Çocuklara karşı işlenen suçlarla karşılaştığımızda hemen idam cezası aklımıza geliyor.
Her gün canından olan, tecavüze uğrayan, gasp'a uğrayan nice diğer mağdurlar ise unutulup gidiyor bu arada.
İdam ve indirimsiz müebbet gündeme alınmak üzere kesinlikle tartışılmalı.
Bazıları "siz Allah'mısınız ki yaşam hakkına son vermek istiyorsunuz" diyor.
Haşa...!
Kendilerini Allah yerine koyup can alanlar hakkında Allah'ın emirlerinin uygulanmasıdır toplumun dileği.
Sadece bu kadar mı ?
"Öldürmek için kurşun atmadım/bıçaklamadım" demek için kasten belden altına saldıranlara da adam öldürmeye teşebbüsten ceza vermeli.
"Alkollüydüm, uyuşturucu almıştım, depresyondaydım" diyenlere de hafifletici sebep uygulanmamalı.
Baltayla bir çok kişiyi doğradığı için hapse atılan "ruh sağlığı bozuk" kişinin tahliye edildikten sonra ilk yaptığı iş bir kaç kişiyi daha doğramak olmuştu.
Madem ki ruh sağlıkları bozuk, bir daha toplum içine çıkmamak üzere ruh sağlığı merkezlerinde ömür boyu tutulmaları daha mantıklı olmaz mı ?
Madem ki alkol ve uyuşturucu sağlıklı düşünmeyi engelliyor. Bunu bile bile o tür maddeleri kullanmak geçerli mazeret sayılamaz öyle değil mi ?
İdam konusunu meydanlarda hararetle savunuyor görünenler bence kendilerini bir daha çek etmeli. Eğer samimiyiz diyorlarsa ellerini tutan yok. Gerekli hukuki düzenleme bir kaç hafta da yapılabilir, olay bu kadar basit..
Ama kazın ayağı öyle değil.
İlla idam getireceğiz demenin bedeli yok, ama, dediğini yaparak "idam"ı getirmenin başta ekonomik olmak üzere bir çok yaptırımı var.
Bu nedenle, (maalesef) "idam" cezası mevcut iç ve dış konjonktür karşısında kolay kolay yasallaşamaz.
İşte bu yüzden;
Siyasetçilerin idam konusunu sakız gibi çiğneyip çiğneyip de yere tükürmeleri artık can sıkmaya başladı.
Ya söylediklerini yapacaklar ya da bu mereti çiğnemeyecekler.
Olay bu kadar net.
Buna mukabil kolaylıkla yapabilecekleri çok şey var.
İnfazı, indirimi, ama'sı, hafifletmesi, iyi hal'i, şartlı tahliyesi ve boşlukları olmayan, vicdanlara su serpecek derecede adil
müeyyidelerin belirlenmesi için KCK ve infaz hukuk'unda gerekli düzenlemeler yapmak gibi mesela.
Suçlu'nun hakkının gözetildiği kadar maktul ve mağdur'un da hakları gözetilebilir mesela.
Ayrıldığı eşine hayatı zindan eden ve hunharca cinayet işlemekten geri kalmayanlara verilecek cezaların gözden geçirilmesi olabileceği gibi her konuda mahkemece verilen tedbir kararlarına uymamayı "akla bile getirmeyecek" derecede caydırıcı düzenlemelerin yapılması gibi mesela.
Yargı sürecinin yıllara varan sürelerle uzayarak mağdur'u daha mağdur hale getirmesinin önüne geçilmesi ve adalet'in daha çabuk tecellisi için gerekli tedbirleri almak gibi mesela.
Bir başka deyişle;
Hukuk mağdurun hakkını korumalı, diğer suç işleyeceklere de engel olmalı.
Peki, "suç işlemenin önüne geçilebilir mi böylelikle..?" diye soran olabilir.
Hayır "idam da olsa, ağır cezalar da olsa" suç işlemenin önüne geçilemez. Biraz azalmakla birlikte "suç" kavram ve olgusu varlığını sürdürmeye devam eder.
Ama; ceza'nın caydırıcı olması,
Vicdanları teskin eder,
Adaletin var olduğunu hatırlatır
Ve
İhkak-ı Hak'ın önüne geçilerek mağdurların suç işlemesine fırsat verilmemiş olur.
Yani masum ve mağdurlar korunmuş olur.
Yetmez mi ?