Saygının ve sevginin yanında onur ve haysiyeti korumak da vardır. Elbette kadın bir köle değil, ailenin baş tacıdır ve özgürlük vardır.
Lakin, aile mefhumunda kadının da erkeğinde namus ve şerefi maldan mülkden ve şöhretten çok daha önemlidir. O yüzden kadın da erkek de birbirlerinin şeref ve haysiyetini, tüm değerlerin üzerinde tutmak zorundadır.
Ha kıskançlık mı? Seven sevduğunu(namusunu) kıskanır.
Modern dünyanın karmaşası içinde, zaman zaman aile içindeki değerlerimizi yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliyoruz. Ancak, maneviyatın ve ilahi emirlerin rehberliğinde, aile bağlarımızı güçlü ve sağlam tutabiliriz. Kur'an ve sünnet bize ailenin ne denli önemli olduğunu gösterirken, bu değere sahip çıkmak bizim elimizdedir.
Kadın ve erkek, İslam’ın ışığında birbirlerine emanet edilmiş iki değerli varlıktır. İkisi de Allah’ın emaneti olarak birbirlerinin onurunu ve haysiyetini korumakla mükelleftir. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) şöyle buyuruyor: "Müminlerin iman bakımından en mükemmel olanı ahlâkı en iyi olanıdır ve en hayırlınız kadınlarına karşı en iyi davranandır."
Bu kelimeler, evlilikteki saygının, sevginin ve karşılıklı anlayışın önemini açıkça belirtir. Aile içindeki dengeyi sadece sevgi değil, aynı zamanda sadakat ve güven ile sağladığımızda, bu yapılar sağlamlaşır. Ailedeki her fert, karşısındaki bireyin onurunu zedeleyici davranışlardan uzak durmalıdır.
Kıskançlık olur mu? Elbet olur! Kıskançlık da sevginin bir işaretidir ancak kontrolsüz bırakıldığında, bir öfke silahına dönüşebilir. Bu noktada, kişisel sınırları ihlal etmeden, karşılıklı güveni sarsmadan ve birbirimize olan derin bağlılığımızı tehdit etmeden hareket etmeliyiz. Kur'an’da geçen "Eşleriniz size bir elbise, siz de onlara bir elbisesiniz." (Bakara,187) ayeti, tarafların birbirine karşı olan sorumluluğunu ve bu ilişkinin mahremiyetini derinlemesine anlatır.
Aile, Allah’ın bizlere lütfettiği en büyük nimetlerden biridir ve bizden, bu nimeti korumamız istenmiştir. Bu yüzden, kadın ve erkek olarak birbirimizin haklarına saygı göstermek zorunda olduğumuzu unutmamalıyız. Toplumu oluşturan bireyler olarak, ailedeki bu değerlerin korunmasına önem vermek, sadece bireylerin değil tüm toplumun huzuru için gereklidir.
Evliliklerimizi ve ilişkilerimizi Allah'ın emirleri doğrultusunda şekillendirdiğimizde, yalnızca huzuru değil, aynı zamanda cennetin de kapılarını aralamış oluruz.
Aileleri onur ve haysiyetle inşa etmeyen toplumlar, uzun vadede ayakta kalamazlar. İşte bu nedenle, bu konuda daha bilinçli ve tutarlı adımlar atmak, hem kendi geleceğimiz hem de gelecek nesiller için büyük önem taşır.
Saygı sevgi ve hürmetle...