Ülkemizin her yerine kin ve nefret tohumu eken teröristbaşı Abdullah Öcalan hangi akıl tutulmasının, hangi gafletin bir sonucu muhatap alınarak kendisinden çağrı yapması, hatta gazi mecliste konuşması beklenmektedir?
Şehitlerimizin ve vatandaşlarımızın katili ömür boyu ağırlaştırılmış müebbet hapse hükümlü bir vatan haininden medet ummak şehitlerimize ve devletimize yapılabilecek en büyük merhametsizliktir. Devletimiz güçlü ve kudretlidir. Misakı milli sınırlarına hakimdir. Koşulsuz boyun eğmesi gereken teröristbaşının kendisi ve onun kurucusu olduğu kanlı terör örgütü PKK’dır.
Hangi ara şehitlerimizi yok saymaya başladık? Hangi ara Abdullah Öcalan’ın katliamcı bir katil olduğunu unuttuk. Abdullah Öcalan bebek katili değil miydi? Ben şehit yakını kimliğimle bunları hafızamda saklı tutuyorum da, hangi ara bu acı gerçekler devletin hafızasından silinmiş ya da sildirilmiş olabilir mi?
Abdullah Öcalan sadece bir teröristbaşı değil, aynı zamanda küresel güçlerin bölgedeki en önemli bir maşasıdır. Öyle ki İmralı’da hükümlü olarak tutulduğuna inandırıldığımız düşündüğümüz teröristbaşı Abdullah Öcalan meğer hükümlü değilmiş(!)
Eğer hükümlü olsaydı bu kadar rahat hareket edebilir miydi? Sanki 40 bin canın sorumlusu ve birinci dereceden katili kendisi değil mişte bizim kahraman şehitlerimizmiş (!) Son nokta bu olabilir mi? Ortada anlaşılabilir ya da kabul edilebilir bir tablo yok. Şehidimizin cenazesinde yanıma yaklaşıp bana dokunarak kulağıma “vatan sağolsun” diyen sivil görevli (bir subay) sürüklendiğimiz ihanet noktasında, şehitlerimize ihanet ve vefasızlık kokan bu çirkin tabloyu hiç hayal etmiş miydi? Bu soruyu aslında kendime de soruyorum.
Bu ihanet sürecine bizim vatan ve bayrak sevdalısı hayallerimiz gerçekten çok uzak. Bu yüzden kahroluyor, bu yüzden kabullenemiyoruz. Birilerinin beyefendisinin sözcüleri Kuzey Irak'ta Barzanigillerle görüşme yapmaya gidecekler, onlarla görüşeceklermiş. Teröristbaşının mesajını götürüp onların mesajını getireceklermiş. Şeytan üçgenindeki kirli ilişkilerle, ülkemizi bölmeye çalışanlardan icazet almaya hazırlanan teröristbaşı Öcalan, şeytan üçgeninin maşası değilse, nedir? Kendi iradesi olmayan, kendi iradesini tek başına ortaya koyamayan teröristbaşına bel bağlayanlar bu aşamada bile devletimize ve milletimize verdikleri zararı göremeyecek kadar nasıl kör olabiliyorlar. Bunun mantıklı bir açıklaması var mı?
Bu yazıyı yazarken canımın çok acıdığını hissediyorum. Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerimiz tarafından verilen tapu gibi yargı kararına güvenemeyeceksek, bazı gözü dönmüş siyasilerin karanlık pazarlıklarına şehitlerimizin tertemiz kanını feda etmemizi kimse bizden beklemesin. Onlarca şehit cenazesine katıldım, onlarca şehit ailesi tanıdım. Şehadet hikayelerinde kahramanların isimler farklıydı ama, her şehidin hikayesi bir birine çok benziyordu. Kahraman ve korkusuzdu tüm şehitlerimiz. Hepsi hayallerinden geleceğe dair herşeylerinden vazgeçmişlerdi. Teröristlere teslim olmayacak kadar cesur ve ne yaptığını neyi feda ettiğini çok iyi bilen cennet kokulu güzel gençlerdi. Bunları unutmak bu kadar nasıl kolay olabiliyor? Şehadete koşanları elbette geri getirmek mümkün değil ama yattıkları yerlerinde rahat uyumalarını sağlamak her zaman mümkündür. Sırtımızdan vurulduk sessizce. O yüzden bu işin hesabı kitabı çok kötü yapılmış. Özetle akıl tutulmasında ve gaflette inat ediliyor. Bu topraklar kumar masasında kazanılmadı.
Birileri istiyor diye, teröristbaşı Abdullah Öcalan'a af çıkarılamaz, serbestlik tanınamaz, şehit kanları feda edilemez. Bunları sadece şehit yakını kimliğimle söylemiyorum. Sıradan bir vatandaş kimliğimle de bu oldu bittiyi asla kabul etmiyorum- etmiyoruz. İmralı görüşmelerinden görüşmecilerin kamuoyuna yansıyan görselleri adeta teröristbaşının zafer görüntüleri gibi yansıtılıyor. Bu görüntüler midemizi bulandırıyor. Şehit yakını kimliğimle bu kabul edilemez görüntüleri asla içime sindiremiyorum. Kimse Öcalan’ın boynundan aldığı yağlı urganı, şehit yakınlarının boynuna geçiremez. Öcalan hakkında bağımsız Türk Mahkemeleri tarafından Yüce Türk Milleti adına verilen ve onanan yargı kararı hükümsüz ve yok hükmünde değildir. Kimse aklımızı yönetmeye kalkmasın.