Tarihte bir millet kıtalar arası topraklara sahip oluyorlarsa birlik, beraberliğin, bilimin, sanatın mührüdür. Ne zaman ki bu mührün izleri silinirse topraklarını kaybeder, imparatorlukları yıkılırdı.
Tarihte Türkler şaman inancına sahiptiler. Türkler hiçbir zaman puta tapmamışlardır. Atilla Türk’tür 'Kavmimden kimse puta tapamaz' der. Türkler karar alırlarken mutlaka hanımına danışırlar, büyük sözü dinlerlerdi. İslamiyet'ten önce bile Türkler domuz eti yemezlerdi. Orhun Kitabeleri'nde Oğuz Kağan hemen her cümlesinde Tanrı buyruğundan söz eder, 'Tanrı yardımıyla, milletime yerler, yurtlar kazandırdım” “Tanrı buyruğuyla yönetici oldum' der.
Orhun kitabelerinde, "Ben Türk Bilge Kağan; doğuda gün batısına, güneyde gün ortasına kadar, batıda gün batısına Kuzeyde gece ortasına kadar hep milletler bana bağlıdır. Bunca milleti düzene soktum. İlerlettim. Doğuya ordu sevk ettim. Bunca yerlere gittim. Tanrı ( Tengri) yardım ettiği için milletime, gözle görülmeyen, kulakla işitilmeyen yerler kazandırdım. Tanrı buyruğu olduğu için, devletli olduğum için, size Kağan oldum. Tanrı yardım ettiği için dört yöndeki milleti derleyip topladım. Ey Türk Milleti; üste gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, ilini, töreni kim bozabilir? Ey Türk Milleti, titre ve kendine dön!” Bilge Kağan kitabelerinde; “ Rahat hayata, zenginliğe, Çin’in ipeğine kanma! Milletime, altını, beyaz gümüşü kazandırdım. Hükmettiğim milletlere hakem olup, madenler erittim.” Oğuz; ( Sağlam, gürbüz, güçlü, delikanlı. Temiz kalpli dost, iyi arkadaş. Kır adamı, köylü. Saf, deneyimsiz kimse. Türklerin en büyük boylarından birinin ve bu boydan olan kimselerin adı.) Oğuz Türkçe bir kelimedir. Oğuz Kağan; Bilge Kağan’dır. Bilge Kağan Zülkarneyn'dir. Türklerde ilim, irfan sahibi kişilere bugün bile bilge denilmektedir.
Kitabelerdeki Bilge Kağan ile Kur’an da ki Zülkarneyn aynı kişidir. Bilgili olan, ilim ve bilimle aklı buluşturanlar her zaman kazanmışlardır. Türkler tarihte en büyük köklü tarihini bilgelikten, birlikten, kurallara yasalara uymasından kaynaklanmıştır.
Türklerin bazı kuralları;
Tengri ( yaratan) tektir.
Her kim ki Tengri’den kut almak dilerse, başkasına yakarmasın.
Bir il, bir kağan, bir Tengri.
Bir kına iki kılıç girmez. Bir hatun iki er alamaz ve bir budunda iki töre olmaz. Töre tektir. Töre kesin ve keskindir. Kim ki töreye uya kutlanır. Kim ki töreye kıya katlanır.
Kimse töreden üstün değildir. Dirlik ve birlik için töre budur.
Bir çoban sürüsünden, bir er ailesinden, bir kağan budunundan sorulur.
Her er eşine, atına, pusatına sahip çıkacak.
Ana, babaya ve ataya tazim duracak.
Hısımına sarılacak komşusunu gözetecek.
Er kişi yalan söylemeyecek.
Mal çalan, mülk çalan misliyle ödeyecek, hesabı ya malıyla ya canıyla ödeyecek.
Kim ki bir ırza musallat olursa, canından olacak.
Her kim olursa olsun haksız, aldatıcı iş tutarsa hesabı hemen sorulacak.
