Bu ara aşındıra aşındıra bir oldum kapıları…
O kadar çok konuştuk o kadar çok dinledim ki, kulaklarımda sadece bu girerken kapıya vuruşlarım yok mu o tıklama sesleri var. Ne garip dimi!
Bu ülkede birilerine ulaşmak için o kadar çok kapı çalmaya gerek varmış ki, yeni öğrendim. Hele ki futbol maçındaymışçasına topu taca atmak var ya o bile çok bu ara!
Yapacak bir şey var mı, tabi ki var!
Kalbinle buğz etmek en güzeli. İmanın en zayıf hali diye söylerler ama elden bir şey gelmez. Zamanında küsmelerimize sayın, birilerine bir yerleri altın tas da sunduğumuza sayın.
Neye sayarsanız sayın!
Eskiden “kanka” dediklerimizin telefonlara bile bakmaktan imtina ettikleri bir dönemdeyiz. Açarsa çünkü derdiyle dertleneceği kişi –dertlenirse tabi- acaba onun işine ne kadar yarar ona bakar durumda! Yani senin ne kadar gücün varsa o kadar işin rast gidiyor.
Öyle becerikli olduğuna falan bakmıyorlar, liyakat mı ona hele ki hiç bakmıyorlar. Ne kadar gücün var, ne kadar güçlü “dayın” var ona bakıyorlar. Bakıyorlar bakmasına da en güçlü kimse ondan haber bekliyorlar. Halbuki en güçlü olan göndermiş olamaz mı sana geleni, belki seni aracı koydu kuluna yardım için, belki de sırf senden razı olmak için sebep kıldı bu kapı tıklamasını.
Tabi anlayana oluyor bu!
Anlamayanlar için makamlar mevkiler, sadece arı gibi çalışıyor görünmek, ama sadece kendi kovanına bal yapmak. Ama unuttukları bir şey var, o bin bir zahmetle topladığın balı, bir başkası seni dumana boğup, ne olduğunu anlamadan başkasının sofrasına götürürlerse ne olacak! O zaman senin etrafında o yalaka tipler değil, gerçekten sırf senin bir faydan olması için hayatının bir evresinde rastlaştığın vefakar tanrı misafiri kalır.
Zaman geçer, makam geçer, mevki kaybolur ve sonrasında çay ocağında çay içecek kimsen olmaz. Çünkü at sinekleri ile yaptığın ortaklık pis olan şeylerin ortadan kaybolmasıyla biter. Ama gerçekten ulaşılmaz değil de ulaşılabilir olduğunda sana ulaşan gerçekten vefanın İstanbul’da bir semt olmadığını bilen kişiler sana kalır.
Buna rağmen halen bende kalan arkamıza baka baka gidişimiz ve de tıklattığımız kapıların sesleri…