Hangimiz yorgun değil ki, beyimiz de beynimiz de yoruldu artık!
Ülke anatomisi aynı insan anatomisi gibidir. Ağrın neredeyse canın orada yani...
*
“İnsan” diyorum öyle durduk yere soğumuyor hayattan ve insanlardan.
Susuyor, sustukça biriktiriyor...
Ve sonra, ta içinde kalbinin derinliklerindekileri haykırıyor ya da sessizce uzaklaşıyor olay mahallinden...
Herkesten ve her şeyden...
Cemal Süreya
*
Tamı tamına 20 yıl olmuş siyasi arenadan uzaklaşalı. Bu süre içerisinde, yani yirmi yıldır iktidarda kalan partiden bir çok kez “ekonomi bakanlığını al” ya da “direksiyona geç, uzaktan da olsa yardımcı ol” denilmiş sana..
*
Dik başlıydı! Ne istediğini bilen ve onu siyasi arenaya taşıyan kişileri bir çırpıda etrafından uzaklaştırmasıyla “Lider” olduğunu da ispatlamıştı; artık yıkılmazlar köyünün hanım ağası olmuştu..
Uzunca bir ayrılığın ardından, haklı endişeleriyle yeniden siyaset yapmak ya da birilerinin maşası olmaktan geri kalmayarak ( ateş olmayan yerden duman çıkmaz) 28 Şubatı dahi unutarak, ortağının evinin zilini çalacak kadar cesur ve inat olduğunu hatırlattı bizlere..!
Hedefinde Millet ittifakının oyunu almak varsa veya ortağının çocuğunu bitirmekse niyeti.!
Hah anlatmak istediğim tam da buydu...
“Eskiye rağbet olsa, bit pazarına nur yağardı” diye bir söz vardır.
Doğru, eskiye oldukça rağbet var. Sanırım insanların eskideki samimiyet arayışları hiç bitmeyecek.”
Ama bu öyle değil!
Bu plan saadet getirmez!
Mezarlıktakiler konuşmaz; geri döneni de yoktur...
Allah muhafaza!
Aklınızla ve Sağlıcakla kalın...