Şimdi suçu kime bulalım!
Şehir olarak hakkımızı kimden alalım?
İstanbul'da kar yağar Ekrem istifa!
Yağmur yağar sel olur Ekrem istifa!
Ankara'da kar yağar Mansur istifa!
Yağmur yağar, sel olur Mansur istifa!
Samsun'da kar yağar ses yok!
Yağmur yağar, sel olur ses yok!
Yollar trafiğe kapanır, ses yok!
Sanayi sular altında kalır ses yok!
Yollar uçar, ses yok!
Binalar yıkılır, ses yok!
Tarihi eserler, heba edilir ses yok!
Şehrin tek kulübü borçtan dolayı kayyuma kalır ses yok!
Satılır ses yok!
Yok, yok, yok!
Yine anlıyoruz ki bu şehir yetim!
Bu şehir öksüz! Bu şehrin sahibi yok!
Bu şehrin Büyükşehir belediye başkanı kim? Ve kimi kime şikayet edelim?
Samsun'da 12 yıl önce 11 kişinin öldüğü sel felaketinde suçun kimde olduğu nedense tesbit edilememiş ve hiç kimsenin suçlu bulunmadığı bir yarğı süreci ile acı bir tablo yaşayan Samsunumuz, bu yaşanan tecrübeden hiç bir ders çıkarmamış olacak ki; Değişen bir şey yok, ne dereler, ne çaylar, ne de sel geçiş yerleri ıslah edildi, ne de önlem alındı.
Varsa yoksa şehir içinde Yusuf Ziya Yılmaz'ın yaptıklarını yıkmak!
Özel İdareden kalan binaları yıkmak, kamu binalarını boşaltıp yıkmak..
Bamsun Belediyesi hizmet kurumu değil, sanki yıkım ekibi gibi maşallah...
Ha yabana atmayalım! Suya zam yapmanın yanında bir de akıllı kavşaklar diye bir icat çıkardılar ki sormayın; sadace lakabı akıllı gerisi muamma.
Dünyanın hiç bir yerinde koskoca şehir trafiği ana yola bağlanmaz! Gidin bakın hele koskoca 100. Yıl Bulvarı, Gençlik Parkı Kavşağı nereye bağlanmış! İçler acısı bir dram! 1 milyon 500 bin nüfuslu Samsun şehrinde vatandaş olarak hayretler içinde yaşanan tiyatroyu sadece seyrediyoruz.
Dönelim esas meseleye: Samsun'da iki üç gündür felaket uyarısı yapan AFAD bu uyarıyı kanımca sadece halka yapıyor. Bu uyarıyı halkın yanında tedbiren Valilik, Kaymakamlık ve belediyelerin de dikkate alması gerekmiyor mu?
Sahi yerel seçimlere kaç ay kaldı.
Geçmiş olsun Samsun'um...