“ La israfe fi’l- hayr, ve la hayra fi’l- israf “ yani; “ Hayırda israf yoktur. İsrafta da hayır yoktur.”
Dinimiz, gelenek ve göreneklerimiz bize bu temel İslami kuralı vazetmiştir.
Bir insan ne kadar hayr-u hasenat yaparsa yapsın, değil mi ki o, menafi’i amme, yani insanlığın menfaat ve hayrınadır onda asla israf yoktur.
Velev bir dirhem, bir kuruş, bir dinar bile olsa israf olan hiç bir şeyde de hayır yoktur ve kul bir gün bunun hesabını verecektir. İster dünyada ister ukbada bunun hesabı sorulacak demektir.
ABD’nin bizi ekonomik argümanları kullanarak çökertmeye, Feto alçağı ve satılmış hainiyle yapamadığını bu yolla yapmaya çalıştığı içinde bulunduğumuz şartlar içerisinde bizim behemehal ciddi, kalıcı ve radikal tedbirler almamız gerekmez mi? Esasen böyle bir imtihana maruz kalmadan da bu tavsiye edeceğim tedbirler alınmalı değil miydi?! Tasarruf ve İslami iktisat kuralları için illa da bir dış saldırıya maruz mu kalmalıydık?
“ Bir musibet, bin nasihatten yeğdir!” boşuna söylenmemiştir.
Bu dost(!) denilen hain ABD’nin, stratejik ortak(!) denilen stratejik alçağın esasen bizimle ilişkilerini tesis ettiği günden beri var olan hıyanetinin açık- seçik ortaya çıkmasından sonra, bizim karadenizli TEMEL’in ;
“ HABU BAĞA DERS OLSUN!” dediği gibi bazı şeyler bize ders olmalı ve faideli sonuçlar istihsal edebilmek için azami gayret sarfetilmelidir.
Aşağıda maddeler halinde sıralayacağım hususları, inşallah önümüzdeki süreçte tek tek izah etmeye, sağlanması muhtemel psikolojik ve ekonomik kazanımların neler olabileceğini arzetmeye çalışacağım.
TAVSİYELER;
Ekonomik alanda alınması gereken tedbirler neler olmalı?
1- ) İsrafın her çeşidinden fert ve millet olarak kaçınmalıyız. ( Gençlerin her alanda marka takıntısı, giyim- kuşamda yabancı marka tutkusu, zorunlu olmadıkça, özel araç kullanma, gereksiz yakıt tüketimi, sokak lambalarının sık aralıklar ve aydınlık vakitlere kadar yakılma gafleti, özelleşen elektrik hizmetlerinin israf boyutundaki harcamalarının fertlere fatura edilmesi gafletinin önüne geçilerek, enerjide dışa bağımlılığımızın faturasının artmaması için azami gayret sarfedilmesi v.s...)
2-) Neredeyse mahalle futbol takımlarına varıncaya kadar süper ligden tüm kategori ve hatta spor alanlarında yabancı sporcu istihdam ve milyarlara varan dışarıya giden dövizin önüne geçilmesi gerekir. Allah aşkına spor amatör ve özel ilgi alanıdır. Niçin dışardan eleman alma gereği duyulmaktadır? Yabancı futbolcuların katkısı, kabiliyet ve becerileri maçlarının video görüntülerinden de taktik olarak öğrenilebilir. Her spor kulübü, transfer sezonunda en yüksek rakamlarla en pahallı sporcuyu ithal etmenin gayreti içerisinde olacağına, mahalli kabiliyetleri yetiştirip, ulusal ve uluslararası zeminde ekonomilerine kar sağlayacak sporcu yetiştirseler olmaz mı?
3- ) Spor kulüplerinin bütün harcamaları devlet tarafından vergilendirilmeli, özellikle futbolcu gelirleri (basında çıkan uçuk rakamlarıyla ) vergiye tabi tutulmalıdır.
Yanlış bilmiyorsam, yabancı sporcuların aldıkları uçuk rakamlar ve ekstra gelirlerinden devlet vergi alamıyor, aksi takdirde gelmezler miş! Bu bilgi umarım yanlıştır. Diğer ülkelerin bu konudaki tavizsiz tutumları ( ki batı avrupa böyledir ) bizim için de örnek kabul edilmelidir.
4- ) Hiç bir ligde ve hiç bir futbol takımı devlet tarafından sübvanse edilmemeli, bu işi yapanlar, futbolu yöneten, başkanlıkları devralan iş adamları yaptıkları katkıları da devlete ödemeleri gereken vergi karşılığı olarak mütala edilmemelidir.2
5- ) Bugüne kadar alışılagelen borç yapılandırmalarından, bundan böyle sporda vaz geçilmeli ve her sahada amatör ve yerli, düzgün, gittiği ülkede parmakla gösterilebilecek dürüst ahlaklı sporcu yetiştirerek dünya piyasasından özel pay almanın yolu açılmalı, dışarıya spor nedeniyle döviz ödeyen değil, dışardan ciddi boyutta döviz transfer edecek sporcular yetiştirmeliyiz.
6-) Hiç bir üniversite ve okulumuz, öğrencilerden aldığı öğrenim bedeli ve harcı döviz endeksli yapamamalı, bunu yapanlar en ağır şekilde tecziye edilmelidir. Türkiye şartlarında makul ücretler belirlenmeli, yıllık resmi enflasyon baz alınarak ücret artışları sağlanmalı, asla döviz kavramı devreye girmemlidir.
7- ) Diyanet, hac ve umre için TL ve Suud riyali dışında hiç bir para birimini ağzına bile almamalıdır..
8- ) Devlet, dış borçlar hariç iç borç ve alacaklarda asla yabancı para birimini kullanmamalıdır. ( Özel sektörden satın alma taahhüdüne girdiği enerji, yol, havalimanı, sağlık hizmeti v. s. gibi ) Tamamen tl. üzerinden işlem yapılmalı, yıllık resmi enflasyon baz alınarak artışlar sağlanmalı. İnsanların hafızasına kazınan dolar kavramı tamamen silinmelidir.
9- ) Sağlık ve güvenlik gibi temel konularda mecbur olunanlar dışında, yabancı mal tüketimi minimize edilmeli, bunlar yasaklarla değil, bilinçlendirme ve modellemeyle sağlanmalıdır. Yani devlet adamları, sporcu, sanatçı, siyasetçi ve benzer örnek şahsiyetler her konuda olduğu gibi bu konularda da örnek işler yapmalı, tasarruf; YERLİ VE MİLLİ OLMANIN GEREKLERİNİ YERİNE GETİRMELİDİR.
10-) Dışardan transferi söz konusu her ürün ve teknik malın en kalitelisinin ülkemizde üretilip dış pazarlarda rekabet edebilecek seviyeye getirilmesi için müteşebbis iş adamlarımız devlet tarafından teşvik ve gerekirse her alanda desteklenmelidir.