Gündem yoğun olunca birden fazla konuya kısa kısa değinmek gerekiyor.
İlginç bir seçim süreci yaşanıyor;
Vekillik aday adayı olmak isteyenlere bakıldığında her zamankinden farklı ve hızlı ilerleyen bir süreç var. Bu anlamda akıllar da karışık.
“Ben de yine varım” diyen bürokratlar mı ararsınız!
Son dönemi olduğu için başkanlıktan vekil adaylığına talik olanlar mı ararsınız!
“Adı FETÖ ile anılmış ama sırf akredite olmak için” aday adayı olanlar mı ararsınız!
“Böyle bir boşluk bir daha olmaz” diyerek “bende aday olacağım” diyen mi ararsınız!
“Yeni tur, yeni şans” diyen mi ararsınız…
“Bir dönem ara verdim, yine adayım!.. Ama ah nerede o eski günler” diyenler mi ararsınız!
Her model var anlayacağınız…
Birde geride duranlar var;
Bunlar biraz daha garantici veya aday belirleme süreçlerini bilenler.
Bir kısım aday adayı genel merkezinden sinyal bekliyor.
Bir kısmı bu işlerin yerelde ne olursa olsun son kararın genel merkezden verildiğini iyi biliyor.
Ankara!..
Teamül gereği temayül işi hikâye yani!
Yukarısı ne derse o!..
Gerisi tabanı yumuşatma, tepki toplamama işi!..
***
Cumhurbaşkanlığı yarışı ve garip bir ifade;
Adaylık yarış ilginç ilerliyor. Bu ara Abdullah Gül adı dillendiriliyor. Milletin aksine Abdullah Gül’ün adaylığının muhalefetten ziyade iktidara yarayacağını düşünüyorum.
Nihayetinde 101. Madde akıl karıştırıyor!
Akıl karışınca da bu maddeyi buraya “kim ne için koydu” diye düşünmeden de yapamıyor insan.
Bir “garip senaryo” denilerek vurgu yapılan madde de bu sanırım;
Anayasa’nın 101. Maddesinden anladığım “İkinci tura kalan muhalefet adayı yarıştan çekilecek ve başka bir ismin önünü açacak.”
Maddede şu ifade var;
“İkinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin herhangi bir nedenle seçime katılmaması halinde; ikinci oylama, boşalan adaylığın birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi suretiyle yapılır.”
Aslında “herhangi bir nedenle” ifadesi akla başka senaryolar getirse de ne denilmek istediğini yakın süreçte göreceğiz!..
***
Ermenistan’ın karışıklığı gündeme kurban gidiyor;
Ermenistan Başbakanı Sarkisyan günlerdir süren protestolara dayanamayarak istifa etti!..
Ermenistan’daki olaylar Sarkisyan’ın istifasına rağmen devam ediyor.
Duracak gibi de görünmüyor.
Rusya ve NATO (ABD-AB)’nin Gürcistan için yaptığı mücadele Ermenistan üzerindeki egemenlik savaşları ile devam edecek.
Gürcistan’da “Gül Devrimi”
Ukrayna’da “Turuncu Devrim”
Kırgızistan’da “Lale Devrimi” ile başlayan Renkli Devrim süreçlerini Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki Arap Baharı dediğimiz post-modern darbeler izledi!..
Şimdi ise Ermenistan’da “Kadife Devrim”!..
Sırada kim var?
İran mı?
***
FETÖ işlerinde bir gariplik var;
“Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet” denilen yapının en üstü siyasetti!..
FETÖ soruşturmalarında dosyaları, ifadeleri ve belgeleri ayrı bir havuzda tutulan siyasi uzantıların dosyaları seçim sonrasında açılacak, dokunulmayana dokunulacak görünüyor.
ByLock tuzağını deşifre eden Avukat Ali Aktaş, daha yeni "FETÖ 2014 Ağustos'tan sonra esas kadrosunu korumak için sade vatandaşları irade dışı ByLock’a yönlendirdi. Çoğun içine azı gizledi. ByLock zokası FETÖ'nün kaos planıydı.” demiş.
Ben de ByLock’un ilk gündeme geldiği günlerde teknik olarak incelemiş, görüşümü açıkça yazmış, uyarmıştım!
O günlerde;
“Bir yapı ciddi bir şekilde ByLock ile ilgili akıl karıştırmaya, hedef saptırmaya ve mağduriyeti tabana yaymaya çalıştı. ByLock ile ilgili mağduriyeti tabana yayma bu hızla devam ederse; Ya ByLock kullanımının suç tanımı değişecek ya da ByLock davaları toplu şekilde çökecek! Özetle; Sapla samanı ayırmadan eksik teknik verilerle verilen kararlar, gerçek suçu ve suçluları yargılanamaz hale getirir.”
