Herkesin kendine göre derdi var. Ama asıl mesele dertlerde de yan yana olmak değil mi? Ben inanmıyorum öyle kötü gün dostu, iyi gün dostu gibi kavramlara. İyi günde de kötü günde de yan yana olmalı sevenler, dost olanlar.
Zamanın bir önemi yok aslında. 5 sene, 10 sene, 30 sene, 1 hafta, 2 gün, 7 gün… Zaman bizim bilincimizde ki hapishane gibi. Dostları birbirine kenetleyen zaman mı? Hiç de bile! Bence yanında olduklarında hissettikleri rahatlık ve huzur. İnsan huzurluysa birileriyle, onlarla rahatsa yaşamında işte asıl o zaman yaşadığının farkına varıyor. Yaratılış olarak tek yaşamayı beceremiyoruz. Beraberken daha mutluyuz, daha huzurluyuz.
Toplumsal yaşamımız bizi beraberken daha başarılı olmaya itiyor. Durup düşünmeyi, kendimizi hissetmeyi, başkalarının beğenisine sunmayı istiyoruz kendimizi. Özellikle bizi bilen tanıyan, seven kişilere sunmayı seviyoruz. Nasıl hüzünlerimizi, kederlerimizi paylaşmak istiyorsak, tıpkı onlar gibi başarılarımızı da paylaşmak istiyoruz. Bizimle üzüldükleri gibi bizimle sevinsinler istiyoruz. İşte o yüzden kabul etmiyorum ben iyi gün kötü gün dostu kavramını ben.
Dost dosttur. Başka kelimelere başka sözlere gerek olmaz. Bizler yaşamımızda acıyı tecrübe, kahveyi de bahane sayanlardanız. Eğer bir acı yaşanmışsa ondan ders alırız, dostlarımız da aynı hataları yapmasın diye onları öğütleriz. Kahveyi bahane ederiz buluşmak için, maksadımız kırk yıl hatrımız kalsın diye. Severiz seviliriz bir arkadaşlarımız dostlarımız tarafından, maksadımız iyi insan olabilmek için. Öylesine, alalade sevmeyiz biz de tabi onları, yürekten severiz bizi sevenleri.
Ben, zaman her şeyin ilacı sözüne de inanmıyorum. Zaman evet belki acıyı biraz olsun dindiriyor. Belki gerilere atabiliyor. Ya sevdiklerimiz olmasa, ya dostlarımız olmasa! O zaman gerçekten zaman ilaç oluyor mu? Zaman bize yaşadıklarımızı unutturuyormu?
Dostlar iyi ki varlar, yoksa hayat ne zor olurdu. İyi ki sevdiklerimiz var yoksa hayat ne çekilmez olurdu. Ve iyi ki de olacaklar…