Cenkten beri duran ya da kaçan tamuya ( cehennem) uçacak.
Aman dileyene kılıç üşürülmeyecek, sığınana arka dönülmeyecek.
Baş kaldıranın başı alınacak, hak isteyenin hakkı verilecek.
Kimse kimseye üstünlük taslamayacak. Ne ak etin karadan, ne kara etin kızıldan, ne kızılın sarıdan farkı olmayacak.
- Kin ve gururdan uzak durulacak.
- Mazluma merhamet, zalime azap duyulacak.
- Zayıfa, yaralıya, çocuğa ve kadına el kaldırılmayacak.
- Kızı isteyen kağan da olsa, beyde olsa kız istediğine verilecek.
- Gereksiz yere ağaç, kesmeyeceksin, suyu kirletmeyeceksin.
- Bilmeyipte bildim demeyeceksin, bilene danışacaksın.
- Bugünün işini yarına bırakmayacaksın.
- Kusur görmeyecek, kusur aramayacaksın.
- Güçlüyken affet, zayıfken sabret.
- Yazgına asi olma.
- Yaptığın iyiliği unut, yapılan iyiliği unutma.
- Her ne edersen et, yargılanacağını her daim aklında tut.
- Herkes adaletle iş görecek.
- Milletine yaban kalma. İpeğin iyisine, sözün güzeline kanma, onlara boyanma.
Kağan odur ki adaleti üstün tutsun, töreyi yaşatsın. Töre yok olursa il yok olur, İl olmazsa budun kul olur.
Ey Türk Oğuz Beyleri, ey milletim işitin; “ Üstten mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe senin ilini ve töreni kim bozabilir.” ( Bilge Kağan yazıtı, Orhun ırmağı Moğolistan.)
Bu yasaların birçoğunu Selçuklu devletinin çöküşü, Osmanlı devletinin ilk kurulduğu yıllarda Hace Bektaşi-i Veli uygulamıştır dergâhında. (- Kadınlarınızı okutunuz.- İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.-İncinsen de incinme,-Kendi nefsine ağır geleni, başkasına uygulama.- Her ne arar isen kendinde arar.- Eline, beline, diline sahip çık.) Birçok sözleri Türk töresi ve geleneğinden gelmektedir. Ahilik geleneği de o dönemin ve hace Bektaşi Veli dergâhına bağlıdır.
Günümüzde Türküm kelimesini söyleyemeyen insanlarla karşılaşıyoruz. Türk dilini yabancı dillere tercih edenlerin seslerini duyar olduk. Arapça dilini din olarak görenler bir yanda, İngilizce, Japonca, Rusça, Fransızca dillerine sarılıp gelişmişlik olarak bilenleri görüyoruz. Türkiye Cumhuriyet’ini korumanın şartlarında dilini, kimliğini, vatanını ve töreni korumaktır. Bunun için andımızı yüksek sesle her yerde bir ağızdan söylemeliyiz.
TÜRK’ÜM, DOĞRUYUM, ÇALIŞKANIM.
İLKEM, KÜÇÜKLERİMİ KORUMAK,
BÜYÜKLERİMİ SAYMAK, YURDUMU, MİLLETİMİ ÖZÜMDEN ÇOK SEVMEKTİR.
ÜLKÜM, YÜKSELMEK, İLERİ GİTMEKTİR.
EY BÜYÜK ATATÜRK!
AÇTIĞIN YOLDA, GÖSTERDİĞİN HEDEFE
DURMADAN YÜRÜYECEĞİME AND İÇERİM
VARLIĞİM TÜRK VARLIĞINA
ARMAĞAN OLSUN
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
Türk milleti bilime, ilime, diline sahip çıkarsa; birliğine, dirliğine vatanına, bayrağına sahip çıkar. Türk gibi yaşayıp, Türk gibi ölmek dileğimdir.