Özellikle şehit yakını kimliğimle söylemek isterim, adını dahi bilmediğimiz bu sürecin en önemli şartlarından birisi kesinlikle PKK terör örgütünün kurucu liderlerinden olan şehitlerimizin birinci dereceden gerçek katili teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması ile ilgili başlatılan planlı çalışmalardır.
Teröristbaşı Öcalan’ı serbest bıraktırmaya yönelik çalışmayı biz şehit yakınları görmezden gelip asla kabul edemeyiz. Bu çalışmanın en önemli ayağını ise MHP Gğenel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim 2024’de PKK lideri Abdullah Öcalan’a, TBMM’de DEM Parti Grup Toplantısı'nda konuşması için yaptığı çağrıdan da güç alarak başlatan DEM Partidir.
25 Ekim 2024 tarihinde DEM Parti milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na gerekçesi ile verdikleri onlarca kanun teklifi ile Öcalan serbest bırakılsın manasına gelen kanun teklifi ile dikkati çekmişlerdir. Kanun tekliflerinin tamamı içerik olarak aynı olup, sadece milletvekilleri ve imzaları farklıdır. Bu kanun teklifi teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasını sağlamaya yönelik bir kanun teklifidir. Verdikleri kanun teklifinin özü herşeyi ortaya koymaktadır.
25 Ekim 2024 tarih ve 1499721 sayılı dilekçelerden birisi de teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın yeğeni Ömer Öcalan’a aittir.
"TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazında yirmi beşinci yılda koşullu salıverilme şartlarının değerlendirilmesi için bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifim gerekçesi ile birlikte ekte sunulmuştur. Gereğini arz ederim. Ömer Öcalan Şanlıurfa Millevekili”
Şüphesiz DEM Parti ve milletvekilleri her adımlarını kesinlikle bilerek atmakta ve terörisbaşı Öcalan’ın serbest bırakılmasını sağlamak için gerekli altyapıyı yapmaktadır.
Biz şehit yakınları bu sinsi çalışmaları ve bu süreci film izler gibi izlemiyoruz. Film izler gibi süreci izleyenler kendi yakınını şehit vermeyenlerdir. Her adımını dikkatle takip ediyor ve uyarıyoruz. DEM Parti milletvekillerinin Kanun tekliflerinin genel gerekçesinde belirttikleri Türk Ceza Kanunu’na eklenen Geçici 2. maddeyle, İdam cezaları, müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen terör suçluları ile, ölüm cezaları ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen veya ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına mahkum olan terör suçluları, koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanamaz.” denilmiştir.
Şehitlerimizin ve masum vatandaşlarımızın katili İmralı canisi Abdullah Öcalan cezasının 26 yılını doldurduğu halde bu madde nedeniyle cezasının 25. Yılını doldurduğunda koşullu salıverilme hükümlerinden yararlandırılamamıştır.
Abdullah Öcalan Davası ile ilgili Ankara 2 nolu DGM.1999/21 Es.1999/73 Kr. Gerekçeli Ek Kararında :
"İdam cezaları, müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülenler hakkında TCK. Nun 70,73,ve 82. Maddelerinde öngörülen sürelerin iki kat, terör suçluları hakkında 3 kat olarak uygulanacağı, keza, bu kanun hükümlerine göre idam cezaları, müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen, terör suçluları hakkında 647 Sayılı Cezaların infazı hakkındaki Kanun ile 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununun Şartla Salıverilmeye ilişkin hükümlerinin uygulanmayacağı, bunlar hakkındaki müebbet ağır hapis cezasının ölünceye kadar devam edeceği belirtilmiştir.” denilmektedir.
Abdullah Öcalan hakkında verilmiş bulunan ölüm cezası, MÜEBBET AĞIR HAPİS CEZASINA DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ. Tüm bu nedenlerle Abdullah Öcalan’ın ağırlaştırılmış hapis cezasının infazında 25. yılını tamamlamış olması nedeniyle, koşullu salıverilmesi yasal olarak mümkün değildir.
Yasaya dayanmayan bir şeyin yasal olarak yapılmasının mümkün haline getirebilmek için, kanunlarda bir takım yeni düzenlemeler yapılması gerekmektedir. Sayın Devlet Bahçeli’nin teröristbaşı Öcalan’a çağrısı ile birlikte fırsatı ganimet bilen DEM Parti Milletvekilleri, Öcalan’a umut hakkı isteyerek teröristbaşının koşullu salıverilmesinin ve cezaevlerindeki tüm terör hükümlülerinin serbest bırakılmasını da sağlayacak olan, aynı içerikte onlarca kanun tekliflerini Türkiye Büyük Millet Meclisine vermişlerdir. Bu kanun teklifleri bize çok şey anlatmaktadır.
