Gündem, gündemden kaçınma, milletini koruma içgüdüsü ve çaresizlik...
Endişe verici vakaların içerisindeyken olumlamalara başvurmak, kısa vadede zihne dinlenme fırsatı verse de, tabii çıkış haritamızı oluşturamaz. Bu sebepledir ki, tartışmamıza gündeme paralel hislere yer vererek başladık.
Karantina süreciyle literatürümüzde yer edinmeye başlayan, son birkaç yıldır dilimizden düşmeyen 'sosyal çürüme' kavramını psikoloji bölümünde öğrenim gören ortalama bir Türk genci olarak ele alıyoruz.
Nedir bu sosyal çürüme? Dürüstlük, empati, katılımcılık ve paylaşımcılık normlarından oluşan toplumsal değer ve normların çöküşü olarak tanımlayabiliriz.
Gözlemliyoruz ki güç edindikçe bu değerlerden vazgeçmek gün geçtikçe kartopu etkisiyle masum insanları da yaşamından, özgürlüğünden ediyor. Kazancı arttırmak için dürüstlüğü ihmal eden, sosyal medyada hayal satan, insan canını hiçe sayan reklamlar...
Ev geçindirecek çalışanların kendini geliştirebileceği hiçbir etkinliğe katılamayacağı mesai saatleri karşılığında maaşının yarısının vergilere gittiği, kazancı zaten fazla olanın vergi mükellefiyetinin olduğu, empati kelimesinin duyulmadığı iş dünyası...
Kendi canının ve günün kurtarmanın derdine düşmüş bireylerden bir de sosyal hayatında paylaşımcılığı beklememek gerekli. Bekleyemediğimiz paylaşımcılık azaldıkça birey yalnızlığa itiliyor. Depresyon oranı yüzde 38’lere dayanıyor. Bu manzara Stanford Hapishane Deneyini akıllara getiriyor.
Psikolog Philip Zimbardo tarafından yürütülen bu deney, bireylerin sosyal rollerine ne derece uyum sağladığını ve bu rollerin davranışlarını nasıl şekillendirdiğini incelemeyi amaçlamıştır. Gardiyan rolü verilen katılımcılar, otoritenin kendilerinde olduğunu fark ettikçe mahkumlara daha sadist davranışlarda bulunuyordu. Mahkumlar ise çaresizlikle pasif davranışlarını sürdürüyorlardı. Güç, gardiyanları insani değerlerden öylesine uzaklaştırmıştı ki, deney planlanan süreden çok daha önce (6 gün içinde) etik sorunlar nedeniyle sona erdirildi. Hukuki karşılığı olmayan suçlar, adaletsizlik arttıkça yaşadığımız toplumda toplumsal değerler hiçe sayılmaya devam edecektir.
Güce ulaşabilmek için rekabetin hakim olduğu bir toplum oluşuyor çürümeyle. Bu yüzdendir ki mehdiler, ajanlar, gücü edinmek için müride ihtiyacı olanlar da arttı devrimizde. Yalnızlaşmanın etkisiyle artan psikotik rahatsızlıkların da etkileridir bu.
Tekerrürü Orta Çağ ile yaşıyoruz. Orta Çağ Avrupası'nı şimdinin müslümanlığında gözlemliyoruz. Bu dönem; okumaktan, üretmekten uzak, özgürlüğün ve gençliği yaşamanın manasını kaybettiren, sadece evlilik ve kadınlar hakkında ahkam kesen beyinlerle muhataba sürüklüyor bizi.
Normları ve sınırları hiçe sayan bu gibi davranışlar kuşaktan kuşağa epigenetik olarak da aktarılarak çürümeyi ortaya çıkarıyor.
Kapitalizmle birlikte insanın her istediğini yapabileceği haz temelli düşünce, hukukun eksiklik çatlaklarından sızarak, toplumda yapılabilecek her şeyin sınırsız olduğu fikriyle; dehşetle izlediğimiz cinayet, dolandırıcılık gündemleriyle karşılaştırıyor bizi. Günlük hayatımıza göz gezdirdiğimizde bu haz temelli düşüncenin kırıntılarını görebiliriz. Reels videoları, dürtüsel yeme, benliğin temele koyulduğu kendini sevme ve bencillik zırvaları... Tüketildiği vakitte mutlu edecek bu olgulardansa, öz farkındalığımızı arttırıp idealin peşinden koşmak düzeltebilir bizleri. Bireyin kendini gerçekleştirmesi ancak fıtratına uygun olana ulaşmaya çalışma sürecinde edindiği mutlulukla mümkündür. İdealist felsefe de buna dayanır, gerçeklik maddi dünyadan ziyade zihinsel ve ruhsal bir yapıdadır. Bu anlayış doğrultusunda, eğitim bireyleri evrensel değerlere, ahlaki doğrulara ve yüksek ideallere yönlendirmelidir. Bireyin her alanda kusursuz olmayı hedeflemesi, hata yapmaktan kaçınması ve yüksek standartlara ulaşma arzusundan bahsetmiyoruz. Bu da bireyi normlardan kendi çıkarları için uzaklaştıracak bir hedeftir.
Ancak toplumun tüm kesimlerinde dürüstlük, saygı, dayanışma gibi evrensel değerlerin benimsenmesi için eğitimi iyileştirme çalışmaları yapmak, eleştirel düşünceyi yaygınlaştırmaya çabalamak, özellikle çocukluktan itibaren ahlaki değerlerin öğretildiği bir eğitim sistemi, toplumsal çözülmeye dur diyebilir. Bireylerin yaşadığı stres, kaygı ve yalnızlık duyguları toplumun tamamını ve sonraki kuşakları aktarımlarla etkiler. Psikolojik destek mekanizmalarının da güçlendirilmesi önemlidir.