Şeklinde yazmıştım.
Sözümün arkasındayım!..
“Erken seçim” lafı geçtiği gün FETÖ davalarından salıverilmelerin de bir anlamı olmalı. Nihayetinde adli sistem kendince bir yumuşama bekliyordu. Sanırım bu süreçte o yumuşamayı hissetti ve hızlı kararlar verdi. Bu yumuşama devam edecek görünüyor.
Hele birde seçim vaadi olarak af söylentileri var ki!..
Bekleyip neyin ne kadar yumuşayacağını bekleyip göreceğiz.
***
Samsun’da bir devir sona erdi!
Bundan 19 yıl önce 18 Nisan 1999 tarihinden ANAP’tan %27,98 oy oranı ile Samsun Belediye Başkanı seçilen ve 4 dönemdir başkan olan Yusuf Ziya Yılmaz, AKP’den Milletvekili aday adayı olmak için istifa etti ve adaylığını açıkladı!..
Bu gelişme ile “Samsun için bir devir bitmiş oldu.”
***
Osmanlı, Yörükler’e eziyet etti mi?
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu konuşmasında “Osmanlı'nın Yörüklere yaptığı eziyeti anlattı!”
Sonrasında ise tartışmalar başladı.
Cumhurbaşkanı ise Kılıçdaroğlu’nun sözlerine karşılık “Osmanlı’yı kurucu unsuru olan Yörüklere, Türkmenlere zulmetmekle itham eden” diyerek başladığı sözü Yörükler için “Sultan Abdülhamid'in kendi kapısını teslim ettiği insanlar bu insanlardı.” diye bitirdi.
Bu konuları araştırmış bir Yörük olarak durumu açmak gerek.
Yörük bir ırk değildir. Yörüklük bir yaşam şeklidir.
Oğuzlar Seyhan ile Ceyhan Nehirleri arasındaki Maveraünnehir arasına geldiğinde bir kısım Oğuzlar yerleşik hayata geçti ve “Yatuk” adını aldı. Bir kısım Oğuzlar ise konar-göçer yaşamına devam ederek “Yörük” adını aldı.
Yörükler Anadolu’ya geldiklerinde değişik beyliklere ayrıldı. Diğer Anadolu beyliklerinin kurucu unsuru olduğu gibi Osmanoğulları Beyliği’nin de kurucu unsuru Yörüklerdir.
Osmanoğlu Beyliği’nin Anadolu’da ki egemenli diğer beylikler üzerinde artınca Yörükler’i zorunlu iskana ve değişik vergilere tabi tutmuştur. Nihayetinde Timur’un Anadolu’ya seferinin temeli de buna dayanmaktadır. Bu zorunlu iskan, sınır boylarına yerleştirme/sürgün etme ve vergiler Yörükler’in değişik dönemlerde Osmanlı’ya karşı olmalarına neden olmuştur.
Bu dönemden sonra ilk kez Sultan Abdulhamit döneminde Yörükler’e yeniden değer verildiğini görüyoruz. Nihayetinde Sultan Abdulhamit, Yıldız Sarayı'ndaki muhafızların içinde Osmanlı hanedanının mensup olduğu Karakeçili aşiretinden Türkmenler'in oluşturduğu "Söğüt Alayı" kurmuştu.
Sultan Abdülhamid, Karakeçililer'den oluşan muhafızlarına çok güvenir, Söğüt Alayı'ndan sitayişle bahseder ve onlara "öz hemşerilerim" derdi. Sultanın Karakeçililer'e itimadı herkesten fazlaydı. Bu yüzden her gece yattıktan sonra İkinci Abdülhamid'in yatak odasının dışında bir haremağası ve Karakeçili aşiretinden bir muhafız bulunurdu.
Hatta bu muhafız alayında 8 yıl çavuşluk yapmış büyük dedelerimden Süleyman Çavuş (Toykar)’ın oğlu Vezirköprü’nün Öz Yörük Köyü’nde sağdır. Bu detayları kendisinden öğrendim.
Özetle hem Kılıçdaroğlu’nun hem de Cumhurbaşkanı’nın Yörükler ilgili anlattıklarında doğruluk payı vardır.
Ha bu arada Yörükler’e eziyet bu dönemde bile devam etmektedir.
Samsun’un 19 Mayıs İlçesi Yörükler Mahallesi sakini olan Yörükler tapulu malı olmasına rağmen devlet ile davası 70 yıla yakın süredir devam etmektedir.
Bu Yörükler ne tarımsal destek alabilmekte ne de tapulu malına ev ahır yapabilmektedir.
Eziyeti görmek için uzağa gitmeye gerek yok anlayacağınız!..