Bilgisayar oyunları, çocuklarının sosyalleşmelerini olumsuz yönde etkileyebileceğinden endişe duyan ebeveynlerin son yıllarda sıklıkla şikâyet ettiği konulardan biri. Bazı aileler, çocuklarının çevrim içi ortamda geçirdikleri zamanı azaltmanın yollarını arıyor.
Yıllarca yumurtanın zararlı olduğu konuşuldu, yazıldı, çizildi… Sonra birisi çıktı tam tersini savundu. Bilimsel araştırmalarda yumurtanın söylendiği gibi zararlı değil tam tersine sağlık deposu olduğu ortaya kondu. Bu tartışmalar halen devam ederken bilgisayarın hayatımıza girmesinin ardından özellikle çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri anlatılmaya başlandı.
Ebeveynler panik halinde çocuklarını uzaklaştıramadıkları bilgisayar başından alıkoymak için denemedik yol bırakmadılar. Halen de öyle. Bilgisayarın intiharlara sürüklediği, kötü arkadaşlar edindirdiği gibi bir sürü haberler aileleri büsbütün paniğe yol açtı. Televizyonlarda izlediğimiz tüyler ürperten haberler bilgisayarlara öcü gözüyle bakılmasına yol açtı.
Hangi oyunların intihara sürüklediğinin adını öğreniyor, sonra oğlumun yanına gidip oynadığı oyunun adını soruyordum. Kaygılarım zaman zaman tavan yapıyor ve oğlumla tek kavga konum bilgisayar oyunları oluyordu.
Sonra yumurta akıbetinde olduğu gibi şimdi bilgisayar oyunlarının aslında zararlı değil tam tersine özellikle dil eğitimi açısından son derece faydasının olduğu konuşulmaya başlandı.
Birçok okul, öğrencilerin kendi öğrenim süreçlerine yönelik heyecan ve ilgilerini arttırmak için akıllı tahtalar, tabletler ve mobil uygulamalar gibi teknolojilerden yararlanıyor. Bunlara ek olarak öğrenciler arasında popüler olan bilgisayar oyunları; detayları görme, ekip çalışması, problem çözme, karar verebilme, perspektif alma, olaylara farklı açılardan da bakma gibi çeşitli becerilerin yanı sıra eğitsel anlamda da sayısız fırsat sunuyor.
Ben de bir anne olarak bu tartışmaları yakından takip edip, zaman zaman televizyonlarda izlediğim haberlerden kaygı yaşayıp, evdeki oğluma sarıp bilgisayarda oyun oynamaması için cezalar veriyordum. Küçük yaşlardan itibaren bilgisayar sevdalısı olan oğlum üniversite sınavını kazandıktan sonra artık dil öğrenmenin de vaktinin iyice geldiğini düşünüyordum. Bu yüzden öncelikle İngilizce dil kursuna yazdırmayı teklif ettiğimde bana alaycı bir şekilde, bilmiş bir tavırla “ben zaten İngilizce’yi Türkçeden bile iyi konuşuyorum” demez mi ? Ben de ona garip garip bakıp “Nereden bilmiyorsun oğlum atma” dedim. Oğlum ne yaptıysa İngilizce bildiğini bana inandıramadı. Eve gelen ve çok iyi İngilizce bilen bir aile dostumuza test etmesini söyledim. Baktım çocuk İngilizce konuşuyor. Yine tatmin olmadım. İngilizce dil kursuna yazdırmayı kafaya koymuştum. İyi bir İngilizce kursu aradım, buldum, görüştüm, oğlumu gönderdim.
Dil kursu yöneticilerine ücreti sorduğumda onu veremeyeceklerini öncelikle çocuğun İngilizce seviyesinin sınavla ölçülmesi gerektiğini söylediler. “Peki” dedim. Oğlum sınava girdi C2 dedikleri seviyede çıktı. Meğerse bu seviye en üst seviye imiş. Dil bilmediğim için C2’nin ne anlama geldiğini de bilmiyordum.
Kurs yetkilileri, “C2 İngilizce seviyesi, Avrupa Konseyi tarafından farklı dil seviyeleri için yazılmış bir tanımlama olan Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı'nda (CEFR) altıncı ve son seviyedir” dediler.
“Peki o zaman dil kursuna gerek yok mu” diye sorduğumda. TOEFL sınavına hazırlayıp, dil eğitimini uluslararası bir sertifika ile belgeleyebileceklerini söylediler. Adeta şok olmuştum. Tabii inanmadığım için oğlumdan da utanmadım değil. Bana “Bak gördün mü sana doğruyu söylüyordum, İngilizce bildiğime inandın mı şimdi” dedi. Meğerse oyun oynarken öğrenmiş İngilizce’yi. İtalya’dan, İspanya’dan ya da başka ülkelerden oyun arkadaşlarıyla konuşarak dili çözmüş. Yıllarca onu bilgisayar başından uzak tutmak için neler yaptığım aklıma geldi. Boşu boşuna çırpınmışım.
Evet… söyledikleri gibi bilgisayar gösterildiği kadar öcü değil. Ancak, kontrol altında tutmaya elbette gerek var. Bilgisayarın dil eğitiminde önemli bir araç olması, başka zararlarının olmayacağı anlamına da gelmiyor. Bir ebeveyn olarak ebeveyn olan okuyucularımla bu deneyimimi paylaşma ihtiyacı duydum.
Saygılarımla