31 Mart 2024 seçimlerinin tüm sonuçlarıyla ülkemiz hakkında hayırlı olması en büyük temennimizdir.
El- hayru fima vaka’a; Vaki olanda mutlaka bir hayır vardır.” düsturuyla bakılırsa elbette , şer gördüklerimizde bile bir hayır vardır. Seçim sonuçlarından memnun olanlarla olmayanların, sonuca bu çerçeveden bakmasında faide var.
Seçim gecesinden itibaren CUMHUR İTTİFAKI’yla, İstanbul özelinde başlatılıp tüm Türkiye genelinde tesis edilen, adına BÜYÜK KENT İTTİFAKI denilen, partileri açıktan karşıymış gibi dursa da, seçmen ve tabanı itibarıyla, eski adıyla MİLLET İTTİFAKI’nın tüm birleşenlerinin yer aldığı bir ittifak, görünüşte bu seçimin açık ara olmasa da mutlak galibidir.
2002’den itibaren girdiği on sekiz seçimin on yedisinden zaferlerle çıkan siyasi iktidarın bugün ağır bir yarayla çıkması elbette düşündürücüdür. Önce bu gerçeği herkesin kabullenmesi gerekir.
Ne var ki, iletişim ve dezenformasyonun bu derece müessir olduğu bir zamanda, yirmi iki yıl hem mahalli idarelerde hem de merkezi idarede güçlü ve ayakta kalabilen, dünyada hemen hemen hiç bir demokratik ülke yoktur.
Bugüne kadar böyle bir hakikatin yaşanması, aziz milletimizin, başta Cumhurbaşkanımızın zat-ı alilerine olmak üzere, siyasi partisine duyduğu güven, kuruluş safhasında gerek ekonomi ve gerekse siyaset zemininin tümüyle hak ile yeksan olmasının büyük payı olmuş ve yirmi iki yıl her seçim ve referandumda istenen sonucun alınmasına vesile olmuştur.
Bugün iktidar açısından yaşanan bu olumsuz tablonun neden ve niçinleri için kaç gündür gerek TV ekranlarında, gerek gazete ve sosyal medya mecralarında onlarca sebebi yazılıp söylenmektedir. Elbette bu ve benzeri onlarca haklı sebep saymak mümkün. Hemen hemen sayılan ve özellikle iktidar yanlısı yazan çizen bir çok şahsın yaptığı samimi tesbitlerden, özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın çıkarabileceği çok ciddi dersler ve geleceğe dair işaret fişekleri vardır.
Bu yanlışlardan birisi de, ailenin içerisine kadar nüfus edebildiği olumsuz kanaat ve eşhas ile, zahirde kendilerinin oluşturduğu var sayılan siyasi üst kadro, bürokratik çevre ve var olan kabinesinden bağımsız olarak bizzat hem sonucu hazırlayan saikleri hem de etrafıdaki bu en yakın halkayı samimi bir bakışla analiz etmesi gerekir.
Bir başka önemli husus da, bugünki sonuca müessir olan, çevresindeki birinci ve ikinci halkanın ötesinde hasbi olan şahısların da görüşlerine müracaat etmesi çok ama çok önemlidir.
Yaşanan sonuçları hazırlayan etrafındaki halkadan bağımsız olarak bakılamadıkça, gerçekleri bi hakkın görmek asla mümkün olamaz. Çünkü sonuçta bizzat bu makamların veballeri var.
Bu samimi kardeşleri, ya bizzat kendileri veya kendisini enforme eden etrafındaki sadece ikbal ve dünya sevdasına tutulmuş, neredeyse laik seküler sistemin kullanışlı aparatı haline gelen her tür görevdeki insanlar marifetiyle ya uzaklaştırılmış veyahutta gördükleri ilgisizlik ve kendilerine karşı gösterilen vurdumduymazlık nedeniyle uzaklaşmış bu samimi dostlarla, diğer bir ifadeyle, “ Yolda bulduklarından öte yola çıktıklarıyla..” tesis edeceği yeni ve samimi istişarelerle, önümüzdeki zamanı ve 2028- seçimlerini konsolide edebilirler.
