Zaman zaman Samsun Site camiinin yanına bulunan Çay ocağı-Cafe tarzı mekanlardan birine uğramak ve birkaç gazeteye göz gezdirirken bir bardak çay-sigara içmek gibi bir alışkanlığım var.
Bu gün yine her zaman uğradığım mekanda çayımı yudumlarken bir dost gözüme ilişti. Masama davet ettim beni kırmadı. Çay sigara derken laf lafı açtı.
Torunlardan bahsederken birden ciddileşti;
-“Hayrola” dedim. “Kötü bir şey mi var ?”
Anlatmaya başladı 45 yıllık dostum.
“Samsun Gençlik Hizmetleri ve Spor Müdürlüğü İlkokullar arasında yarı eğlence tarzında yarışmalar düzenlemiş. Bu yarışmada 1-2-3-4. sınıflar arasında farklı yarışma türleri belirlenmiş ve İlkokul 4.sınıfların yarışma türü ise “ip atlama” imiş.
İstekli okulların kendi sınıfları arasından birinci gelen sınıfın öğrencileri; sınıf öğretmenleri,idareciler ve veliler eşliğinde okulu temsilen okullar arası yarışmaya katılmak üzere dün (08.05.2016-Salı) Atatürk Spor Salonuna gitmişler.
Yarışmaya katılmak üzere seçilen ekipler 3 kız ve 3 erkek öğrenciden oluşmalı imiş. Bu kuralı daha başlangıçta okullara bildirdikleri için yarışmaya katılan 8 ilkokuldan 7’si kurala uygun olarak seçmiş öğrencilerini.
Yani kendi okullarındaki sınıflar arası yarışmayı bu kurala uygun olarak yaparak birinci gelen sınıfın öğrencilerini getirmişler salona.
Ama sadece bir okulu temsilen gelen sınıfın öğrencileri 6 kız öğrenciden oluşuyormuş.
Arkadaş sende biliyorsun ki “ip atlama” oyunu kızların daha iyi gerçekleştirdiği bir aktivitedir. Diğer okullar 3+3 şeklinde öğrencilerini belirlerken bu bahsettiğim okul 6 kız öğrenciden oluşan ekibi yarışma salonuna getirmiş kurala aykırı olarak.
Tüm itirazlara rağmen kural ihlali yapan sözkonusu okul 6 kız öğrenciden oluşan ekibiyle “ip atlama” yarışmasını birinci olarak tamamlamış.
GSveSpor müdürlüğü yetkilileri diğer okul temsilcilerinin itirazları karşısında ne demiş biliyormusun ?
-Bu yarışma değil, şenlik …
İnanabiliyormusun "şenlik" demiş.
Madem şenlik ne diye birinci seçiyor ve kural koyuyorsunuz birader..
Çocuk diye adam yerine koymadığınız (yarışmaya katılan) torunum bana dedi ki;
-Ama dede, onların hepsi de kız. Erkek öğrencilerde takımda yarı yarıya olacak demişti öğretmenimiz. Haksızlık değil mi bu ?
Torunuma hiçbir şey diyemedim.
Neden hakkını aramadın ? diyemedim.
Bilmeyerek de olsa bu davranış çocukları gurursuz ve kişiliksiz olarak görmek demektir diyemedim.
“Çocuktur biraz sonra unutur” diye önemsemeyerek, çocukların kişilik gelişmesine ket vurulduğunun farkında bile olunmadığının altını kalın çizgilerle çizemedim.
Madem ki eğlenceydi hiç mi Rahmetli Barış Manço’nun adam olacak çocuk programlarını izlemediniz ?
Siz hiç “adam olacak çocuk” programlarında 9 alan çocuk gördünüz mü ?
Bu çocuklar okula döndüklerinde;
-Ama öğretmenim…
Dediklerinde iç çeken çocuklara öğretmenin nasıl cevap verebileceğini düşündünüz mü ?
Keşke öğretmenler okul idarecileri vasıtasıyla yarışmaya itiraz dilekçeleri verebilselerdi…
Ya da,
-Çocuklar haksızlığa karşı itiraz etmek gerekir. Şimdi çıkarın kağıtlarınızı bakalım. Herkes bu yarışma hakkındaki düşüncelerini yazsın. Ben bu düşüncelerinizi ilgili makamlara ileteceğim diyebilseydi…
İlgili makamlar da bu tertemiz dilekçeleri bırakın pedagojik kuralları, hukuk kuralları çerçevesinde inceleyip, aldıkları kararları (öğrencileri huzurlarına çağırarak değil) bizzat sınıflara giderek çocuklara teker teker anlatabilseydi.
Ve bu sınıf öğretmenleri onore edilebilseydi”
……..
Hiçbir cevap vermeden soluksuz dinledim bu dostumu ve kendi torunum soru sormuşçasına bizzat yaşadım bu süreci.
Bir de size aktarayım, belki bir yetkili okur da…,
diye düşündüm.
Olur ya..