Samsun'a ortak akıl sözü verip 'Siz Ne Anlarsınız' diyen nobran!

Samsun'a 'ortak akılla yöneteceğiz' vaadi verip 'Siz ne anlarsınız' diyen nobran!

Samsun'u 'ben bilirimciliği' ile yönetiyor! Kendi partisinde bile sevilmiyor! Samsun halkını söylemeye bile gerek yok! 

Seçimde, Samsun ve Samsun halkına 'Ortak Akılla' yöneteceğiz sözleri verip, mesele sermayedarların kente yapacağı biyo santral olunca "Atı alan Üsküdar'ı" geçti diyerek, ortak aklı hadım etti! O gün bugündür dikiş tutmuyor.

Huylu huyundan, suylu suyundan vazgeçmezmiş! Ne söylesen nafile! 

'Ortak akıl' dedi mi, dedi! Bu kentin mimarlarına gidip, "Birlikte yöneteceğiz" dedi mi, dedi. Peki ne oldu, mimarlara düşman oldu! Şimdi konuşur, bir saat sonra unutur! Dediğini inkar eder, demediğini dedim der. 

Beş yılda Samsun'u ekonomide, sanayide, gelişmişlikte, kalkınmada, alt yapıda Marsilya yaptı kendisi! Şu aralar Marsilya diyor, Marsilya işitiyor.  

Hatırlayanlar olur, Samsun'a kurulan mobil santrallere önce demediğini bırakmadı. Santrallerin kurulu olduğu ilçede, otobüsün üstüne çıkıp yaptığı konuşmayla milleti galeyana getirdi, santralleri taşlattı. Her demecinde santralleri yerden yere vurdu. İnammayın TBMM'nin 2004 yılı tutanaklarına baksın! Sonra ne oldu ise 'Atı alan Üsküdar'ı geçtikten sonra santralleri yapan sermayedarlarla kanki oldu. Santral şöyle iyi böyle iyi, 'bacasından çıkan duman zehir değil, su buharı' demeye başladı.  

Bakandı, bakanlıktan alındı, tekrar düz vekil oldu! Son dönemiydi, Tekkeköy, Çarşamba yollarını aşındırır oldu. Kimi arsa, kimi tarla topluyor dedi. Kentte o dönem dedikodu aldı başını yürüdü. Hatta bir dönem kendi partisinin milletvekili ile Çevre Yolu'nda yer meselesi nedeniyle ters düştü. Araları açıldı!

Partisine oy veren amcayı, çoluğu çocuğu için istediği iş için, İl binasında düzenlenen Halk Gününde 'Burası İŞKUR'mu' diyerek azarladı. Ne bilsin amca coğrafyanın kader olduğunu! Hayatın da kimine bal, kimine katran sunduğunu!

Aday olduğu dönemde, aile şirketinin 'konkordato' ilan ettiği gündeme geldi, "Şirket benim değil, ağabeyimin" dedi. Ticarette olur böyle şeyler kimseyi kınamamak lazım. Lakin, koltuğu oturduktan sonra işi ve işleri büyüdü. Yer üstüne yer açtı. Koltuğun verdiği güç ile Atakum'daki kiracısının, kirasına pandemi sürecinde zam yaptı. Kiracı "Nasıl öderiz" dese de "İster öde ister çık" ahkamı kesti. Kiracı yerini terk edip, başka bir yerde mekan açtı.

Sevimli olmak varken, sevimsizliği seçti! Önüne geleni kırıp geçti! Her şeyden o anladı, her şeyi o bildi! Muhtarlar Samsun'a aday olarak tayin edilen Bakan'a onu şikayet etti. Toplantıyı "Sizin derdinizi Bakan çözsün" diyerek terk etti. 

İl başkanlığı, vekillik ve bakanlık yaptı! O yıllarda Samsun'a yapılmayan mühendislik hizmetlerine sesi çıkmadı! "Samsun şahlandı" deyip durdu. Samsun mu şahlandı, yoksa diyenler mi! Girdik bir alamete gedeyoz kıyamete..

Dedik ya, ortak akılla yönetecekti, tek akıl nobranlığıyla hüküm süren oldu. Kimse derdini diyemez, kimse öneri sunamaz oldu. Gören, korkudan şak şak şak yaptı. Korkulan olmayı tercih etti! Kamulaştırma diye birşey icat edip, garibin, yoksulun,ve ailelerin ocaklarına ateş düşürdü. Yol genişleteceğiz diyerek ucuza kamulaştırdığı değerli yerlere, sonra fikir değiştirip kafeler dikti. İş bilen, işten anlayandı! Kılıcı ise garibana vurandı! Lakin Allah'a havale edilen dualarda vardı!

Her şeyden anlayan, her şeyi bilendi o artık! Kudret sahibiydi! Bir tek Kızıldenizden geçmediği kaldı! Ama bu azim, bu inat varken onu da geçer diyorlar.. 

Peki anladık mı? Anladık! Hala anlamayanlar için; Her şeyden o anlıyormuş, her şeyi o biliyormuş! Seçen, oy veren, onun dışındaki başkanlar, STK'lar kısacası Samsun ahalisi, siz ve sizler bir halttan anlamıyormuşsunuz! Şimdi anladınız mı!