Samsun kabuğunu kırmayı başarabilecek mi? Samsun’da Fransız konsolosluğunu açmak için görevlendirilen Ramire-Pie-Maxime Vadala, 25 Temmuz 1925’de Samsun’a vardı.
Vadala’nın görev yapacağı Samsun hakkında şehre gelmeden bilgiler derlemeye başladığı ve Samsun’un ticari geleceğini çok parlak gördüğü, Fransız makamları ile yapmış olduğu yazışmalardan anlaşılmaktadır.
Samsun’un geleceğinden şüphe etmeyen Vadala, Karadeniz’in en önemli limanı olan Samsun’un İzmir’i yakalayacağını, hatta geride bırakacağını düşünüyordu. Vadala Samsun’un ticari geleceğinden o kadar umutludur ki Trabzon ve Zonguldak’taki konsoloslukların kapatılmasını ve Samsun’a bağlı acentelere dönüştürülmesini bile dile getirmekteydi.
Peki bugüne baktığımızda Vadala öngörüsünde neden yanıldı? TÜİK verilerine göre 2020 yılında Samsun, il bazında kişi başına gayri safi yurt içi hasılada 49. sırada, İzmir ise 6. sırada. İzmir’i geride bırakması için Samsun’un ilk 5’de olması gerekir. 5 ile 49 arasında uçurum olduğuna göre bu durumu nasıl açıklayabiliriz?
Samsun’un ikisi delta olmak üzere üç ovası var. Su sorunu yok. İklim sorunu yok. Karayolu, havayolu, deniz yolu ve tren yolu var. Karadeniz'e kıyısı olan diğer beş ülke ile komşu. Yani zenginlik içerisinde yaşamamız için her türlü altyapıya sahip. Bölge içindeki konumu ve ulaşım avantajları nedeniyle enerji, lojistik ve bilgi konularındaki ekonomik taleplere verimli biçimde yanıt vermek için, minimum yatırım, zaman ve çabanın harcanacağı, bölgesel bağlantı noktası ve ekonomik odak niteliğindeki bir kent Samsun. Sadece bu imkanlar bile iş gücü ve ekonomik aktiviteyi tetikler.
Yapılması gereken; gelişim için doğru planlama kararları, akıllı büyüme stratejileri ile yerel iş gücü, ekonomik gelişim ve hizmet verme kapasitesinin organize edilmesi.
Fiziksel bağlantılar, stratejik konum, entegre ve güçlü ulaşım, ticari terminaller oluşturur. Toplumsal bağlantılar, farklı bölgeler, sosyal dokular ve yönetim alanlarının kesişimi, komşularla sosyal ve ekonomik bağlar kurar. Enformatik bağlantılar, yani bilgi akışı, üniversiteler, teknoloji alanları, enstitüler, telekomünikasyon bağlantıları ya da bilgi merkezleri için bölgesel bir odak oluştururlar. Bize düşen tüm bu imkanları değerlendirebilmek, katma değere dönüştürebilmek.
Ama yapamadık. Gereksiz tartışmalarla kentin enerjisini tükettik. Yılları boşa geçirdik. Her geçen sene daha geriye gittik. Sebepleri incelediğimizde birçok madde sıralayabiliriz fakat ana sorunlar; birlikte hareket edememe, ben yaptım oldu anlayışının hakim olması, koltuklara oturanların kalkmak istememesi ön plana çıkıyor. Bu durum artık bu kentin kabuğu haline geldi. Gelişmek istiyoruz, ilerlemek istiyoruz fakat kabuk bize engel oluyor.
- YAZI DİZİMİZE 2. YAZIMIZ İLE DEVAM EDECEĞİZ