Değerli okurlarım,
Bazı duygular vardır ki sessizce gelir, yerleşir, kök salar ve fark edilmeden ömrü kemirir. Ne bir gürültüsü vardır ne de görünür bir iz bırakır. Ama içten içe çökertir insanı. Kıyas, işte tam da böyledir… Gönlün kuytusuna sızar, aklı kandırır, kalbi karartır. Ve en çok da insanın kendisine yabancılaşmasına neden olur.
Bir başkasının hayatına bakmak, onun sahip olduklarını kendi eksiklerinle ölçmek... Bu, aslında gönül terazisine haksızlık etmektir. Her ruhun kader çizgisi ayrıdır, her alın yazısı kendi rengindedir. Lakin sen, gözünü sürekli başkasına dikersen, kendi yolunun haritasını yakarsın. O yoldan geri dönmen zor olur, çünkü kıyas yolun değil, yoldan sapmanın ta kendisidir.
Kıymetli okurlarım,
Gönül bir bahçedir. Ne ektiysen onu biçersin. Sevgi ekersen huzur biçersin, sabır ekersen olgunluk. Ama kıyas ektiğinde, diken biter toprağında. Ne üstüne basılır ne de gölgesine oturulur. Çünkü kıyas, kalbin en verimli topraklarını bile kurutur. İçeriye huzur girmez. Umut, kapının eşiğinde kalır. Şükür ise yolunu şaşırır, çünkü sen artık neye sahip olduğunu değil, neye sahip olmadığını saymaya başlamışsındır.
Kıyas, dışarıya dönük bir bakışın hastalığıdır. İç dünyayı unutturan, insanı suretlerin kalabalığında yalnızlaştıran sinsi bir virüstür. Başkası gülünce, kendi tebessümünden şüphe edersin. O kazanınca, sen kendini kaybetmiş sayarsın. Bu hâl, sadece ruhu yıpratmaz, aynı zamanda düşünceyi de çarpıtır. Kendi değerini, başkasının takdirine emanet eden bir zihin, hiçbir zaman özgür olamaz.
Oysa ne güzeldir kendinle meşgul olmak. Kendi bahçende çiçek yetiştirmek. Başkalarının bahçesini görüp ilham almak, ama kendi toprağını unutmamak. Çünkü herkesin güneşi ayrı doğar. Kimisinin çiçeği sabah açar, kimisininki akşam. Kimileri rüzgârla büyür, kimileri yağmurla serpilir. Hayat bu çeşitlilikle anlam kazanır. Ve hakikat şudur: Sen başkası değilsin. O da sen değil. Kendi nasibini onun kabında ararsan, aç kalırsın.
Kıyas, seni sadece huzurdan etmez. Seni senden eder. İçini boşaltır, gözünü karartır. Elindekileri değersiz gösterir. Şükrü örter, sabrı unutturur, dua kapılarını bile sessizleştirir. Çünkü içten içe, kaderine küsersin. Ve kaderine küsen bir kalbin duası da zayıf olur. O yüzden, kıyas eden değil, kıymet bilen ol.
Sevgili kardeşim,
Bazen bir pencereyi açmak, sadece manzaraya bakmak değildir. Aynı zamanda nefes almaktır. Kendi içinin havasını değiştirmektir. Kıyasla kapattığın pencereyi, bugün aç. İçeriye umut girsin. Huzur bir çay demlesin gönlünde. Ve unutma:
“Kıyas, gönül bahçene diktiğin dikenli bir çittir; içeriye ne huzur girer ne de umut.”