Samsun Kent Haber köşe yazarı Recep Söylemez, Sağlık Kenti Samsun sloganını hatırlatarak, Samsun'da özel hastanelerde yaşanan olumsuzlukları yazdığı köşe yazısında, "Özel hastanelerde skandallar artış gösteriyor. Samsun sağlık konusunda sınıfta kalmıştır. Acil önlem alınmalı" dedi.
“Yoksul açtır, bu yüzden yemekten bahseder. Muhtaç her şeyden yoksundur, bu yüzden paradan bahseder. Ama bu dünyanın büyükleri, güçlüleri, bankacılar… onlar ahlaktan bahseder.”
Psikolojinin en önemli alt dallarından biri olan psikanaliz biliminin kurucusu olan Avusturya doğumlu Yahudi nörolog Psikanaliz, Sigmund Freud’un anlatımı dünü bugünü ve yarınlarımıza da ışık tutan bu tarifinde yanılmadığı ortada…
Peki! Şirketleşen Sağlık sektörünün kurucu ve ortakları için nasıl bir cümle kurulması gerektiğini yazıyı okuduktan sonra layık olan cümleyi siz kıymetli okurlarımın kurmasını rica edeceğim (!)
Aslında sağlık kuruluşlarının demem gerekiyordu; diyemiyorum gerçekler ayan beyan ortadayken…
Eksik veya yanlış teşhislerden hatta hastaya müdahale edildiği esnada ufak bir neşter hareketiyle hastayı ya öldürür ya da yatağa mahkum eden ve de etmeye devam edecek gibi duran sağlık kuruluşlarının skandal haberlerini okudukça ister istemez bu duyguya kapılıyor insan!
Sağlık kuruluşlarının olumsuz haberlerini son zamanlarda sıkça duyar olduk; zira bir kaç sene öncesinde yaşadığım sağlık sorunlarım nedeniyle İl’imizde bulunan özel hastanelerin bir çoğuna muayene olmuş, derdine çare aramış birisi olarak MR’ımı gören cerrahların çözüm olarak platinler takılarak sağlığıma kavuşacağımı söylemişlerdi..! Alanında isim yapmış beyin ve sinir hastalıkları doktorlarıydı bunlar…
Söylenenlere rağmen cesaretimi toplayıp bir türlü karar veremediğimden dolayı ameliyat olmaya bir türlü karar verememiştim(!) Ortak arkadaş ve dostların yönlendirmesiyle 19 Mayıs üniversitesi tıp fakültesi hastanesi Prof. Dr. Cengiz Çokluk’un tetkik ve incelemesi sonucu operasyonun başarılı geçmiş ve platinsiz hayatımı sürdürmemi sağlamıştı…
Olan bitenleri yaşadıkça, gördükçe ve duydukça 'Sağlık Kenti Samsun' sloganının isim babası ve hala bu söylentinin arkasında duranlar, kim ve kimlerse bir kez daha düşünmelerini rica ediyorum!..
Hastanelerinden hizmet almak için müracaat etmiş sağlığına kavuşmakla da kalmayıp öneride bulunmuş olumlu sonuçlanan vakaları da duyuyoruz elbette lakin gel gör ki, yanlış teşhis bir yana hastalık tanısı konulup tedavisi başlaması gereken vakalara müdahale edilmediği yönünde hukuk mücadelecisine başlayan bir iş insanının yaşadığı travma memlekette bulunan bir özel hastane özrü kabahatinden büyük vakalara devam ettiğine de şahit olduk!..
Söz konusu hastaneye yönelik şikayet ve skandalların sayıca artış göstermesi köşe yazısı yazmam için bardağı taşıran son damla olduğunu belirtmek isterim.
Hadi, yoksul ve muhtaç durumda olanların sesi çıkmıyor kendilerini ve ya yaşadıklarını ifade edemiyorlar görmüyor duymuyoruz; kaçınılmaz son! Eninde sonunda baltayı taşa vuruyorsunuz, vurdunuz işte!..
Demem o’ki, yoksulun açlıktan, muhtaç durumdakinin paradan ve ahlaktan bahseden bankacılık sektörünün üstüne toz kondurmadığı dillerine pelesenk ettikleri olmayan özelliklerinin altı doldurulabilir elbette…
Sağlıkçılara ne demeli? Bu şehir onlar için geçerliliği olmayan ya da yitirilen bir slogan üretmiş 'Sağlık Kenti Samsun' demişler mesela...
Olan bitenler durumun hiçte öyle olmadığını gösteriyor Samsun sağlık konusunda sınıfta kalmıştır. Acil önlem alınmalı ve dahası..!
İddia odur ki, söz konusu hastanenin kurucusu olduğu söylenen bir internet haber sitesinde hastaneye dava açan iş insanın, daha öncesinde medyada yayınlanan haberleri harmanlayıp yeniden gündeme taşımasını ne yalan söyleyeyim söz konusu hastane asli görevinin dışında medya sektörüyle de ilgilenmesi sizce de düşündürücü değil mi?!.
Eğer bu iddialar doğruysa devletin tüm organları konuyu araştırıp müdahalesini geciktirmeden yapmalı... Kamuoyu bilgilendirme görevinde olan medya çalışanlarının güveni ve itibarını satın alacak para yoktur.
