Hiç şüphesiz herşeyden önce her aklı başında olan insan gibi, biz şehit yakınları da terörsüz bir Türkiye istiyoruz.
Bunun için çok bedel ödedik ödemeye de devam ediyoruz. Bu bedeli de en çok sıvasız ve tek katlı evlerde yaşayan ailelerin ödediğini de unutmadan PKK terör örgütü lağvedilsin. Hangi isim altında olursa olsun PKK terör örgütü ve eklentileri kayıtsız şartsız silahlarını teslim etsin. PKK terör örgütü temkinli davranıp kesinlikle ne olur ne olmaz diyerek silahları teslim etmek yerine, depoya kaldırmasın.
Bir daha isim değiştirerek faaliyetlerine hiçbir şekilde hiçbir ülkede devam etmesin istiyoruz. Tüm bunları yaparken Türkiye Cumhuriyeti Devleti karşısında kendilerini bir devlet gücü gibi görmesinler.
Her kim terör örgütü adına kan dökmüşse, döktükleri askerimizin, polisimizin ve tüm vatandaşlarımızın kanında hesabını mutlaka versinler istiyoruz. Kimse şehitlerimizin kanının üzerine bir bardak su içip bu işi unutturamaz. Kısaca Türkiye’de büyük bedeller ödeyerek yok olma aşamasına getirilmiş olan, terör örgütleriyle bir pazarlık masasında, aldı verdi yapılarak adını ve içeriğini net bir şekilde bilmediğimiz bir süreci dayatarak, bu işi çözdük çözüyoruz sarhoşluğuna kalkışılmasın. Aman dikkat. Aman dikkat! diyoruz çünkü biz bu filmi bir kere değil bir çok kez gördük.
Kendi adıma ve şehit ailemiz adına söylüyorum. 33 yıldır şehit acısı ile yaşayan bir şehit ailesiyiz.
Elbette tüm şehitlerimiz ve şehit sayılanlarımız ve aileleri çok kıymetlidir. Hepsi başımızın tacıdır. Her birimizin farklı hassasiyetleri ve düşünceleri olabilir. Hepsine de saygı duyuyoruz. Özellikle terörle mücadelede yakınlarını şehit vermiş ailelerimizin ne dediklerine, ne demediklerine mutlaka kulak verilsin. Hain PKK terör örgütünün şehadetlerine neden olduğu, kahraman vatan evlatlarımızın ailelerinin birebir yaşadığı ve ölene kadarda şiddetli bir şekilde yaşamaya devam ettiği, şehit acısını görmezden gelerek birileri içeriğini hiç bilmedikleri tahmin dahi edemedikleri bir sürecin savunuculuğunu yaparken, sadece kendi adlarına konuşabilirler.
Ama şehit annesi Bedriye Hamlı adına bu süreci kimse allayıp pullayıp savunamaz. Şehit annesi Pakize Akbaba adına da bu sürecin arkasında kimse duramaz. 33 yıllık bir şehit yakını kimliğimle, daha çok isim verebilirim.
Şehit yakını kimliğimle benimde, şehit annemizinde içeriğini hiçbir şekilde bilmediğimiz böyle bir süreci, kabul etmediğimizi rıza göstermediğimizi defaten söylemekte fayda umuyorum.
Eve Dönüş yasasıydı, açılım süreciydi gibi bugüne kadar sayısını unuttuğumuz çağrılar, devletimiz tarafından terör örgütüne ve mensuplarına yapıldı. Terör örgütünün şark kurnazlıkları ve örgüt baskıları bu süreçleri etkisizleştirdi.
