Aralık 2019’da Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan yeni tip koronavirüs salgınının etkileri halen sürmektedir.
Salgın hastalık olağanüstü bir durumdur. Ve hukuk her şeyi düzenlediği gibi olağanüstü durumları da düzenlemektedir. Covid-19 nedeni ile birçok ülke olağanüstü hal ilan etmiştir. Ve yine birçok ülke olağanüstü hal hukukunu devreye sokmuştur.
Son zamanlarda Covid-19 aşısı olmalı mıyız? Aşı zorunlu tutulabilir mi? Aşıyı zorunlu tutan hukuki bir gerekçe var mıdır? gibi sorular şahsıma çokça sorulmaktadır. Aşılama, ülkemizde bildiğimiz üzere riskli yaş grupları ve meslek grupları ile başlayıp, temin edildikçe geniş kitlelere yapılmaya devam edilmektedir. Dün akşam saatlerinde Türkiye Barolar Birliği'nden aldığımız mesaj üzerine Adalet Bakanı ve Sağlık Bakanı çalışmaları sonucu tüm avukat meslektaşlarımızın aşılanacağı bilgisi gelmiştir.
Salgın hastalık halinde hukuk terazisinin bir kefesinde salgın hastalıkla mücadele için alınacak önlemler, diğer kefesinde ise bireysel hak ve özgürlükler yer almaktadır. Ve çok kişinin sorguladığı konuda tam olarak burada ortaya çıkmaktadır. Zorunlu aşı kavramı ve vücut dokunulmazlığı hakkı.
Şu anda salgın nedeniyle herkesin aşı olmasını gerektirecek ya da aşıyı zorunlu tutacak hukuki bir düzenleme yer almamaktadır. Aşı olmak konusunda kararsız kalan çok kişi var. Aşı olmaktan korkan, etkilerinin nasıl olacağı konusunda tedirgin olan birçok vatandaşımız var. Bu konu hakkında yaptığım araştırmalar neticesinde edindiğim bilgileri paylaşmak istiyorum.
Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın tezata düştüğü bazı konular var. Yargıtay dosyalarından bazılarını incelediğimizde çocuklarına zorunlu aşı yapılmasına rıza göstermeyen bir ailenin itirazı üzerine, hukuk mücadelesine devam eden aileye, Yargıtay aşının Sağlık Bakanlığı’nca
belirlenen genişletilmiş bağışıklık programı uyarınca yapılmasından kaynaklı olup, çocuğun üstün yararı olduğu için anne-baba rızası aranmayacağına karar verdiğini görmekteyiz.
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu ise bir kararında, ebeveynin rızası olmaksızın sağlık tedbiri yolu ile çocuğa zorunlu aşı yapılmasının Anayasa’ya aykırı olduğunu vurgulamıştır. Bu vurgulamaya rağmen aşı ile ilgili yasal bir düzenleme henüz yapılmamıştır.
1930 tarihli Umumi Hıfzısıhha Kanunu çok fazla değişiklik barındırmadan günümüze kadar gelmiştir. Haliyle bu kanunda yer alan hastalık ve salgın hastalık ile ilgili hususlar çok eskide kalmıştır. Kanunda yer alan bu eksiklikler Covid-19 ile gün yüzüne çıkmıştır. Çünkü virüs kaynaklı hastalıklar bu kanuna göre salgın hastalık kapsamında yer almamaktadır. Ve yine bu kanun zorunlu aşı kavramına bir cevap verememektedir. İnsan vücuduna yapılan müdahaleler hukukta vücut bütünlüğünü ihlal olarak değerlendirilmektedir. Anayasamızın 17. maddesinde 'Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz, rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz' hükmü yer almaktadır. Baktığımız zaman gerek çocukların aşılanması gerekse genel olarak günümüzde herkesin aklında soru işareti yaratan aşı ile ilgili tereddütlerin giderilmesi için yeni düzenlemeler yapılması gerektiği tüm hukukçuların ısrarla belirttiği bir durumdur.
Salgının bittiği, sağlıklı günlerde tüm sevdiklerimize kavuşabilmek dileğiyle...
Sağlıcakla kalın...