Yapmayın beyler yapmayın! Lütfen! Herkes işini yapsın..! İddialar doğruysa memlekete ve biz medya çalışanlarına zarar verirsiniz! Buna şahsen müsaade etmem kimsenin de etmeyeceğini söylemek isterim.
Bu böyle biline...
4. Devletin Sessizliği: Nerede Denetim? Skandallar artarken devletin "acil önlem" almak yerine "acil servis" beklediği ortada. Özel hastanelerin medyayla flörtü, devletin kolluk kuvvetlerini uyutmasından daha mı önemli? "Herkes işini yapsın" diyen yazara katılmamak elde değil: Cerrah neşteri, devlet denetimi, medya da gerçeği kullanmalı! Sonuç: Slogan Değil, Cerrahi Müdahale Gerek! Bu sistem, "Sağlıkta devrim" değil, "Sağlıkta devalüasyon" yaratıyor. Çözüm basit: 1️⃣ Bağımsız denetim: Her MR görüntüsü, bir etik kurul tarafından incelenmeli. 2️⃣ Şeffaflık: Hasta şikâyetleri, hastane web sitelerinde "yıldız" yerine "uyarı" olarak yayınlanmalı. 3️⃣ Ceza: Yanlış teşhis, "mesleki hata" değil, "tıbbi cinayet" kapsamına alınmalı. "Hastaneler, insanlık için vardır; borsa için değil!" diye haykırmak zamanı geldi de geçiyor. Yoksa bu "Sağlık Kenti", hastaların değil, vurguncuların cenneti olmaya devam edecek! ???? "Platin takmadan önce, sisteme ahlak takalım!"
2. ‘Skandal’ın Kurumsallaşması: Hukuk Yoluyla Örtbas Bir iş insanının yaşadığı "yanlış teşhis" travması ve hastanenin medya ilişkileri, sistemin nasıl kendi yarasını sarmaya çalıştığını gösteriyor. Şikâyetler artınca, çözüm mahkemelerde değil, haber sitelerinin arşivlerinde aranıyor! "Sağlıkta devrim" dedikleri, hasta haklarını SEO optimizasyonuyla savunmaksa, vay halimize! 3. Ahlakın Bankrot Olduğu Yerde: ‘Sağlık Kenti’ Masalı Freud’un dediği gibi, "Güçlüler ahlaktan bahseder"Samsun’daki özel hastaneler de "hizmet kalitesi" nutukları atarken, yanlış müdahalelerle hayatları karartan birer endüstriyel tesis haline gelmiş. "Sağlık Kenti" sloganı, tıpkı bozuk bir tomografi cihazı gibi, gerçeği çarpıtıyor: Yoksulun MR’ı: "Paran kadar teşhis!" Zenginin reçetesi: "VIP odada yanlış tedavi!"
"Sağlıkta Devrim mi, Deveye Hendek mi? Samsun Özelinde Bir Hezeyanın Anatomisi "Sıhhatimizden bahsediyoruz; ama bu bahis, ölümle flört eden bir kumarhanenin dilinden farksız!" diye haykırsak yeridir. Samsun’da "Sağlık Kenti" sloganıyla pazarlanan sistem, tıpkı platin takılması gerekmeyen bir omurganın gereksiz ameliyatlarla sömürülmesi gibi, halkın sırtına çökmüş durumda. İşte bu sözde "devrim"in çarpıklıkları: 1. Teşhis Fabrikası: MR’ların Dilinden Anlamayan Cerrahlar Yazıda bahsedilen "platinli çözüm" dayatması, özel hastanelerin nasıl birer tıbbi tüketim çarkına dönüştüğünü gösteriyor. MR görüntüleri, adeta bir restoran menüsü gibi sunuluyor: "Ameliyat paketi alana, ikinci platin P indirimli!" Oysa 19 Mayıs Üniversitesi’ndeki Prof. Dr. Çokluk’un müdahalesi, aslında neşterin değil, ahlakın iyileştirebileceğini kanıtlıyor
samsunda tüm kamu hastaneleri ılkadımdadır.atakum hiç önemsememiş ve atakumun en ıyı yerleri ozel hastanelere teslim edilmiştir.Bu şehrin yöneticleride adeta uyumuş sağlıkta yatırım oluyor diye sevinmiştir.Atakumun nufusu günlük 350000 civari iken ,eğitim araştırmanın poklınıgınde günlük 2000 hasta bakılıyorken israrla başta cildiye,kardiyoloji ve birçok branşın olmaması insanın aklına başka şeyler getiriyor.İkide bir hastane yapılacak vs diue halkı oyalamak abes olsa gerek.Türkişte birçok muayne var ve sıra bulamayan hastalarla dolu.Kısaca Samsun Sağlık Şehri değil özelllkle Atakum Özel Muayane cennetidir
Samsun sağlık kendi değildir.sehrin en iyi yerleri Canik -atakumda özel hastanelere bırakılmıştır.Zor bela atakumda bir semt poklinigi vardir acil yok(olmazmış!)her branş yok .bir hekim 2 gün sonra yok.burayi güçlendirecek sağlık yöneticileri sadece laf ederek atakuma hastane yapılacak (2030 dan önce bitmez)soylemi ile 300 binlik nüfusu özel hastanelere ve muayanelere yonlendirmekten başka ne yapıyorlar.Atakumdaki semt poklinigi kasıtlı mi guclendirmiyorlar