Terörden vazgeçmeyenler, devletin demir yumruğu altında yok edilme aşamasına getirildi. Bu defa hiç de masumane görmediğimiz bir süreç başlatıldı. Hangi dilden nasıl ifade etmeliyiz, eğer bizde şehit ailesi olarak muhatap kabul edilirsek, şehit yakını kimliğimizle söylüyorum ki, iyi kokular almıyoruz. Bu defa arkadan dolanıyorlar. Dükkanın tabelasını istedikleri kadar kaldıracaklarının sözünü versinler, hiçbir şey almadan hiçbir geri adım atmayacakları kesin olan PKK terör örgütü, bize göre kendilerini bir devlet gibi görme cüretini göstermektedir.
PKK terör örgütü 3 ay süreyle ateşkes ilan ettiğini açıklıyor. Kim bunlar devlet mi ki, 3 ay süreyle ateşkes ilan ediyorlar. Bu yüzden endişeli ve temkinli yaklaşıyoruz. Terör örgütü ile asla pazarlık yapılmaz diyenlerin de sözlerinin arkasında durmasını istiyoruz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Dolmabahçe Ofisindeki Şehit Aileleri ve Gazilerle İftar Programı’ndaki yaptığı açıklamada "Şehitlerimizin geride bıraktığı aileleri bize emanettir. Bugüne kadar bu emanetlere samimiyetle sahip çıktık. Yarın da baş tacı etmeyi sürdüreceğiz. Bu girişimin içinde sizleri üzecek, başınızı yere eğdirecek hiçbir şey yoktur, olmayacaktır." demiştir.
Bu sözlerin çok iyi niyetle söylediğini elbette düşünüyor ve biliyoruz. Biz PKK terör örgütüne ve teröristbaşı Öcalan’a asla güvenmiyoruz? Öcalan neyin peşinde biliyor ve görüyoruz.
Ancak adını bile bilmediğimiz bu sürecin muhatabı olan, idamını çok istediğimiz ama başaramadığımız katil teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın bu süreçle birlikte ortaya koyduğu büyük fotoğraf, şehit yakını kimliğimizle bizi gerçekten üzmekte ve rahatsız etmektedir. Başta annem şehit annesi Bedriye Hamlı’nın bu süreç nedeniyle son derece üzgün olduğunu, bu nedenle şehidimizin mezarındaki bayrak direğine siyah kurdele bağladığını biliyorum. Teröristbaşı Öcalan ve onun kurucusu olduğu PKK terör örgütü muhatap alındığından beri üzülmeyen, üzülmediğini söyleyen bir tane şehit ailesi var mıdır bilmiyoruz!
Şehit ailesi kimliğimizle, ailemiz adına çok üzüldüğümüz bir süreci yaşamaya başladığımızı net bir dille söyleyebilirim. Artık üzülmek istemiyoruz. Soruyoruz, bizim şehitlerimizin umut hakkını kim verecek? Bunu da sormayalım mı? Buna da hakkımız yok mu?
canım abim, ya anlamıyorsun, ya da anlamamak istiyorsun. ben de şehit yakınıyım. Türkçüyüm ve Atatürkçüyüm. bazen yurt içinde ve yurt dışındaki düşmanlarının arasını bozmak gerek. birbirlerine düşürmek gerek. pkk yandaşlarının bir kısmı, kandildeki caniler. bir kısmı da kendilerine siyasetçi, sanatçı diyen yaratıklar. ne yapıp ne etmeli ve özde bir olan bu terör yandaşlarını ufak tefek farklılıklarından hareketle birbirlerine düşürmeli. adım gibi eminim ki, bu durumdan en fazla rahatsız olan, kandildeki canilerdir. bekliyorlar ki, aksilik olsa da bu durumdan dönülse diye bekliyorlar. bak devlet abi, bir taş attı, hepsinin kafası allak bullak oldu. sen müsterih olasın kardeş... bu devlet de vatan da bölünmez. bizler, asla buna fırsat vermeyiz. çatışma esnasında güvenlik güçlerinin önce teslim ol çağrısı yapması gibi, devlet teröre teslim ol dedi. suriyedeki olaylardan dolayı pkk, iyice köşeye sıkıştı.