Hepimiz farklı yolların yolcularıyız; kimimiz malımızla, kimimiz kanımızla, kimimiz canımızla, kimimiz umudumuzla öderiz yaşamın bedelini. Zaman geçer, su akar ve yolunu bulur. Ömür dediğin şey, doğup ölmekten ibaret. Bu ikisinin arasını da ya sevapla ya da günahla doldururuz. O yüzden şu üç günlük hayata dair çok da fazla anlam yüklemeden, sağduyulu ve bilinçli bir yaşam sürmeyi öğrenmek zorundayız.
Bugün, dünya üzerinde dört mevsimi bir arada yaşadığımız cennet vatanda hepimiz binlerce yıl et ve tırnak gibi iç içe geçmiş bir milletiz. Farklı kökenlerimiz, inançlarımız ve yaşam tercihlerimiz olabilir. Ancak önemli olan, bu çeşitliliğin bir düşmanlığa neden olmaması gerektiğidir. Dışarıda bizim birliğimizi ve dirliğimizi bozmak için binlerce yıldır olduğu gibi, bugün de farklı oyunların oynandığının farkında olmalıyız. Ancak kibrimize, hırsımıza kapılarak, içerde o partiden bu partiye, şu görüşten bu görüşe diye hizipleşip birbirimizin kuyusunu kazacak olursak, bu tür oyunlara kendiliğimizden zemin hazırlamış oluruz.
Bugün, ülkemizin üzerinde oynanan oyunlar yalnızca siyasi ve ekonomik çıkarlarla sınırlı değil; sosyal barışımızı tehdit eden pek çok sinsi plan da devrede. Ülke olarak bu tür oyunlara karşı uyanık olmalıyız. 86 milyon evladın yaşadığı bu cennet vatanı birlikte korumalı, farklılıklarımızı zenginlik olarak görüp kaynaştırmalıyız. Unutmayalım ki, vatan bölünürse, üzerinde sebeplerimizi ifade edeceğimiz bir yurt da kalmayacaktır.
Öyleyse şimdi, bireysel menfaatlerimizi bir kenara bırakıp ay yıldızlı bayrağımızın altında kenetlenmeliyiz. Her birimizin taşın altına elini koyması, birbirimize hoşgörü ve saygıyla yaklaşması ve toplumsal uzlaşıyı benimsemesi gereken bir zamandayız. Ailemize, akrabalarımıza, komşularımıza, iş arkadaşlarımıza, terörize olmamış tüm öteki gördüklerimize sevgi ve saygıyla bakmamız, birlik ve beraberlik için atacağımız en önemli adımlardan biridir.
Gelin, farklılıklarımızın üzerine köprüler kuralım; birlik içerisinde, daha güçlü ve daha huzurlu bir Türkiye inşa edelim. Gün, ortak değerlerimize sahip çıkma günüdür.
ilahi adalet tecelli edecek ve bu ülkenin vicdanı, hakkı teslim edecektir. Türk halkı, tüm engellemelere rağmen, hak ettiği aydınlık geleceğe yürüyecektir. Bugün attığınız her iftira, yarın ok gibi saplanacaktır vicdanlarınıza. Çünkü Allah büyüktür, adalet muhakkak yerini bulacaktır! Milletimizin sesi susturulamaz, iradesi çiğnenemez! Sandık, nihai cevabın adresidir!
Milletimizin iradesine yönelik bu kabul edilemez saldırı karşısında, Türk halkının onurlu duruşu daha da güçlenerek sürüyor. Halkın iradesi kutsaldır, dokunulmazdır. Ekrem İmamoğlu'na yönelik asılsız iddialarla gerçekleştirilmeye çalışılan bu siyasi operasyon, milletimizin nezdinde büyük bir tepkiye dönüşmüştür. Sandıkta yenemedikleri bir lideri, uydurma senaryolar, gizli tanıklar ve hukukun arkasına saklanmış kirli oyunlarla saf dışı bırakabileceklerini sananlar, büyük bir yanılgı içindeler. Millet birdir, millet büyüktür, millet daima haklıdır! Halka hizmet etme azminde olanları engellemek için kurulan bu karanlık tuzaklar, Türkiye’nin demokrasi mücadelesinde bir kırılma noktası olacaktır. Çarşaf çarşaf yolsuzluk dosyalarına göz yumanlar, şimdi zorla imzalatılan, tehditlerle doldurulmuş sözde raporlara bel bağlamış durumdalar. Sayıştay'ın dahi tespit edemediği iddialar, bir anda "duyduydularla" ispatlanmaya çalışılıyor. Oysa gerçekler asla gizli kalmaz; er ya da geç,