‘Benim manevi mirasım bilim ve akıldır’ diyen, ‘benden sonra hiçbir dogma ve hurafe bırakmıyorum, Cumhuriyet sizden fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller ister’ düsturuyla hareket eden bir büyük önderin 81. Ölüm yıl dönümünü idrak ediyoruz.
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938 tarihinde gözlerini kapadı. Arkasında bıraktıkları ise, ansiklopediler dolusudur.
Atatürk’ün öldüğü gün, İstanbul Üniversitesinde ders okutan bir Alman profesörü, derse girdiğinde öğrencilerinin üzgün halini görünce, yüreği parça parça olmuş halde, üniversite rektörüne telefon ederek;
– Bugün ders veremeyeceğim, ne yapayım dersiniz? diye sorar.
Rektör, Alman profesöre, şu cevabı verir:
– Sizin memleketinizde büyük bir adam ölünce ne yapılırsa onu yapın…
Rektörün bu sözlerine Alman profesörün cevabı şu olur:
– Almanya’da hiç bu kadar büyük bir adam ölmedi…”
Yıkık, virane bir memleket.
Ordusu dağıtılmış, toprakları parsel parsel işgal edilmiş..
Padişah, İngiliz gemisine binmiş memleketi terk etmiş.
Sevr dayatılmış..
Umutlar tükenmeye yüz tutmuş.
Mütareke basını, goy goy peşinde.
Aydınların bir kısmı mandacı, bir kısmı da himayeci fikirler ile memleketi böldürmeyelim derdindeler.
Biri çıkıyor ve diyor ki:
‘Manda ve himaye kabul edilemez.!
Esasen bu, ‘Ya istiklal ya ölüm’ sözüne kardeş kadar yakındır.
İşgali bertaraf etmek için ne yapmak gerekir?
Savaşmak.
Ama nasıl?
Elimizde ne varsa onunla.
Gerekirse kazma ve kürekle.
İmanla, inançla..
İşgalcileri topraklarımızdan kovalayacağız. Hem de bir daha gelmeye cesaret edemeyecek hale sokarak.
Var mısınız?
Mustafa Kemal yürüdü.
Ardından koca bir millet yürüdü.
Önce işgale direndik, savaştık ve kazandık.
Sonra, pırıl pırıl ve neredeyse tüm dünyanın gıptayla baktığı Cumhuriyetimizi kurduk.
Bugün, özgür topraklar üzerinde bağımsız bir devletimiz varsa, bunu hiç şüphe yok ki o günlerde elde edilen zafere borçluyuz.
Bu zaferi ise Atatürk’e borçluyuz.
Aradan 81 yıl geçti.
Koskoca 81 yıl.
Kimi tutar hatırasına saldırır, kimi tutar onun adını iç politik malzeme yapmaya kalkar.
Her kim ki Atatürk’e dil uzatır, en basit tabiriyle nankördür.
Bu nankörlerin bir kısmı hain, bir kısmı işbirlikçidir.
Bu nankörlerin bir kısmı siyasetçi, bir kısmı sözde tarihçi namıyla anılır.
Her ne olursa olsun, Mustafa Kemal’in fikirlerine ve aydınlanma devrimine gölge düşürmeye güçleri yetmedi, yetmeyecek.
Ve biz 81 yıl sonra 10 Kasım’da yine matem içinde değiliz.
Onun bize bıraktığı Cumhuriyet’i, tüm değerleriyle birlikte yaşatmaya olan azmimiz ve kararlılığımız her gün daha çok güçleniyor.
Rahat uyu Atatürk.
Rahat uyu büyük insan.
Rahat uyu büyük kurtarıcı.
Sana minnettarız.
Rahat uyu.