Son günlerde Milliyetçi cepheden DEM Parti ile tokalaşma gerekliliği üzere bir çıkışın hemen ardından; Türkiye gündemini sarsan bir açıklama da, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’tan geldi.
Numan beyin Anayasa'nın 3. maddesi üzerine "Devletin ülkesi olmaz, devletin milleti olmaz" gibi saçma sapan yaptığı yorumlar, herkes gibi beni de şok etti.
Bu yorum hafife alınmadan Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihsel ve anayasal dayanaklarını sarsan cüretkar bir çıkış olarak değerlendirilmelidir! Bu tür söylemler, Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne tehdit oluşturan bir çıkıştır ve kesinlikle kabul edilmemelidir!
Türkiye’nin siyasal tarihinde, zaman zaman milli değerleri zedeleyen ve toplumun geniş kesimlerinde güvensizlik yaratan açıklamalar gündeme gelir! Ancak, bu defa bu tür bir ifadeyi, TBMM’nin en üst makamında bulunan bir kişinin sarf etmesi, meseleyi daha da ciddi hale getirmektedir!
Kurtulmuş’un geçmişine baktığımızda, Milli Görüş çizgisinde Erbakan’ın yanında politika yapmış bir isim olduğunu görüyoruz. Erbakan döneminde Ali Cengiz oyunlarıyla genel başkanlık koltuğuna oturamayan Kurtulmuş, bu süreçte farklı siyasi rotalar izleyerek, HAS Parti'yi kurmuş, ardından bu partiyi kapatarak bir zamanlar sert eleştirilerde bulunduğu AK Partiye katılmıştır.
Hülasa Türkiye, siyasilerin kişisel çıkarlar ve konjonktürel hesapları uğruna diledikleri gibi yorum yapacakları bir yapı değildir! Ülkenin birlik ve bütünlüğü, kişisel kariyer basamaklarını tırmanmak için kullanılacak basit bir araç olamaz! Bu tür yaklaşımlar, Türkiye'yi dış tehditlere karşı zayıf düşüren bir etmendir.
Kurtulmuş’un Milli Görüş çizgisinden saparak, sergilediği bu tutum, kendi siyasi geçmişiyle çelişirken, bilinç altında sakladıklarının da ispatı niteliğinde olmuştur!
O yüzden Erbakan Hocayı rahmetle anıyor “Milli Görüş kir kabul etmez” söyleminin doğruluğunu da bir kez daha yaşayarak tecrübe etmiş oluyoruz!
Türkiye’nin bugünkü ihtiyaçları, siyasi belirsizlik ve tutarsız söylemler değil, net bir duruş ve kararlılıkla milli değerlere sahip çıkmaktır! Liderlerin söylemlerinde dikkatli olmaları, toplumun bölünmesine yol açacak ifadelerden kaçınmaları gerekmektedir. Bu tür açıklamalar, sadece günü kurtarmak için yapıldığında, gelecekte daha büyük zararlar doğurmaktadır.
Sonuç olarak; Bu tür açıklamalar, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel taşlarını sarsacağı gibi, "ikiz yasalar" gibi dış müdahale riskleriyle bağlantılı girişimlerde bulunan kesimleri de cesaretlendireceği gibi, dışarıdan ülkemize yönelik müdahalelerde bulunmak isteyen gruplara da bir fırsat sağlayabilir. Dolayısıyla, bu hassas konularda daha dikkatli olunması ve herkesin konumunun idrakinde ve sorumluluğu çerçevesinde hareket etmeleri çok büyük önem taşımaktadır.