Bayrak Türk milletinin onuru ve namusudur. Hiç bir kör siyasetin tekelinde olmadığı gibi, hangi amaçla olursa olsun suiistimal edilmesi milletin ruhunu zedeler.
Ülkenin kurucu değerlerinin modası geçmez; Atatürk devrimi ilkelerinin hepsi hayatiyetini koruduğu gibi, Cumhuriyetin kurucu felsefesine bugün her zamankinden çok ihtiyacımız vardır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ulus devlet anlayışı ile kurulmuştur. Etnik kimlik, elbette ki bir insanın onurla taşıyacağı önemli hasletidir ama terör örgütlerinin romantik hayali olan özerklik türkülerini etnik kimlikleri de suiistimal ederek ve bölücülüğe çanak tutarak dile getirmek, bu memlekete yapılacak en büyük kötülüklerden biridir. Çünkü Anayasamızın ikinci maddesi, 'Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.' ilkesini temel olarak işaret etmiş ve üçüncü maddesi olan 'Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.' hükmüyle de, ulus devlet anlayışını tarif etmiştir. Ki Anayasa'nın dördüncü maddesine göre, bu maddeler değiştirilemez ve bu ahkâmın değiştirilmesi dahi teklif edilemez.
Bu değişmez maddeleri tartışılır kılmak, Türk bayrağını rencide etmeye yeltenmek ve Devrim kanunlarını kadük ilan etmek, tarikatlara ve dergâhlara sivil toplum örgütü nazarıyla bakıp onlar için sözde özgürlük alanları tasarlamak, kimsenin haddi değildir. 2023 Türkiyesi'nde kaybeden Siyasal İslamın kendisidir. Kutsal din duyguları suiistimal edilerek ülkenin sürüklendiği açmazı görmemek için kör olmak gerektir. O nedenle; sarılacağımız ilkeler de bellidir.
Yüz yıl önce kuruluşunu tamamlayan büyük Türkiye Cumuriyeti'nin çağdaşı olan bir çok ülke bugün ya parça parçadır ya da müstebit idareler elinde can çekişmektedir. Bugün, kurtarılmayı, düze çıkmayı ve refah içinde yaşamayı iştiyakla bekleyen bir memleket tablosunun tam ortasındayız. Nasıl düzelecek, kim kurtaracak diye aklınızdan geçiriyorsanız eğer; şayak kalpaklı adam 15-20 Ekim 1927 tarihinde, Cumhuriyet Halk Fırkası'nın İkinci Büyük Kurultayı'nda, altı gün boyunca, toplam 36 saat 33 dakikada yapmış olduğu konuşmanın sonunda bu sorularınıza cevap veriyor:
'Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.'
Ne mutlu Türküm diyene!