Öcalan ve PKK ile yeniden müzakere siyasi ihanet mi stratejik hesap mı?

Türkiye, tarihinin en kritik dönemlerinden birini yaşarken, Türk siyasetinin önemli bir aktörü olan İYİ Parti üzerinde sistematik bir baskı kurulduğuna şahit oluyoruz.

Abdullah Öcalan ve PKK ile yeniden müzakere sürecinin gündeme geldiği bir dönemde, İYİ Parti’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) bu sürece karşı duran tek parti olması, bu baskının nedenini açıkça ortaya koymaktadır.

İYİ Parti, milli duruşuyla terörle müzakereye karşı tavizsiz bir çizgide yer alırken, gerek parti içindeki istifa girişimleri gerekse çeşitli operasyonlarla zayıflatılmaya çalışılmaktadır. Bu durum, sadece İYİ Parti’ye yönelik bir hamle değil, aynı zamanda milli iradenin temsilini engelleme çabasıdır.

İYİ Parti’nin Tavrı: Milletin Yanında, Masanın Karşısında

PKK ve Abdullah Öcalan ile müzakereye karşı çıkan İYİ Parti, bu süreçte milletin hassasiyetlerini ve milli birliği savunan güçlü bir duruş sergilemektedir. Ancak, bu tavır, terörle müzakereyi destekleyen çevrelerin hedefi haline gelmiştir. İYİ Parti’nin siyaseten izole edilmeye çalışılması, bu baskının en somut örneğidir.

Parti içinde yaşanan istifalar ve bölünme girişimleri, yalnızca bir iç mesele olarak değerlendirilmemelidir. Bu adımlar, Türkiye’nin milli birlik ve bütünlüğünü savunan bir siyasi hareketi zayıflatmaya yönelik bir stratejik hamledir.

Baskının Amacı: Milli Muhalefeti Susturmak

Abdullah Öcalan ve PKK ile müzakere sürecine karşı çıkan İYİ Parti’nin, bu süreçte yalnız bırakılması, siyasetin nasıl dizayn edilmeye çalışıldığını gözler önüne seriyor. Türkiye’nin güney sınırlarında yaşanan gelişmeler ve küresel projelerin gölgesinde, terörle mücadele yerine pazarlık masasına oturmayı savunanların İYİ Parti’yi hedef alması tesadüf değildir.
Bu süreç, milli muhalefeti susturarak, terörle pazarlığı “normalleştirme” çabasının bir parçasıdır. İYİ Parti, bu girişimlere boyun eğmediği için hem içeriden hem de dışarıdan kuşatılmaya çalışılmaktadır.

Siyasi Baskı ve İç Operasyonlar: Parti İçi İstifaların Arkasındaki Gerçekler

Son dönemde İYİ Parti’de yaşanan istifalar ve ayrışma girişimleri, dikkatle incelenmesi gereken bir meseledir. Bu hareketler, parti içindeki ideolojik farklılıklar kadar, dışarıdan gelen sistematik baskılarla da ilişkilidir. Parti içindeki rahatsızlıkların bu dönemde su yüzüne çıkarılması, tesadüf değil, bilinçli bir stratejinin sonucudur. İYİ Parti’nin terörle müzakereye karşı duran bir çizgide kalması, bazı çevreleri rahatsız etmiş ve bu nedenle partinin içi karıştırılmaya çalışılmaktadır. Bu girişimler, sadece İYİ Parti’yi değil, Türkiye’nin milli birlik ve beraberliğini savunan her kesimi hedef almaktadır.

İYİ Parti’nin Rolü: Milli Direnişin Siyasi Temsilcisi

İYİ Parti, PKK ile masaya oturulmasına karşı çıkarak, Türkiye’nin milli değerlerini ve güvenliğini savunan bir siyasi çizgi izlemektedir. Bu çizgi, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne ve milli birliğine yönelik her türlü tehdide karşı tavizsiz bir duruş sergilemeyi gerektirir.
Bugün İYİ Parti’yi zayıflatmaya yönelik girişimler, bu duruşu hedef almakta ve Türkiye’nin milli meselelerinde terörle mücadele yerine pazarlık arayanların ekmeğine yağ sürmektedir.

Sonuç: İYİ Parti’nin Gücü Milli İradenin Gücüdür

İYİ Parti’ye yönelik baskılar, milli bir duruşun bedelidir. Ancak, bu baskılar ne partiyi zayıflatabilir ne de Türkiye’nin terörle müzakereye karşı duruşunu değiştirebilir. Milletin iradesini temsil eden bir hareket olarak İYİ Parti, tüm bu girişimlere rağmen yoluna devam edecektir.

Abdullah Öcalan ve PKK ile masaya oturma girişimlerine karşı İYİ Parti’nin duruşu, Türkiye’nin geleceği için kritik bir öneme sahiptir. Bu mücadele, sadece bir siyasi partinin değil, milletin onurunun ve egemenliğinin mücadelesidir. Türkiye, milli direnişi temsil eden İYİ Parti gibi siyasi hareketlerle bu zorlu süreci aşacak ve terörle müzakere değil, mücadele ederek yoluna devam edecektir.