Seçmenler, yani eski deyimiyle MÜNTEHİPLER, işin en zorunu yapacak olanlarken, biz onların önüne maalesef tercihli bir sistem koymuyor, nedense koyamıyoruz. Milletvekilliği yaptığım dönemlerde iki kez, seçim kanunda yapılması gereken değişiklikle, seçim bölgesinin en az iki veya üç katı ismi partilerin oy pusulasına koydurarak, yani bir anlamda 1991- seçimlerinde olduğu gibi, vatandaşa kısmi de olsa partisi içerisinde tercih hakkı kullandıracak bir kanun değiliklik teklifi vermiştim. Her ikisi de hüsn-ü kabul görmedi. Zannımca bu iş liderlere, partiyi elinde tutan yöneticilere pek hoş gelmiyor. Biz fiks menüden yemekten başka bir tercihe sahip olamıyoruz. Keşke önümüzdeki ilk seçimde bu veya buna benzer, TAM DAR, veya DARALTILMIŞ BÖLGE sistemiyle vatandaşımızın önüne; “ filan olursa asla!..” dedirtecek adaylar koymadan, “ İşte benim milletvekilim!..” dedirtecek bir anlayışı ikame eder; “ benim değil, liderin vekili!..” serzenişinden milleti kurtarmış olsak.
Ancak buradan tüm ülke insanına, özellikle de sistem değişikliğinin öncüsü ve banisi olan ADALET VE KALKINMA PARTİSİ SEÇMENLERİ’ne ikazım, adaylara bakarak; “ Küstüm oynamıyorum, beğenmedim, filanın içinde bulunduğu listeye asla oy vermem !..” yaklaşımından şiddetle uzak olmalıdırlar. CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ’ni, daha doğarken prematüre ve kaos nedeni bir doğuma mahküm etmeyelim. Özellikle iktidar partisini on altı (16) yıldır destekledikleri, her bir adımı adeta reform niteliğinde olan hizmetlerin ortaya konduğu, ulusal ve uluslararası zeminde çok büyük kazanımların elde edildiği bu süreci asla akamete uğratmamanız gerekir. Zaman; “ kirazın sapı, üzümün çöpü..” denecek bir zaman değildir. Aday listeleri belirlenene kadar herkes en iyisinin milletvekili olması için gayret etmeli, samimi görüş, dilek ve temennilerini yetkili şahıs ve parti kurumlarına iletmeli. Ancak listeler kesinleştikten sonra, “ amasız, fakatsız!” bir şekilde canla başla 24- Haziran sabahı demiyorum akşamına, OY pusulaları sayılıp, sağlıklı bir şekilde seçim kurullarına gidene kadar sa’y-u gayret göstermelidir. “ DEF’İ MEFASİD, CELBİ MENAFİ’DEN EVLADIR” veya; “ ZARAR-I EŞED, ZARAR-I EHAF İLE İZALE OLUNUR!” MECELLE KAİDELERİ, bize ışık tutmaktadır.
Ne demek, “ gelmesi muhtemel büyük zararı gidermek için küçük zarara razı olmak veya daha kötü olan şeyi gidermek, menfaatinizi teminden daha önemlidir “manasındaki bu altun kaidelerin türkçemizde bir karşılığı var; “ Midyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak!” denir. Evet siz, partinizdeki adaya kızmanız veya farklı saiklerle oy vermez, veya sandığa gitmezken, senin partinin listesinde beğenmediğin o kardeşinin yerine, asla tasvip etmediğin bir başka partinin adayı milletvekili olacaktır. Olay istemediğinizi seçtirmemek değil, hiç istemediğinizi iktidara taşımaya varacak bir gaflet olabilir. Binaenaleyh, bütün partili kardeşlerime, istikrar ve yeni sistemin oturmasından yana AK PARTİ’ye bugüne kadar olduğu gibi, bugünden sonra da özellikle bu seçimde oy kullanması gerekenlere çok önemli bir uyarımdır. Muhtemelen kendi yaşıtlarından milletvekilliği listelerinde muhtelif adayları seçmek durumunda olacak sevgili genç seçmen kardeşlerimize, yavrularımıza hatırlatmam odur ki;
BUGÜN YAŞADIĞINIZ TÜRKİYE, 16- YIL ÖNCE HAYALİNİ DAHİ KURAMAYACAĞINIZ, TASAVVURUNUZUN ÖTESİNDEKİ BİR TÜRKİYEDİR.
Selam ve dualarımla...