Samsun Kent Haber köşe yazarı Recep Söylemez, Samsun'un Canik ilçesinde yaşanan ve ikisi çocuk üç kişinin hayatını kaybettiği akaryakıt istasyonundaki heyelan faciasını yazdığı köşe yazısında "Samsun'da bu kaçıncı felaket. Her felakette doğayı suçlayarak suç bastırıyorlar. Suçluların adı belli" dedi.
Samsun'un merkez ilçelerinden olan, adı doğal afetlerle anılan ki, ülke genelinde can ve mal kayıplarının sıklıkla yaşandığı, doğal değil de insani ihmal sonucu felakete dönüşen doğa olaylarının merkezi olarak tarihdeki yerini alan, ilçe Canik ile Asarcık ilçesi arasında, yaklaşık 65 kilometre kesintisiz akan ve kuruyan yüzlerce dere yatağı bulunuyor.
Bir zamanlar çöp istasyonu olarak da kullanılan Yılanlı Dere'nin 5 kilometre karasal yönüne, Samsun Büyükşehir ve DSİ Bölge Müdürlüğü tarafından su bendi yapılmıştı! Yatırım kararı doğruydu fakat, plan ve projenin eksik yapıldığını, ilgililer, 3-4 Temmuz 2012 tarihinde şehir yoğun bir yağış almış, su bendinin dolduğu ihbarı verilmiş olmasına rağmen, tedbir almayarak eksikliklerine bir yenisini de ekleyerek, hatalarını doğayı suçlayarak bastırmak istemişlerdi. Bu gün olduğu gibi...!
Korkulan olmuş ve su kapanı dolan yağmur suyuna ve suyun taşıdığı ağır kütlenin baskısına dayanamayarak, bendin karaya yaslanmış yönünü patlatarak, 'Türkiye’nin Örnek Yapılaşması' olarak sundukları Kuzey Yıldızı Kentsel Dönüşüm yerleşkesinde, büyük bir doğa değil insani, büyük bir ihmal tedbirsizlik sonucu, çoğunluğu evlerinin bodrum katlarında yaşayan altısı çocuk 13 vatandaşımızın boğularak ölmelerine neden olmuşlardı!
Büyük bir bölümünü tamamladıkları ve anahtarlarını ev sahiplerine teslim ettikleri kentsel dönüşüm alanı projeleriyle övünenler arasında, İstanbul Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisinden mezun, kariyerini Karayolları Bölge müdürlüklerinde yönetici olarak tamamlayıp dönemin, Samsun Büyükşehir Belediyesi Başkanı olan sayın, Yusuf Ziya Yılmaz ve ihmal felaketini yaşattıkları ilçenin belediye başkanı, siyasi tavsiye ve tercih ile seçilmiş sayın Osman Genç’ten başkası değillerdi..!
Önemli bir bilgiyi hatırlatmadan geçemeyeceğim;
O, günlerde biri gazeteci ve TOKİ Başkanının ulusal televizyonların canlı telefon bağlantılarında, felaketin gelişim süreci hakkında verdikleri beyanatlar dünkü gibi hala hafızamdadır.
Ulusalda yayın yapan Hayat televizyonuna telefonla bağlanan Samsun Kent Haber gazetesi yazarı Haydar Öztürk gece 2 sularında başlayan yağışın felakete yol açtığını, benzer felaketleri daha önce de yaşayan Samsun şehrinin yöneticileri, adeta geliyorum diyen bu felaket için, ne gibi önlemler aldılar? diye soruyor ve ekliyordu "Yetkililer sorumluluğu birbirlerine atıyorlar; giden canların telafisi mümkün değil!" diyerek olayın vahametini ulusa kısaca aktarıyordu!
Peki! Bir de, dönemin TOKİ Başkanı sayın Erdoğan Bayraktar'ın açıklamasını hatırlayalım mı!
"Yapılaşmada hata olduğunu sanmıyorum" demişti...
Ayrıca, bir yıl süren dava sonucunda kusurun kime ait olduğunun tespit edilememesi nedeniyle herkes berat etmiş; Dava 2015 yılında ise takipsizlik nedeniyle tamamen kapanmıştı..!
Samsun, Haziran ve Temmuz 2012 yani, bir ay içerisinde insani ihmaller silsilesi haline gelen can ve mal kayıplarının yaşandığı, sebep olanların ise adına doğal afet diyerek, ceza almaktan kurtulmalarıyla anılan ilçede, inşası gerçekleştirilen bu yaşam merkezlerinin, ölüm merkezleri haline gelebileceğini hiç hesap edemedikleri, çiçeği burnundaki ilçemiz Canik artık!
Can ve mal kayıplarına doğal değil de, insani ihmallerden kaynaklı ölümle ve yıkımlar silsilesini adeta doğrular nitelikte, benzer bir acı tabloyla daha sahne oldu!..
Yer yine Canik! İlçede 27 Nisan 2025 gece 23.30 sularında, akaryakıt istasyonunda yaşanan ölümlü ihmaller silsilesinin kurbanı bu kez de bir ailenin yok olmasına sahne oldu..!
Olayla ilgili göz altında ifade veren iş yeri sahibinin savunmasında Amasya’nın Taşova ilçesinde meydana gelen depremden kaynaklı bir durum olduğunu söylemiş! Sizce de 'Pes' değil mi?
İlçede yaşanan bu olayların sonuncusu olmasını diliyor, sebep olanların ise yargı önünde hatalarını kabul etmelerini ve gereken cezanın insana emanet edilen doğaya değil, doğayı katleden sürdürülebilir ticari (sektör) meslek haline getiren ayırt etmeksizin tüm kurum ve kuruluşlarda imza yetkisi olanlara verilmesini temenni ediyorum...
Bu son Olsun!!!