Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı şehrimize konuk oldu. Bir hafta öncesinden tüm kurumlarca ve Belediye Başkanlıklarınca ilan edildi.
Şahsım olarak Valilik makamından, Büyükşehir Belediye Başkanlığından ve Samsun Ziraat Odasından!! Bilgilendirme maksatlı kısa mesaj aldım. Çiftçi Kayıt Sisteminde olan bir çiftçiyim, fındık yetiştiricisi olarak Ziraat Odası paydaşıyım. Diğer kurum kuruluşları anlayabiliyorum ama Ziraat Odası bilgilendirmesini anlamış değilim. Bunu bir kenara not alalım.
Miting alanı (Cumhuriyet Meydanı) geçmiş yıllardaki ihtişamlı kalabalıklardan uzak bir görüntü sergiledi. Samsun Ak Parti İl Başkanının da yerel basına ifade ettiği 100 bin katılımcı vardı cümlesinin gerçeği yansıtmadığını biliyorum.
Yakın il ve ilçelerden insanlar gördük. Hatta bölgemizden çok uzak şehirlerden bindirilmiş kıt’alara şahit olduk. Uzak şehirlerin belediye araçları, şahsi araçlar, şehrimizdeydi. Minnettarız tabi, daha önce hayatında Samsun’u görmemiş insanımıza şehri tanıtma fırsatı yarattı sayın Genel Başkan. Samsun turizmine katkılar sağladı, üstüne üstlük bedava. Çıkan maliyetin ödeyicisi kim, bu masraflar hangi yollarla finanse edilir, değerlendiremeyenlerimiz mutlu. Bilmemek yük değil o yüzden sıkıntı yok. Bu masrafların, hareket noktası hangi belediye ise muhtemelen onlara ciro edilecek. Kimin parası olduğunu söylemeyeyim sürpriz olsun.
Sayın genel başkanın geliş arifesinde Asarcık’taydım. Oradaki yolların yıkanma, eksik kalan yerleri onarma hatta yerdeki izmaritlerin toplanma telaşlarına şahit oldum. Karayolları Genel Müdürlüğünün yetkilileri, işçileri acayip bir çalışma içerisindeydiler. Hayat-ı Askeriyemdeki denetleme sancılarımız aklıma gelmişti. Askeri vesayet yerini başka bir vesayete bırakmıştı ama şatafat, yaşananlar, yaşantılar çok benzeşiyor. Kızdıklarımıza dönüşmüş bir yapının içindeyiz. Demek ki yıllarca imrenilen hayatların (tasvip edilecek bir tarafı yok bu arada) hayalleri kurulmuş, onlarca yıl sabırla beklenmiş, vakti gelince de pervasızca ‘’arzulanan yaşantılara’’ koşar adım gidilmiştir. Güç ele alındığında, özellikle son on-onbeş yıldır, ben de bu hayatı yaşayacağım diyen zihniyetlerin, ‘’dönem bizim dönemimiz, alın size’’ davranışları peydah olmuştur.
Mitingde vurucu cümle ‘’Sizden son kez destek istiyoruz’’ oldu. ‘’Son kez…’’. Burada saatlerce konuşulacak, sayfalar dolusu yazacak materyal çıkaracak derinlik var. Muhalif olan herkesi motive edecek, arafta kalanları muhalif olmaya sevk edecek, muktedir sevenlerine ‘’acaba, ne oluyoruz ya’’ dedirtecek bir cümledir bu cümle. Sadece bu kadar karalayıp bu kısmı bitirmek istiyorum.
Kalabalıklar dağılırken dikkatimi çeken bir şey oldu. İlk kez şahit olduğumuz bir şeyle karşılaştık. Parti logolu şapkalar başlardan ellere alınmış olarak meydan terkediliyordu. Parti renk ve logolu el bayrakları rulo yapılmış/toplanmış halde insanlar orayı terk diyordu. Aklıma gelen şey, görev ifa etmenin ötesine geçmemiş bir toplantı sonunda ‘’yorgunluk/yılmışlık’’ kokan manzara yavaş yavaş Cumhuriyet Meydanını terk ediyordu.
…
‘’Bir daha bu yolları aynı hevesle yürür müyüm?
Kim bilir ne bekliyor, kalır mıyım ölür müyüm?
Ne malum dünya gözüyle bir daha görür müyüm?’’
…
Efendim, Ebru Gündeş’ten zevle dinlediğim şarkıdan dizelerle müsaadenizi istiyorum. Selametle.