İnsan olabilme çabasıydı aslında kısacık ömrümüz.
Her kalbi olan insan olabilir miydi ?
Kör bir kalp,pusulası bozuk bir vicdandır aynı zamanda ve her vicdanı olan doğru davranışı sergilemez.
İnsan olmanın sırrı nerden geçiyordu öyleyse?
İnsan olmanın sırrı bu satırlarda ya da başka kaynaklarda yazsa bile bunu ne yazan ne de okuyan yalnızca feraseti açık olan yürekler algılayabilecektir. Yazan bile ilham gereği yazdığının hangi yüreği açacak anahtarı verdiğini bilmez.
İnsan olmak herkese nasip olmaz lakin herkes bu hak ile dünyaya sevgi ve ilgi mayasıyla gelmiştir.
Biraz çaba biraz sorgulama ve tefekkür çok zor değildir.
Bu heva ve heves ile dolu geçici dünyanın yalan koşturmaları içinde biraz samimi niyet sergileyebilme çabası insan olmanın bir parçasıdır.
Belki gönülden dua etme isteği de insanlığın başka bir parçasıydı soğukta uyuyan kimsesizler için gecenin bir kısmı uyanıp huzurun kaçınca...
Ezber davranış kalıplarından çıkarak toplum bilinciyle kendi bireyselliğini belki bir yana koyup ben kimliğini geride bırakmak ve yalnız Hakikat adına iş yapabilme bilinci oluşturabilmekti biraz da insanlık.
Sosyal davranışlarımızın şahsi değerlerimize göre meydana geldiği ve etik kurallar doğrtultusunda daima basma kalıp hareketlerde bulunarak kendimize sınır çizmek ve yanı başındaki ihtiyaçlıya kendi varlığını sürdürme çabası içinde yardım eder gibi bulunup elimden gelen budur deyip elinden gelmeyenlerin gelebilme ihtimaline yüz çevirmek vicdanımıza bir örtüdür insanlık yolunda.
Bizler Anadolu’nun en gelişmiş ve en güzel ülkesi olan topraklarımızda büyük çoğunluğumuzun en kıymetli Anadolu Halkı tarafından misafirperver, yardım ve iyilik sever bakış açısıyla yetiştirildiğimizi göz önünde bulundurursak bizleri
Kendi bencilliğimize iten çekingenliğin ne olduğunu bulmak gerekir.
Bu da başta rızık korkusudur.Rızkın daralma telaşı endişesi başta olmak üzere toplumsal olarak birlik olup yapmamız lazım olan gerek maddi gerekse manevi salatın hakkını verebilmektir.
Yüce Kuran da çok sayıda öne çıkartılan temel ayet konularından biri maddi ve manevi salatın ikame edilmesidir.
En önemli nokta ise : Yaradanın maddi manevi salatı ön plana çıkarmış olması, hatta bundan ilk gönderdiği surede bile belirtmiş olması da bu konudaki hassasiyet ve önem açısından dikkat çekicidir.
İlk Salat ayetleri Alak Suresinin 9 ve 10. Ayetleriyle başlar.
Genel anlamda Salatın ikame edilmesi bir çok yönüyle geniş bir çerçevedir.
Zihnî ve mâlî yönlerden yapılan yardım ve destekle sorunların üstlenilerek giderilmesi işlerinin gerçekleştirilmesi ve bunun sürdürülmesi, şeklindedir.
Bu çerçevede biraz örnek vermek gerekirse ;salâtın ikamesinin düşünsel ve zihni yönü ile eğitim ve öğretimin yapılması için, çeşitli okul,kurum ve eğitim merkezleri açılması ve bunların ayakta tutulması; maddi yönü ile de iş alanları açılması,Bağkur, SSK gibi sosyal güvenlik sistemlerinin teşkil edilmesi, yoksul ve yetimlerin desteklenerek ayakta tutulması ve onların da kalkınacağı vakıf ve kuruluş benzeri alanların oluşturabilmesi anlatılmaktadır.”
Aslında Kutsal kitaplar ve onları anlamak adına bu çerçevedeki tüm kaynaklarda anlatılanın temelinde insan olmanın bilinci telkin edilmektedir.Buna göre, İnsanlığın temeli iki ana sebebe dayanır: İlki Sevgi ve merhamet duygusu ( vicdan) ikincisi de sevgiden doğan yardımlaşma ve birlik duygusudur.Bu ikisi bir kişide yoksa orda insanlığa dair başka bir iz aramaya da gerek yoktur.
Işık ve Sevgiyle ...