacak?
Ya da çekirge ile hesaplaşma üzerinden
tüm çaba ve gayret bunun için mi?
Acaba diyoruz; Birinci ve ikinci sıçrayışlarında yumulan gözler
Üçüncüde de yumulsaydı, yakayı ele verecek miydi bizim çekirge!
Ve öyle olsaydı, biz bugün bu meseleyi konuşuyor olacak mıydık!