Bir vatandaş olarak öncelikli beklentim ise toplumsal çözülmeyi çözmek için bireysel çabaların yanı sıra kurumsal ve devlet düzeyinde kararlı adımlar atılmasıdır.
TOPLUMSAL ÇÜRÜMEYİ MEVCUT MÜESSES NİZAMIN YETKİLİLERİ HIZLANDIRD. EMEK OLMADAN GELİNE MAKAMLAR, O MAKAMLARIN KURALLARINI YOK ETTİ. ŞİMDİ DÜZELTMEYE ÇALIŞIYORLAR AMA BAŞARAMAZLAR. ÜLKE EMEK-BİLGİ-TECRÜBE-KANUN-HUKUK İLE YÖNETİLİR. YÖNETİLMEZSE ÇÜRÜME BÖYLE OLUR. EĞİTİMİN MÜDÜRÜ ÖĞRETMENEVİNDE GÖNÜL İLİŞKİSİ YAŞAR.
Tebrik ederim önemli bir konuyu dile getirmişsin. Umurım ülkeyi yönetenler kötü gidişata bir çözüm üretir!
İlk olarak düşün cene sonra yazan ellerine ve harcadığı n emeğine sağlık seni tebrik ediyorum başarılarının devamını diliyorum. Çıktığın yolda YARADAN.ALLAH YARDIMCIN OLSUN ????????????
İlk olarak düşün cene sonra yazan ellerine ve harcadığı n emeğine sağlık seni tebrik ediyorum başarılarının devamını diliyorum. Çıktığın yolda YARADAN.ALLAH YARDIMCIN OLSUN ????????????
İlkokul öğretmenin olarak seninle gurur duydum.Çok başarılı bulduğum küçük öğrencim Feyza Nur,başarılı bir psikolog ve yazar olma yolunda başarılarına başarı katıyor gördüğüm kadarıyla.Kalemine sağlık.Toplumdaki sosyal çürüme bu kadar güzel anlatılabilirdi.İnşallah bu yaklaşımın diğer gençler tarafından da benimsenir,kabul görür de ,çürüme nerdeyse orda bir pansuman görevi görür ve devlet büyükleri de umarım bir feyz alır.Başarılarının devamını dilerim güzel kızım????
Öncelikle yazının son derece faydalı olduğunu söylemek istiyorum. İnsanların sahip olduğu sosyal statü farkından dolayı ve ellerinde bulundurdukları siyasi,maddi,manevi güçleri kullanarak diğer insanları sindirmesine göz yumulamaz. Toplum açısından son derece tehlikeli ve zararlı olan bu davranışın günümüzde bu kadar normalleştirilmesinin ve sık karşılaşılmasının sebebi de yazıda bahsettiğiniz gibi sosyal çürüme. Başarılarınızın devamını dilerim. Sonraki yazılarınızı heyecanla bekliyorum.
Günümüzün problemleri o kadar güzel özetlenmiş ve çok doğru alanlarda tespitler yapılmış çözüm önerisi hakkında çok doğru bir bakış açısı bireysel çabalarla bu problemlerin çok daha azına çözüm ürete biliriz ancak kurumsal ve devlet tarafından getirilecek olan çözümlerde daha net sonuç elde edebiliriz gençlerimiz bu denli problem çözüm odaklı düşünceleri geleceğimiz ve bizden sonraki neslin geleceği için çok güzel ve büyük bir adımdır tebrik ederim .
Çok güzel akıcı bir dil kullanmışsınız, yazınızı çok beğendim. Allah muvaffak etsin
Çok güzel akıcı ve yalın bir şekilde anlatılmış . Yazıların daimi olmasını diliyor ve bekliyorum.
Güzel bir konu ele almıssınız lakin toplumlarda çürüme süreci başladımı önü alınamıyacak kanaatindeyim benim şahsi fikrim
İlk yazınız hayırlı olsun. Değindiğiniz konu çok can alıcı bir konu. İnşallah gerekli ilgiyi görür ve insanlarda kendilerine soru sorma ihtiyacı hissettirir. Soru sormadan çözüme ulaşamayız. Çabalarınız daim olsun.
????????????kalemine sağlık
gardiyan deneyleri çok anlam katmis yazınıza? güç kimin elinde olursa olsun gücü elinden alınmasın diye her türlü kötülüğü yapacaktır.. umarım bu güzel örnekten sonra konuyu anlamayan kimse kalmamistir.. öncelikle yazı için cesaretiniz için tebrikler ve hayırlı olsun kardeşim..
SAna canı gonulden teşekkür ediyorum bir okadar gurur duyuyorum yetiştiren ailene teşekkür ediyorum . Onur gurur verici bir yazı öncelikle. BEN TOPLUM ADINA TESEKKUR EDİYOR BAŞARILARININ DEVAMINI DİLİYORUM . Bir genç öğrenci olarak bu şekilde yazıyı bu şekilde yaşayarak yazman onur ve gurur verici türk devletimizin içerisinde böyle evlatlar var demekki teşekkürler.
Cok dogru tespit.
Maşallah sana güzel kızım. Bu yaşta böyle mantıklı düşünen gençlere ihtiyacı var güzel ülkemizin . Ahlak ve maneviyat öncelikli bir gençlik.
Zor bir konuyu çok güzel özetlemişsiniz.Tebrik ederim..Allah utandırmasın.