Bu kanun teklifleri insani ve masumane kanun teklifleri değildir. Masum bir hükümlüden bahsetmiyoruz. Öcalan bilerek ve isteyerek emir ve talimatlarıyla yönlendirdiği PKK terör örgütüne mensup teröristler eliyle, ülkeyi kan gölüne çevirmiştir. Bu kanun teklifi her tarafından kan damlayan bir katilin öncelikle serbest bırakılması için hazırlanmış bir kanun teklifidir.
Binlerce şehidimiz var. Hangi köyümüzde, hangi mahallemizde ya da hangi il veya ilçemizde şehidimiz yok? Binlerce masum vatandaşımız hunharca katledildi mi? Tüm bu vahşetin sorumlusunu serbest bırakmak hangi adalet, hangi vicdan duygusu içerisinde değerlendirilebilir?
Bu kanun teklifini kabul edip, kanun haline getirecek olanlar siyasi saiklerle değil vicdanlarıyla ve adalet duygularıyla hareket etmelilerdir. Adaletin terazisini bozacak hiçbir kanuna şehit yakınları olarak biz razı değiliz. Benim tanıdığım bildiğim hiçbir şehit yakını bu durumu içine sindirememektedir.
Teröristbaşı bebek katili Öcalan’a 'Umut Hakkı' istemek, tuzu kurular için çok kolaydır. Bu süreç biz şehit yakınlarını üzecek bir süreç olarak devam ettirilmemelidir.
'Öcalan serbest bırakılsın' diyenler terörün bitmesini istemeyenlerin dayatmasıdır. Öcalan cezasını sonuna kadar çekmek ve PKK terör örgütünü lağvetmek zorunda olduğunu unutmamalıdır.
Teröristbaşını ve eli kanlı suç ortaklarını bir yasal düzenlemeyle serbest bırakmak, çok ağır bir cezasızlık ve adaletsizlik olur ki, bu durumu hiç kimse şehit yakınlarına açıklayamaz. Adalet kesinlikle devlet tarafından sonuna kadar tecelli ettirilmelidir. Şehitlerimizin katiline 'serbestsiniz' demek şehitlerimizi bir kez daha öldürür. Bu vebali kimse kaldıramaz.
PKK-YPG destekçisi ve öcalan sevdalısı dem parti heyeti ile tokalaşan, pazarlık yapan ya da işbirliği yapan bazı siyasi partilere mi güveneceğiz? Biz bu vatan uğruna binlerce polisimizi ve askerimizi şehit verdik ama ailelerine yazık değil mi? Türk milleti olarak PKK'nın silah bırakacağına kesinlikle inanmıyoruz.
çok kıymetli ayhan abim, devletin menfaati kişilerin önünde gelir. rahmetli Atatürk de bize tüm olumsuz durumlarda bile ilk görevimizin Türk istiklalini, Türkcumhuriyetini muhafaza ve müdafaa etmek olduğunu söylüyor. yüzlerce, binlerce evladımız şehit oldu. herbiri, ve gerideki aileleri başımızın tacıdır. ama şu da bir gerçek ki, Atatürk de sağlığında göğüs göğüse çarpıştıkları ile gün geldi, masaya oturdu, tartıştı, anlaşmaya vardı. ingilizlerle çanakkale de şavaştık, 250 bin vatan evladı şehit düştü. sen çıkıp da ingilizler, çanakkale de 250 bin evladımızı şehit etti, okullarda ingilizce okutulmasın, demiyorsun. sürekli olarak devlet bahçeli abinin terörü bitirmek için başlattığı bir planın aleyhine yazıyorsun. varlığım Türk varlığına armağan olsun diyen birisiyim. ama bu düşüncem, terörü bitirmek için yapılan plana karşı çıkmama sebep olmuyor. etrafımda vatanperver insanlar da bahçeli abinin planına katılıyor, olumlu buluyor. biz de isteriz, öcalan asılsın, beter olsun.
atilla kardeşime katılıyorum. ülkücüyüm, terörü bitirmek için yapılan bir faaliyet bu. yoksa teröre prim verilmiyor, kirli pazarlık vs ortada gözükmüyor. kahrolsun pkk. kahrolsun devlet, millet düşmanları. dediğin gibi milletin, devletin menfaaati bizlerin menfaatinden önce gelir. aynen katılıyorum. mevcut durumu da destekliyorum. ayhan namlı, seni severim, sayarım. ama son yazılarına katılmıyorum, senden farklı düşünüyorum.