Bundan sonra da benim adesemden sonuçlarla alakalı muhtelif analizlerim olacak.
Ne var ki, bu seçim için Samsun ve Çarşamba özelinden bir tesbiti Sayın Cumhurbaşkanın çok iyi okuması ve adayların tesbitini sağlayıp kendilerine tabir caizse “ bundan iyisi, Şam’da kayısı..” tekerlemesinde olduğu gibi “ Sayın Cumhurbaşkanım bu il, ilçe ve beldeler için en isabetli adaylar bunlardır. Yapılan tüm çalışmalar bu gerçeği ortaya koyuyor..” minvalindeki, hakikatin hilafına, belki çok kere işin böyle olmadığını bizzat kendileri bildikleri halde başka nice saiklerle farklı şahısların ön plana çıkarılması bu sonuçların alınmasında belki de en önemli faktörlerden birisi olmuştur. Feodal yapının, aşiret ve benzeri sosyal varoluşların dışında hele hele Samsun ve karadeniz bölgesi gibi yerlerde, bir insanın hiç bir partinin gölgesinde sığınmadan aday olup seçim alması adeta imkansız, mümtenidir.
Hakk’a, hakikate, üç dönem geçmişte Çarşamba halkına yaptığı namütenahi hizmetlere güvenen, çalmayan çaldırmayan, gece gündüz hizmet ve iş üreten, Çarşamba gibi Türkiye’nin bir çok ilinden büyük bir ilçeyi, bizim tabirimizle BÜYÜK BİR KÖYDEN, MODERN BİR İLÇEYE DÖNÜŞTÜREN bir kardeşimiz olan Sayın HÜSEYİN DÜNDAR, önce Samsun Büyükşehire aday olmak istemiş, Samsun’umuzun kurmay heyeti ve özellikle ülkenin seçici müstesna kadrolarının Ankara uzantıları o yola geçit vermemiş, sonra on beş yıl hizmet ettiği ilçesine, gördüğü zaruretler ve hizmet aşkıyla adaylık için müracaat etmiş ona da geçit verilmemiş. Her halde en doğru sonucu böyle alırız zehabıyla mevcut adaylarla yola çıkılmış, 2004 mahalli seçimlerinden sonra on yedi ilçenin ilk defa sekizini alıp dokuzunun kaybedebilme başarısında söz sahibi olunmuştur.
Hüseyin Dündar’ın dava adamlığı ve dürüstlüğünden hiç kimsenin şüphe etme hakkı yoktur. Böyle bir kanaati her kim izhar ederse- benim kanaat ve bilgilerim çerçevesinde bakılırsa- bu iddiayı ortaya atanların dava şuuru ciddi anlamda sorgulanmalıdır.
Ancak burada, AK Partiden aday olamadığı için küsüp başka partilerden aday olanların durumları ayrı bir makale konusu olmakla beraber, Çarşamba İlçemizi farklı bir analiz tabi tutmak gerekir.
Samsun ve ilçelerinde, hatta karadeniz ve aşiretlerin olmadığı hiç bir bölgede bu çapta büyük bir ilçenin bağımsız bir adayla kazanılması mümkün değilken, bu kardeşimizin gücünü ve potansiyelini, geçmişteki hizmet ve dürüstlüğünü göremeyen basiret mahrumlarının, bundan sonra da nelere vesile olabileceğini artık sizin görmeniz gerekmez mi Sayın Cumhurbaşkanım?
Diğer sebebler ve yaşanan sonuçlara müessir faktörleri bilahare değerlendirmek üzere, sizleri Allah’a emanet.
Ahmet cemal ayhan Hüseyin Dündar'ın sırtından ticaret yapamayanlar ladikte yıllarca ak Parti'ye hizmet etmiş ladiklilerin çoğunun okurunu almış yüzde yüz seçimi alacakken bir elazigliyi secenleri sie şikayet ediyorum sayın reisim onlar hala yaninda sureti haktan görünüp rol kapmaya devam ediyorlar
hocam hislere tercuman olmussunuz teşekkür ederiz