Gündeme girerken bazı genelleme cümleler yazmakta fayda var. Bir insanı haklı yapan şey nedir? İnanın felsefe sayfalarında veya ayrıntılarda çırpınmaya hiç gerek yok. İnsanı haklı kılan şey dürüstlüktür adalettir. Doğru en sonunda haklı çıkar ve dürüstlük kazanır. Türkiye her zaman dost düşman herkese karşı dürüstlük ve adaletle yaklaşmıştır. Allah'ın razı olacağı şey kaybetmez. Bu bir vaaddir.
Türkiye tüm anlaşmalarına sadık kalmış, verdiği bütün sözleri tutmuştur. İlişkide olduğumuz devletlerin tamamı ahde vefa göstermemiş, sözlerini tutmamış ve zalim olmuşlardır. Ve sonunda kaybedecek de, ancak onlardır.
Cumartesi günü akşam Suriye Geçici Hükümet Başkanı Türkmen lider Abdurrahman Mustafa'yı dinledim. Söyledikleri iç açıcı sözlerdi. Artık Suriye'de haritalar değişecektir. Muhalif grupların hızlı ilerleyişi önemli de asıl önemli olanı bundan sonrasıdır. Burada dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Bu muhalif grupların silah, mühimmat, iaşe, nakliye ve istihbaratını kimin sağladığı çok önemlidir.
Muhaliflere bu gün kim destek veriyorsa, bu iş yarın onların planı olarak ortaya çıkması çok olasıdır. Tabi burada Türkiye ne yapıyor ve ne yapacak bunu izlenen politikalar gereği henüz tam bilemiyoruz. Olanların kontrolümüz dışında olması olabilecek en kötü senaryodur. Siyonistler susuyor. Bu sessizlik bir anlam taşıyor. Muhalif yaralıların İsrail'de tedavi edildiğine dair teyit edilmemiş bilgiler geliyor. Bu doğruysa tehlike kapıda olabilir. Tam da bu noktada birşeyler yapılmalıdır.
TÜRKİYE NE YAPMALI?
Türkiye derhal İsrail ile komşu olma ihtimalini ortadan kaldıracak büyük çaplı askeri bir hareket yapmalıdır. Vakit tam da bu vakittir. ABD ve Rusya'nın ne deyip ne demediğine bakılmaksızın, harekete geçip muhaliflerle güçleri birleştirmeten başka çare yoktur. Rejim hükumeti kendine uzattığımız eli tutmamış PKK'ya (ABD - İsrail) el vermiştir. İnsiyatifi de zaten kaybetmiştir!
Türkiye sınırının dibinde bir harekat için ABD ve Rusya'dan onay beklemez, bekleyemez. PKK'ya gittiği söylenen binlerce tır dolusu silahlar, şu anda kullanılan silah ve cephane ise bu oyun da bozulmalıdır. Ve bu güçler devşirilmelidir.
Ne acıdır ki Halep kalesine asılan Türk bayrağı DEM'liler başta olmak üzere, kendilerini solcu veya Atatürk'çü olarak ifade edenler bayrağımızın asılmasından çok acı duymuşlar. Şaşırdık mı, tabi ki şaşırmadık. Bu gün bayrağımızdan rahatsız olan zevatın 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Orak çekiçli Rus bayrağının altında saygı duruşlarını ve sokaklara bu kızıl Rus batrakları astıklarını unutmadık. Sözüm onlara ki, "istediğiniz kadar ağlayın yırtının, Türk bayrağının gönderlerde ilelebet dalgalanmasını engelleyemeyeceksiniz!
Suriye'de acilen sınır hattından başlamak üzere geniş çaplı bir askeri harekat şart olmuştur. Muhaliflerin harekatından, siyonistler herhangi bir kazanım elde edememelidir.
Karşındakinin gücünü kendi lehine kullanma becerisi, teknik ve taktiği uygulanarak, ortak amaç güdülenmelidir. Eğer varsa bu oyunu kuranların başlarına geçirmenin yolu budur. Ama dileriz bu oyunu biz kurmuş olalım. Muhaliflerin kurduğu beton barikatlardaki Türk bayrağı umutlandırıyor. Bu barikatlar kim tarafından üretildi ve verildi bu önemli. Zaten bunu da devlet büyüklerimiz biliyordur. Oyunun aslını bilen de onlardır. Düğümün ilk halkası burasıdır. Masa başında mahir olan siyonistlerin, sahada korkudan ödlerinin patladığını biliyoruz ve korkmuyoruz. Onlar silahsız masum kadın ve çocukları öldürmeyi ve orantısız güç kullanmayı iyi bilir. Ama karşılarında iki avcı görünce kaçacak delik arar!
Sözün özü işi şansa kadere bırakamayız. Kalın sağlıcakla.