Yaklaşık çeyrek yüzyıl boyunca ilerlediğimizi, geliştiğimizi ve çağlar atlattığımızı iddia ediyoruz. Doğrudur tekonolojinin zirveye çıktığı, uzaya turistik geziler düzenlendiği, sağlıktan sofraya, ekonomiden eğlenceye, eğitimden aileye yatak odamıza dahi giren; yapay zekanın dönemini yaşıyoruz. Ama durup bir düşünelim, acaba gerçekten ilerledik mi?
Eğer bugün bizleri; Bir imkanı olsa da taş devrine geri götürseler, insanlığın temel iki sorununu ile karşılaşırdık! Beslenme ve barınma! O günün insanları, bir av sonrası yemeğini nerede bulacağını, mağarasının onu nasıl koruyacağını düşünür dururdu. Peki ya 2024 yılındaki Türkiye’mize dönüp baktığımızda temel sorunlarımız nedir desek? Cevap yine aynı olmayacak mı? Biri beslenme, biri barınma.
Evet, gıdaya erişim ve barınma krizi, bugün de Türkiye’mizin en temel problemlerinden birkaçıdır. Teknolojinin, akıllı cihazların ve uzay seyahatlerinin hayatımıza girdiği bu çağda, hala milyonlarca insanımızın beslenme ve barınma sorunlarıyla boğuştuğunu görmek, trajikomik bir hadisedir.
Marketlerdeki fiyat etiketlerine bakmak bile, dar gelirli aileler için adeta bir kabus haline geldi. Gıda enflasyonu, halkımızın kahır çoğunluğunun en temel ihtiyaçlarını karşılamasını bile güçleştiriyor. Bugün marketlerde bir kilogram meyve, sebze almak, kırmızı ya da beyaz et alabilmek neredeyse bir lüks haline geldi. Şu dünyamızda Çocuklarımızın sağlıklı beslenebilmesi, düzgün eğitim alabilmesi için öncelikle karınlarını doyurmaları şart değil mi?
Hayal aleminde gezip, 'Avrupa’yı kıskandırıyoruz, uzaya çıkıyoruz, Araba üretiyoruz, teknoloji satıyoruz, doğalgaz bulduk, petrol çıkarıyor, satıyoruz' diyenlere bakınca, sanki kendimizi Nuh’un gemisindeymişiz gibi hissediyoruz. Ama şu teknoloji çağında malesef hayaller NUH'un GEMİSİ, gerçekler ise hala nohut-pilav...
Bir diğer sorun ise barınma krizi. Başlı başına ayrı bir muamma! Kiralar almış başını gitmiş, ev sahibi olabilmek artık bir lüks olmuş! Betonarme rüyalar içinde, ay sonunu getirebilme telaşıyla gecekondu misali bir oda, bir mutfak kondularda yaşam mücadelesi vermek! Hemen hemen sıradan her vatandaşın hayat hikayesi haline gelmiş durumda. İstatistikler sürekli artan konut fiyatları sebebiyle, barınma sorunu yaşayanların sayısının katlanarak yükseldiğini aleni bir biçimde ortaya koyuyor..
Bu teknoloji çağının daha iyi barınma, daha konforlu yaşam imkanları sunmasını beklenirken, malesef aç gözlü siyasiler ve becerilsiz yöneticiler sebiyle insanlar gecekondu vari yaşam alanlarına mahkum ediliyor.
Evet değerli dostlar! Boş yere kimse hikaye anlatmasın, hayal aleminde de Yaşamasın! Ne geliştik, ne de çağ atladık! Yüksek teknoloji, devasa projeler, lüks yaşam vaatleri... Gerçek şu ki, biz hala aynı taş devrinin sorunlarıyla yaşamaya devam ediyoruz. Biri beslenme, biri barınma. Bu iki sorun çözülmeden ne kadar teknoloji, ne kadar yenilik gelirse gelsin, hayatın özü değişmiyor.
Elbette ilerleme kaydedebileceğimiz ve çağ atlayabileceğimiz günler gelebilir. Ama bunun için öncelikle gerçeklerle yüzleşmeli, hikaye okumayı bırakmalı, hayal aleminde yaşamaktan vazgeçmeliyiz. Gerçek bir ilerleme ve çözüm, ancak doğru teşhis ve samimi çabalarla mümkün olabilir. Aksi takdirde, taş devrinin modern elbiseler içinde, süslü kelimelerin ardına saklanarak yaşamaya devam edeceğiz vesselam..!