Samsun Kent Haber köşe yazarı şehit ağabeyi Ayhan Hamlı, PKK'nın kendini fesh etmesi ve terörist başı Abdullah Öcalan ile ilgili sürece şehit ve gazi derneklerinin neden sessiz kaldığını ve derneklerin neden suskun bırakıldıkları ile ilgili yazdığı köşe yazısında, "Şehit ve Gazi derneklerinin yeni sürece suskunluğunun altında ne var biliyorum" dedi.
Şehit yakını kimliğimle beni tanıyan tanımayan bir çok duyarlı vatandaşımızın, arkadaşımızın ve dostlarımın ağır soruları altında ezilmeye devam ediyorum. Şehit ve Gazi Dernekleri sizin adınıza yeni açılım sürecine destek mi veriyor, hiç mi tepkiniz eleştiriniz yok? Nasıl oluyor da evlatlarınızın katillerinden medet umuyorlar? Şehitler ölmez, vatan bölünmez diyenler şimdi nerede? Kiminle kol kola aynı çizgide yürüyorlar? Bu yeni açılım sürecini içinize gerçekten nasıl sindiriyor musunuz? Bu sorular biz şehit yakınlarına soruluyor...Haksızlar mı?
50 bin vatandaşımızın ölümünden sorumlu teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın muhatap alınarak onunla birlikte PKK terör örgütü ile yapılan pazarlığa nasıl oluyor da razı oluyorsunuz? Geldiğiniz ya da getirildiğiniz nokta bu mu, diye soranlara verecek hiçbir cevap bulamıyorum.
Aslında benzer soruları şehit ve gazi derneklerine üye olan şehit yakını ve gazi dostlarıma, kader ortaklarımıza bende yeni süreçle birlikte sık sık soruyorum. Çok samimi cevaplar almıyor değilim. O cevapların arasında bazı duyumlarım var ki şehit yakını kimliğimle o duyumlar beni sadece çok üzmüyor, aynı zamanda çok da korkutuyor, çokta rencide ediyor.
Bu süreçte şehit yakınlarının, bir dernek çatısı altında tepki vermemesinin, verememesinin nedenleri arasında genel merkezlerinin suskunluğunu görüyorum. Şehit-Gazi derneklerinin genel merkezlerinin genel başkanlarının yeni açılım sürecinde, kamuoyuna suskunluğunu şehit yakını kimliğimle kabul edemiyorum. Niye suskun kaldıklarını, niye suskun kalmak zorunda bırakıldıklarını tahmin ediyor, üyeleri ile yaptığım ikili konuşmalarımdan bunu biliyorum.
Yaşananlar bana bu süreçte oluşacak tepkiye genel merkezin fren olduğunu düşündürüyor. Bunun nedenleri arasında, süreci başlatanların siyasi telkin ve ricalarının ağır bastığı konusunda, izlenimlerim var. Bu yüzden beklenen bir tepki yok. Aslında tamamen öyle ya da böyle, tepkilere fren olanlar var. Şehit derneklerinin siyasi frene göre, pozisyon almasının nedenlerini söylemek istemiyorum. Bazı şeyleri rahat yazamıyorum, gerçekten hayat çok garip evladını şehit vermiş bir şehit annesinden, bu süreçte susması aykırı ses çıkarmaması bile istenebiliyor. Bunu isteyenlerin ise kimler olduğunu, büyük fotoğrafa dikkatlice baktığınız zaman çok net görebilirsiniz. Fren görevi yapanların şehit yakınlarını ricalarla, daha ne kadar susturabileceklerini yaşayarak hep birlikte göreceğiz. Kapalı kapılar altında kimlere, kimlerin ne söylediğini bilmiyoruz. Bizim bildiklerimiz bizim duyduklarımızdan ibarettir. Belgesi ise vicdanımızdır. Şeffaf hiçbir şey yok. Bize güvenin diyerek frene basıldığı görünüyor. Şehit yakınları ve gaziler bu konuda çok rahat değil.
Herşeye rağmen bazı şehit yakınlarının tepkisini engelleyemediklerini de görüyoruz. Ama o şehit yakınlarının tepkisi duyurulmuyor, haber yapılmıyor. Yeni sürece destek verdiği söylenen şehit yakınlarının ise, PKK terörü mağdurlarından çok değişik nedenlerle, şehit sayılanların yakınları olduklarını da biliyoruz. PKK terörüne evladını şehit vermiş bir tane şehit annesinin bile yeni açılım süreci ile ilgili, başta teröristbaşı Abdullah Öcalan’a ve onun terör örgütü PKK’ya, DEM Partililere asla güvenmediklerini şehit yakını kimliğimle adım gibi biliyorum.
PKK’nın fesih bildirisi açık ve net şekilde, ne söylediklerinin kanıtı ve belgesidir. O belgeyi şehit yakınları yok görmezden gelemez ama, yırtar çöpe atar, yine aynı şekilde DEM Parti eş Başkanı Tuncay Bakırhan’ın korucular için söyledikleri ortada iken, kimse PKK’nın fesih bildirisi tabanın gazını almak için demiştir diyerek, DEM Parti Eş Başkanı da zaten koruculardan özür diledi diyerek hangi gerçeği değiştirmeyi düşünmektedir. Yeni açılım sürecinde teröristbaşı Abdullah Öcalan konuşsun, siyasete ayar versin, PKK’nın uzantıları ile haberleşsin ama şehit dernekleri suskunluğa sürüklensin, şehit annelerine şehit babalarına kimse ses olmasın.
Bu vefasızlığı şehit yakınları kabul etmiyor, reddediyor.
İlerleyen tarihlerde bebek katili teröristbaşı Abdullah Öcalan’a Barış Güvercini madalyası verilirse, buna şehit yakınları şaşırmayacaktır.
Teröristbaşı Apo’yu astırmayanları, kuş sütü ile besletenleri sadece tahmin etmiyoruz, hem biliyoruz hem de görüyoruz. Yüreğimizi yakan bu hainliği yeniden diriltenlere, altın tepside fırsat sunanlara şehit yakınları asla haklarını helal etmiyorlar. Susturun bakalım şehit yakınlarını...
Ama unutmayın şanlı bayrağımızın, ülkemizin ve milletimizin bölünmez bütünlüğünün teminatı terör örgütü ve uzantıları değil, aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimizdir.
Vatanın, milletin,devletin menfaati bizim menfaatiimzden önce gelir.... terör bitsin diye icabında plan yaparız,oyun kurarız, vs vs.... Atatürk de zamanında savaştıkları ile sulh yaptı.... Devlet olmanın gereği budur. Teröre prim verilmiyor. Teröre teslim de olunmuyor. Tümüyle terörü bitirmek için plan yapılıyor. Cumhur ittifakını destekliyoruz.
Anlayana sivrisinek saz. Anlamayana davul zurna az...
Hani noldu Seçimlerde önce muhalefet Demleniyor diyorlardı. Şimdi kendileri demleniyor. Bu ne iş...