İnsan ve mekân birbirini inşa eden iki varlıktır. İnsan unutmamak için imkan dahlinde mekânlar tasarlar. Sonra da yaşadığı mekânlarda kendisini algılar. Mekân ve insan birbirini dönüştüren iki canlıdır.
Anayasa’nın 57. maddesinde “şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama”dan söz edilmektedir. Anayasa’nın 56. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında; “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir” denilmiştir.
Fiziki, doğal, tarihi ve kültürel değerleri korumak ve geliştirmek, koruma ve kullanma dengesini sağlamak, ülke, bölge ve şehir düzeyinde sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek, yaşam kalitesi yüksek, sağlıklı ve güvenli çevreler oluşturmak üzere hazırlanan, arazi kullanım ve yapılaşma kararları getiren mekânsal planların yapımına ve uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ‘Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği’ ile belirlenmiştir.
Mevzuat, bir nevi hukuksal kuralların ve talimatların yazılı olduğu belgeler, yasalardır. Ülkeler bu kurallar çerçevesinde yürütülür. Devletin organları bu kurallar dahlinde görevlerini icra eder. Adalet mercileri mevzuat sayesinde karar verirler. Kişilerin, devlete güven duymaları, maddi ve manevi varlıklarını korkusuzca geliştirebilmeleri, temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir.
İdare Mahkemesi “menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırılık olup olmadığını irdeleler”, ve böylece idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayarak, hukuk devletini gerçekleştirir.
Anayasa’nın 125. maddesinin birinci fıkrasında, “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” denilmiş; beşinci fıkrasında ise idari işlemin uygulanması hâlinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebileceği kurala bağlanmıştır. Böylelikle idarenin eylem ve işlemlerine karşı etkili bir yargı denetimi sağlanır.
Özetle kamu görevlilerinin, plan ve projeleri hazırlarken mevzuata ve hukuka uygun olarak hazırlanması ile ‘kamu zararının ve olası mağduriyetlerin önlenmesi, kaynakların verimli ve doğru kullanılması’ amaçlanmıştır.
Kamu görevlileri, kamu yönetimine güveni sağlayacak şekilde davranmalı ve görevin gerektirdiği itibar ve güvene layık olduklarını davranışlarıyla göstermelidir. Halkın kamu hizmetine güven duygusunu zedeleyen, şüphe yaratan ve adalet ilkesine zarar veren davranışlarda bulunmaktan kaçınmalıdır.
Özellikle yönetici konumunda bulunan kamu görevlileri, keyfi davranışlarda, baskı, hakaret ve tehdit edici uygulamalarda bulunamaz, açık ve kesin kanıtlara dayanmayan açıklamalar yapamaz, mevzuata aykırı olarak kendileri için hizmet, imkan veya benzeri çıkarlar talep edemezler.
Devlet Terbiyesi’nin düsturu; Kime, neyi, niçin, ne zaman ve nasıl söyleyeceğini bilmektir. Devlet Adamı, Devlet Terbiyesi’nden yoksun – sokak kabadayıları gibi – söylem (Jargon) ile konuşur ve hoyratça davranmaya başlarsa, yurttaşın da devlete olan güveni ve inancı sarsılır. İşte o zaman devletin temel kolonları çatlamaya, birlik mayası bozulmaya, tehlike çanları çalmaya başlar.
Buraya kadar okuduklarınızı ‘detaylarıyla’ yazmamım bir sebebi var.
Samsun Büyükşehir Belediye Meclisi Toplantısı'nda eski Yalı Kafe alanında başlatılan inşaat için 2. İdare Mahkemesi'nin Kitap Kafe ve Millet Kıraathanesi ile ilgili verdiği ruhsat iptal kararı ile ilgili İYİ Parti ve CHP meclis üyelerinin uyarıları üzerine açıklamada bulunan SBB Başkanı Mustafa Demir, “Yargının en son verdiği karar ucube bir karardır.” demiş.
Daha önce de aynı projeye ait imar planının 3. İdare Mahkemesi’nce iptal edilmesi üzerine Demir, mahkeme kararına tepki göstererek, "Mahkeme yetkisini aşmıştır. HSK nezdinde mahkeme kararı ile ilgili girişimlerimizi yapacağız. Kararı doğru bulmuyoruz.” demişti.
Kent planlarının siyasal amaçlarla yozlaştırılması Türkiye’nin genel bir problemi ancak Samsun’da bu durum artık çığrından çıkmış durumda. Hukuka uygunluk sorunu sadece Kitap Kafe ve Millet Kıraathanesi projesi ile sınırlı değil. Alo 153 Kent Yönetim Merkezi, İlçe Minibüsleri Terminali, Cumhuriyet Meydanı Projesi, Saathane Meydanı Projesi, Kavak Taş Kırma ve Depolama Tesisi, Kurupelit İtfaiye binası yerine ‘otel ve ibadethane’ yapılması amacıyla hazırlanan imar planı, Bafra Meyve-Sebze Hali, SASKİ’nin su zammı vb. birçok konuda mahkeme yürütmeyi durdurma veya iptal kararları verdi.
Şark Kurnazı Zübükler, siyasi ikballeri veya menfaatleri uğruna her yolu mübah görebilir. Ancak bu tablo bize Büyükşehir Belediyesi’nde bir yönetim sorunu olduğunu gösteriyor. Planlar ve projeler hazırlanırken konuya hakim, ehil kişiler tarafından hazırlanmıyor. Kör ve kirli siyasi kaygılarla kilit noktalara liyakatsiz kişiler atanıyor. Bu sözde bürokratların, kanunlara uyumlu çalışmak, vatandaşlara nezih, kaliteli, adil, mutlu ve güvenli bir yaşam sağlamak gibi bir amaçları, becerileri olsun istenmiyor.
Yani sorun mahkeme kararlarında değil. Sorun doğru düzgün karar alamayan, doğru düzgün proje hazırlayamayan Büyükşehir yönetiminde. Ucube olan mahkeme kararı değil, Büyükşehir’in yönetim anlayışı.
ADALET yoksa vatan da yok olur.