Canım memleketimizi bu yüzden mi diğer illerin gerisine düşürdünüz? Neyini sevmediniz, bu Samsun’un? Ne istediniz arkadaş!
Bir önceki yazımda Devlet Planlama Teşkilatının(DPT) koordinasyonunda kurulan ve ülke genelinde 26 noktada faaliyetini sürdüren ‘Kalkınma Ajansları’ndan bahsetmiştim.
Orta Karadeniz Kalkınma Ajansını (OKA) Osmanlı döneminde 1282 grama ya da 400 dirheme eşit, eski bir ağırlık birimiyle ilişkilendirmemin nedenini yazımı okudukça anlayacağınızı tahmin ediyorum...
Kalkınma ajansları, bölge ekonomilerinde eşitlik ilkesiyle hareket eden, kalkınma stratejisini önemseyen ve çeşitli desteklerle stratejiyi yöneten özerk kurumlarımızdandır...
Sermaye yatırım sisteminin gözü kulağı, hemen hemen herşeyi de denebilir...
Bu ajansların, kendi kendine yetebilen, toprak, hava ve su gibi muhtelif sektörlerin ürettikleri hammaddeleri, yarı ve tam mamul ürünleri iç ve dış pazarlara satabilen, zengin bir şehir ya da bölgede ne işleri olabilirdi ki?
Hiç unutmuyorum, doksanların başında Avrupa Kalkınma Ajansları Birligi (EURODA), ülke yöneticilerimizin davetini geri çevirmemiş, Türkiye'ye gelir gelmez soluğu Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı ofisinin toplantı salonunda almışlardı..!
Anlayacağınız, Avrupa Kalkınma Ajansı EURODA ülkemize Samsun’dan girmişti 1991 yılında...
OKA'nın seçilmesi belki bir tercihti ama 91 yılında sadece Samsun değildi kalkınma bekleyen, elbette tüm Türkiye’yi eşit şekilde nasıl kalkındırırız sorusuna yanıt almak için Samsun Üs olarak seçilmişti...
Karşı olduğumu düşünmeyin lütfen.
Memlekette olan biten iyi kötü gelismeler bir benim bilgim dahilinde gerçekleşmiyor tabii ki... Bu şehrin hemen her kesiminin gözleri önünde cereyan eden yaşanmışlıklardan bahsediyorum.
Avrupa'dan gelen heyetin ve ajansın başkanı Renato Galliano "Öncelikle doğru bölgesel yönetim oluşturulmalı ve ajanslara siyasilerden tam destek alınmalıdır" diyordu o toplantıda. Yeterliydi bence...
Kaybettiklerimize dönecek olursak...
Samsun Tekel fabrikalarımızın geçmişi 1883 yılına dayanıyor. Samsun ile özdeşleşen bu fabrikaların ürettiği Tekel- tütün ürünleri ki; sigara çeşitleri, alkol ve alkollü içecek çeşitlerinin tamamı 2001 yılında görücüye çıkarıldı, 2004 ve son olarak da 2008 yıllarından itibaren, tamamen özel sektörün eline teslim edildi..!
Tekel fabrikaları da Samsun'un bacasız sanayilerindendi...
Peki ya, Kalkınma Ajansının görevleri ya da kuruluş amacı olan kalkınmada eşitlik düsturunu sorgularsak yanlış mı yaparız? Samsun’a devlet tarafından yapılan Milli Fuarımız, işlevi ve kapasitesi yakın illerde ya da bölgelerde olmadığından dolayı mı kapandı? Canım memleketimizi bu yüzden mi diğer illerin seviyesine düşürdünüz? Veya soruyu şöyle sorayım: "Gelişmesini sürdürebilir hale getirmiş ender illerden biri olan, ovaları, ırmakları, barajları ve de sulama kanallarıyla dünyanın takdirini toplamış bir ilin yukarı değil aşağı düşürülmesi miydi sizin göreviniz?
Dönemin siyasileri, valisi, OKA genel sekreteri ve STK temsilcileri (hepinizi iyi tanıyor ve biliyorum!), sosyo-ekonomik ve kültürel bir bahçemiz vardı bizim, bundan ne istediniz arkadaş..?
Neyini sevmediniz, bu Samsun’un? Her alanda sürdürülebilir çalışmalarının olmasını mı?
Sizden sonra belini dogrultamadı bu şehir, farkında mısınız..?
“Tüh, hay Allah, Pardonların, vahların bir anlamı yok artık!
Ama milenyum fuarlarınız var sizin doğru ya!
Zoraki taşıdığınız ziyaretçilerin bile tercih etmedikleri ve bir türlü halkla parasal, ruhsal ve bedensel bağ kuramayan, ticari getirisini sadece stand satışlarından beklediğiniz bu yapılar, ne size ne de TC hazinesine bir fayda sağlamadı, sağlamayacak da... Bunu bilesiniz.
Samsun Milli Fuar alanı herhangi bir fuar şirketine devredilseydi (yerli- yabancı farketmez) 150 bin M2'lik eski fuar alanımız şimdilerde fuarlar ülkesi Almanya ile rekabet ediyor olabilirdi...
Öyle değil mi?
Evden, işten ve derslerden uzaklaşmak hepimize iyi gelecek...
Bir Çiftlik turu yapsak mı, ne dersiniz...
İyi olur vallahi arabalı mı, yaya mı...
Bacalı mı bacasız mı, peki; sizce hangisi?
Bilmem anlatabildim mi?
Görüşmek üzere...
Sağlıcakla kalın.
Samsun siyasetine hakim olanların Trabzon Rize kökenli olmaları, Samsuna yeteri değeri vermemeleri, varolan yatırımların haraç mezat elden çıkarılması, Tarım kentinde ürünlerin işlenerek ekonomiye katkısı adına çaba harcamaları, Sonuç kente sahip çıkılmaması, çalışan insanlara sahip çıkılması... Allah sonumuzu hayr eyleye ...
1990 lı yılların başına kadar Samsun, Türkiye'nin 6. büyük iliydi. Bugün Türkiye'nin 5. büyük ili olan Antalya'dan bile kalabalıktı. O dönemlerdeki nüfus artış oranı devam etseydi şimdi Samsun Türkiye'nin büyük ihtimalle 4. büyük ili olacaktı. Lakin 90 yıllardan itibaren Samsun her alanda geri bırakıldı. Yıllar boyunca nüfus artış hızı eridikçe eridi bugün Türkiye'nin 11 yada 12. büyük ili konumunda. Samsun topraklarının verimliliği, doğal güzellikleri ve bulunduğu konum bakımından Türkiye'nin gözbebeği. Ama gelin görün ki 90 lı yılara kadar her şey çok iyi giderken bir anda Samsun'un önüne çeşitli engeller çıkarılarak bu şehir geri bırakıldı.
Samsunun tamda yarasına basmışsınız mustafa demir başkan samsun için bir talihsizlikti yazık ettiler samsuna tersane yerini sattılar tersaneyi güncemden düşürdüler samsun bu ihaneti hak etmedi
Tekel ,fuar tmm da; OKA neresinde şimdi bunlarin.serbest bolge olmakda gecikti samsun ,o da tmm.
Cani gönulden tebrikler samsunlularin tercumani olacak bir yazi.artarak devamini bekliyoruz.yazdiginiz başliklarin her biri ayri birer konu basliginda ele alirsaniz dahada aydinlatici bilgilendirici olur sayin RECEP SÖYLEMEZ.tebrikler bir samsunlu olarak cesaretle yazdiklariniz icin.selametle... samsunumuza ve ulkemize hayirli hizmetlerde muvaffakiyetler diliyorum