Samsun Kent Haber köşe yazarı mimar Embiya Sancak, tarihi Samsun Kalesi'nin başına gelenlerin triajikomik bir durum olduğunu 4'üncü yazısında kaleme aldı.
Osmanlı döneminde Samsun Kalesi, taş ocağı olarak kabul edilerek yıkımı başlatılmıştı. Cumhuriyet Döneminde ise imar planlarında, 'Yok' olarak kabul edilmişti!
Sadece bulunduğu yer 'Para' larak önemliydi!
Bu iddiam şöyle açıklanır;
Mesela Samsun arastasının (yanlış olarak Bedesten deniyor) tapu kayıt parsel numarası 10 ve 14 olarak verilmişti. 1960 imar planında Bedesten ve kale duvarı sadece parsel olarak kabul edildiği için, Bedesten ve kale duvarı yeni bina yapılmak üzere yıkılabilirdi. Nitekim de böyle oldu. Bazı bedesten dükkanları ile onların hizasına isabet eden kale duvarı, bu parsellerin maliklerine satılarak hazneye para olarak geri döndü. Oluşan yeni parsellerde binalar yapıldı!
Bir başka örnek; Tam bir trajikomik rezalettir! Bu makalelerin yazılmasına neden olan güncel gelişmedir. Altta verilen 1947 Kadastro paftası fotoğraf kopyası görülen 42 parsel numarasında kayıtlı kale duvarı , kültür varlığı olarak görülmeyip sadece 'Para Getiren Parsel' olarak görüldüğü için, komşu parsellerle birleştirilerek, yeni oluşan imar parselleri maliklerine satılmıştı. Elbette vatandaş bina yapacaktı. Nitekim ruhsatlı bina yapmıştı. Şimdi binalar yıkıldı. Kale duvarları ise aranıyor!
Bu nedenle trajikomik durum meydana gelmiştir!
Nitekim kale duvarı bulunarak, trajikomik tiyatro sahnesine çıkarıldı. Üstte fotoğrafı verildi. Günümüzde yapılan işlem yasal ve doğrudur.
Bütün bu yanlışlıklara sebebiyet veren 1960 imar planıdır.
Suçlusu (!) ise rahmetli Erbakan ile Ecevit’tir.
1950 yılında iktidara gelip hükümet kurmadılar da Kültür Varlıklarını Koruma Kanunu'nun geç çıkarılmasına neden oldular!
Sevgili okuyucum; makalem dilim, bilim dilinde olmayacak
Mesajım; tarih bilgisine uygun olarak önemli ve ilgili kahramanlardan bahsedilerek verilecektir.
Devam edecek. Saygılarımla