Hırsızlık demek, sadece birinin maddi anlamda malını çalmak, demek değildir. Bu en basit olan hırsızlıktır aslında. Yanlış anlaşılmasın sakın, basit derken hırsızlık savunulacak bir durum değildir bunu bilin. Bana göre en çirkin, en adi, en ahlaksız bir durumdur. Kim yaparsa yapsın. İnsanın, yaratılışına, doğasına, kendine ihanet ve hakaret etmesidir bir nevi. Hırsızlığı iş olarak sahiplenmiş insanlar Allah’ın bu dünyada ve öbür dünyada mutlaka cezalandırmasıyla karşılaşacaklardır. Bunda kesinlikle şüphe yoktur.
Benim bahsetmek istediğim öyle bir hırsızlık vardır ki bunun ise parayla pulla ölçülebilir bir karşılığı olmamakla birlikte gözle görülür elle tutulur bir tarafı da yoktur. Bu en büyük hırsızlıktır.
Bir insanın hayallerinin, saf duygularının, düşüncelerinin, emeklerinin ve umutlarının çalınması dünyadaki en büyük hırsızlıktır. Bunu yapanlar ise en dünyanın en adi hırsızlarıdır.
Çünkü Allah sağlık verdiği müddetçe çalınan malın yerine yenisi er ya da geç bir gün mutlaka konurda, çalınan hayallerin, umutların, düşüncelerin, emeklerin, duyguların, insanın yerine tekrardan konulması oldukça güçtür. Zaman alır, mekân alır, hatta ve hatta ömür alır…
Bir insan düşünün hayalleri var ve hayallerine varmak için umutlar biriktirmiş heybesinde, inanmış saf dupduru bir yürekle durmadan, yılmadan, azimle, kararlılıkla mücadele etmiş hayalini gerçekleştirmek için, gecesini gündüzüne katmış, yemeden içmeden uyumadan durmadan çalışmış, artık varmasına anlar kalmış ki bir başkasının çelmesiyle sendelemiş, onun bir başka darbesiyle de yere düşmüş. Yerle bir olmuş adeta. Hayaline varmak için gösterdiği tüm çaba bir anda tepetaklak hal almış düşünün. Bir başkası tarafından hayallerine engel olunmuş, bir başkası tarafından hayallerinin önüne set çekilmiş…
Düşünün sadece bu kişinin tek hayalleri mi altüst olan yoksa başka neler neleri mi? Siz bu durumla karşılaşsanız ne der ne düşünürsünüz? Bence, yok sadece hayalleri değil çalınan, aslında tüm duyguları yerle bir olmuş, onca mücadele, gösterilen emek, fedakarlıklar, yaşanmışlıklar çalınmış olur. Böyle kişilerin sadece hayallerini çalmakla gitmiş olunmaz, aslında kendisini de çalmış olurlar. Bu ise affedilmeyecek en alçak suçlardan biridir. Yani bir insanın hayaline darbe vurmak, kesik atmak, hayalinin hırsızı olmak sadece basit bir şeymiş gibi geçiştirilecek durum değildir. Ne der büyük yazar Victor Hugo: “Yaşantımız, hayallerimizin ete kemiğe bürünmüş halidir.” Sen birinin hayalini çalarsan eğer yaşantısı kalır mı o insanın düşünmek lazım üzerinde bence…
Neden bunu yazdım ki şimdi durup dururken? Ama sebepsiz değil, çünkü hiçbir yaşanılan sebepsiz yaşanmaz. Bizi bizden daha iyi bilen biri var ve O her işimizi görüyor ve biliyor. Bu bir dolmuşluk belki de belki de birikmiş isyan diyelim.
Malum dünyalıyız ve etrafımıza her zaman duyarlı olmak için gayret sarf ediyoruz.
Etrafımda öyle durumlarla karşılaşıyorum ki yazmakla bitiremem. İş görüşmelerinde hiçbir yeterliliği olmadan sadece birilerinin tanıdıkları diye işe alınan liyakatsiz insanların görevlere getirilmesi canımı sıkıyor mesela.
Bir okula öğrenci olarak girebilmek veya okula eğitimci olarak atanabilmek fark etmez, sınav açan kurumların sınavlarına girenlerden (ne kadar çok emek verdiklerini, çalıştıkların bizzat bildiklerimin) sınavlarında başarılı oldukları halde dahi mülakatta her ne hikmetse düşük puanlıların yüksek puanla geçtiklerini dinleyince canım sıkılıyor mesela.
Bir işyerinde yükselmek, bir üst birime atanabilmek için araya birilerinin konması gerektiğini, adamın olmazsa olduğun yerde kalırsın abi diyenleri duyunca çok canım sıkılıyor mesela.
Bir söz bir yazı bir fikrin bir başkasına ait olduğunu bile bile onu kendi fikirleri, düşünceleri, yazıları, sözleriymiş gibi lanse edenler canımı çok sıkıyor mesela.
Dahası var da var, siz dahalarını bulursunuz.
İşte en büyük hırsızlıklar bunlar ve bunun gibi onlarca, yüzlerce belki de milyonlarca yaşanan durumlardır. Hak etmeden hak edenlerin yerine haksızca üşüşmektir. İzinsizce, kişinin emeklerine konmak, onları kendi malınmış gibi sahiplenmektir. Bir kimsenin hayalini çalarak o hayali kendi gerçeğin gibi ortama yansıtmaktır.
Çalma be kardeşim hayallerini kimsenin. Sen de hayal et, insaf et, akıl et, insanı yaşatmaya gayret et. Tut kolundan yere düşecek olanı, düşürme yere. Basma yere düşene de tut elinden kaldır.
Sevgilerimle;