Daha önce bahsettiğimiz iletişim konusuna farklı bir boyutu ile devam edelim.
Bir de insanın kendi kendisiyle ve doğa ile iletişimi vardır. İnsanın kendisiyle iletişimi bir anlamda kendisi ile konuşmasıdır.
Düşünen her insan aslında kendisi ile konuşmaktadır. Kendisiyle konuşma yapan insan eğer narsist (narsizm kısaca özsevicilik ve bencilce çıkarlarına odaklı olmaktır) bir bakışla kendine yaklaşmıyorsa bu çok faydalı ve gereklidir. Eğer kendisiyle narsistçe konuşuyorsa, hatalarına, yanlışlarına ve zulmüne kılıf arıyor demektir. Çünkü narsistler kendilerini asla hata yapmayan olağanüstü varlıklar olarak görür. Dünya adeta onlar için yaratılmıştır ve diğer insanlar birer böcek gibidir. Narsizm konusu ayrı bir başlıktır, yazmakla bitmez.
Konuya dönecek olursak insanın kendisi ile sık sık konuşup yüzleşmeye ihtiyacı vardır.
Doğa ile de iletişim çok gerekli ve değerlidir. İnsanın kainatın bir parçası olduğunu hatırlatır.
Bir gün insanların olmadığı, suni hiç bir ses ve yapının olmadığı, gürültü ve dünya işlerinden soyutlanıp uzak, ıssız bir yere mesela bir dağ başına, bir ormana veya bir göl kenarına gidiniz. Orada biraz dolaştıktan sonra bir yere oturun. Doğal atmosferi iliklerinize kadar hissedin ve karıncaları, diğer böcekleri, kuşları izleyin.
Onların birbirleri ile nasıl iletişim kurduğunu ve onların dünyasını keşfetmeye çalışın. Çünkü siz de o doğanın bir parçasısınız. Öten kuşların birbirine ne söylediğini anlamaya çalışın ve onların konuşmalarını kendi dilinize çevirmeye çalışın. Onlar da sizi anlamaya ve çözmeye çalışacak bundan emin olun. Güneşin altında gölgenizi izleyin. Yaslandığınız ağaçla konuşun. Merak etmeyin size ikramları da olacaktır. O ikramları kabul edin ve onlara, mümkünse yardım edin. Karşılık beklemeyin. Zaten onlar fazlasıyla karşılık verir. Akşam olsun, güneşin batışını, bulutların akışını izleyin. Doğada akşamın ve gecenin seslerini dinleyin. Siz de onlara seslenin. Yıldızlara bakın, o zamana kadar belki hiç görmediğiniz doğanın başka bir yüzünü göreceksiniz.
Cırcır böcekleri size çok şey anlatacak, onları mutlaka dinleyin. Mümkün olduğunca doğanın sözünü kesmeyin. Çünkü onlar çok doğru şeyler söylerler. Ay ışığında biraz yürüyün. Yürürken gölgenizi izleyin. Bu sizin başka bir gözle kendinizi görmenize yardımcı olur. Tüm bu zaman dilimi içinde kendinizi bir hesaba çekin. Eğer uykunuz gelirse müsait bir yerde uyuyun. Merak etmeyin, sizin dilinizi anlamaya başlayan doğa sizi en güzel şekilde ağırlayacaktır. Misafir gibi hissetmeyecek hatta kendinizi hiç olmadığınız kadar özgür hissedeceksiniz. Doğa ile iyi bir iletişim ve hemhal olduktan sonra, o yaşadığınız sehrinize dönün ve işinizin başına geçin. Bu esnada asla yalnız kalmadınız. Çevrenizde çok daha fazla canlı vardı. Ama hiç hissetmediniz. Doğa size sosyal ve psikolojik ağrı kesicinizi verdi.
Kainat insanlardan ibaret değildir. Bunu asla unutmayın. Aksi halde dar, kör ve sağır kalırsınız. Bu dünyayı da eksik yaşamış olursunuz. Eğer kuşlarla, böceklerle, ağaçlar ve çiçeklerle konuşamıyorsanız, davetlimsiniz buyurun bir çay içelim.