Saygı duyduğum değerli bir dostumun sayfasındaki paylaşıma katkı olsun diye bir yorum yaptım..Yorumda meramımı açık ve net anlatabildiğim için paylaşım ve diğer yorumlar hakkında ayrıca bilgi vermeme sanırım hiç gerek yok. Sadece yorum içinde geçen bir ismi siliyorum hepsi bu.
Söz konusu yorumum okunmadığı için olsa gerek yeterli aksiseda oluşmadı.... Bu nedenle bu yorumu hiç değiştirmeden aynı şekilde sizlerle paylaşıyorum...
"Bu vatanın birlik ve bütünlüğüne verdiğimiz değerden daha fazlasını aile bütünlüğü ve dayanışması içinde istiyoruz hep birlikte. Bunda sanıyorum bir sorun yok.. Ama yukarıdaki yorumlardaki bilgi yanlışlığına da itiraz etmemiz lazım. Mesela; kadının çalışmasına erkeğin karar vermesini doğru bulanlarınız olduğu kadar bulamayanlarınız da vardır mutlaka... Bunun kararı birlikte konuşarak birlikte alınmalı bence... Eğer erkeğin kendine göre oldukça geçerli ve kırmızı çizgili gerekçesi varda kadın buna rağmen çalışmak istiyorsa yapılacak iş bellidir..Boşanma en uygun olanı.. Aksi durum sürdürülemez sancılı bir evlilik süreci demektir...
Ama "kadın istediği her yerde çalışabilir ve erkek de buna razı olmak zorunda" şeklinde bir zorlamayla hareket edecek olursak bu da evlilik birliğini sarsacak uç örneklerden biri olur.. Birilerinin farklı bir uç örnekten hareket ederek "kadın genelevde çalışmak isterse engel olmak isteyen erkek hakkında tedbir uygulanır" sözü esastan yanlıştır. Çünkü böyle bir dayatma mevzuatta yok. Hukukumuza göre gayri ahlaki davranışlar (genellikle nafakasız) boşanma sebebidir..Genelevini konuşmaya bile gerek görmüyorum..
Bunun yanında, çalışmak ve ticaret kadının haklarından değil midir İslam fıkhına göre..Ama biz geleneğe göre "hayır, ancak erkek izin verirse olur" demişiz...Ve bunu asırlarca hukuka da yerleştirmişiz... Bu günün dünyasında buna her şekilde itiraz eden her düşünceden insanlar var ve tersini söylemenin mantıklı hiç bir gerekçesi yok.
İstanbul sözleşmesinin 3. maddesi nedeniyle hangi evlilik bozulmuş çok merak ettim... Birbiriyle sürekli kavgalı, ağza alınmayacak küfürlerin havada uçtuğu, dayak ve şiddetin had safhada uygulandığı birlikteliklere evlilik mi deniyor acaba. ? O evlilikler zaten bitmiş ama dayakla sürdürmeye veya tatmin olmaya çalışan bir koca var ortada farkında değil misiniz ?
Benim rahmetli annem döneminde kocaların attığı dayak sanki evliliğin tutkalı gibi algılanıyordu. Şimdiki zamanda kızını sürekli döven bir damat hakkında "eline sağlık, vardır bir sebebi" diyebilecek olan biri var mı aramızda ?...Günün birinde kocası dışarı attığı, metres tuttuğu veya sürekli dövdüğü için tek başına ya da bir iki çocuğuyla beraber baba evine dönmek isteyen kız evlada "gelinlikle çıktığın yere ancak kefenle gelirsin" diyerek töreye sığınmak doğru mudur ?
Sebebi ne olursa olsun yardıma ihtiyaç duyan bir kız evlada "Gel evladım burası seninde evin, baba ocağındır, hoş geldin" diyebilmek,..İşte olması gereken budur.. Yadırgamak yerine düşünelim bence"