Türkiye ve tüm dünyada partiler ülkelerin kendi anayasaları ve ilgili siyasi patiler kanunları esas alınarak kurulmak ve çalışmalarını yapmak zorundadır. Aksi takdirde o partilerin kurulma ve seçmen nezdinde rağbet edilse bile yasalar doğrultusunda varlığını devam ettirme imkanı yoktur.
Şöyle bir söylem öteden beri ifade edilir; MİLLETİN KURDUĞU PARTİLERİ DEVLET, DEVLETİN KURDUĞU PARTİLERİ DE ( oy vermeyerek) MİLLET KAPATIYOR.
Şayet devlet aklı paranoyak bir yanlış sezgi ve saplantı içerisinde değilse, kimin yıkıcı ve bölücü, kimin o devletin milli kimlik birlik ve beraberliğine düşman olduğunu, bunu ütopik değil gerçekler üzerinden hareketle ve net hükümler çerçevesinde daha işin başında çözümlemek zorundadır.
Çok açık ve samimi bir dille ifade etmek gerekirse; PKK’nın yasal bir parti gibi görülen dünden bugüne MECLİS’teki uzantılarının istisnasız hepsi, terör örgütünün resmi sözcülüğünü yapmak, ulusal ve uluslar arası destekçilerinin sayısını artırarak güç kazanmak ve sözüm ona meşruiyet aramak için oluşturulan paravan kuruluşlardır.
Türkiye düşmanı PKK, YPG, DEAŞ, FETO ve benzeri tüm terör örgütleri, ülkemizi bölmek, kardeşi kardeşe kırdırmak, ülkenin ekonomik, siyasal ve içtimai gücünü zayıflatmak için, dün bize Çanakkale’de ve tüm Anadolu da saldıran güçler kimlerse onlar tarafından daha organize ve içten tüketme saikleriyle ULUSLARARASI GÜÇLER tarafından kurdurulmuş, hem ülkemiz hem de bölgemizdeki vekalet savaşlarının satılmış, devşirilmiş hain taşeronlarıdır.
Ben samimi bir kanaatle ifade etmeliyim ki, mensubu olduğum siyasi düşüncenin vatana, millete, bayrağa, ülkenin milli birlik ve bütünlüğüne ve hatta bunun ötesinde bulunduğu coğrafya ile gönül coğrafyasının tam bir kardeşlik ve dayanışma içerisinde omuz omuza verip güçlenmesi amacından başka bir gaye taşımayan MİLLİ GÖRÜŞ PARTİLERİ ( MİLLİ NİZAM, MİLLİ SELAMET, REFAH ve FAZİLET) in kapatılması ve bugün iktidarda olan ADALET VE KALKINMA PARTİSİ’nin kapatılma maksatlı dava açılmasının gayr-i hukuki olduğunu ifade etmekte hiç bir mahzur yoktur.
Nitekim ma’şeri vicdan bu kapatmaları asla tasvib etmemiş, Milli Görüşün lideri Merhum Erbakan Hocamız ve Partilerine en çok düşmanlık yapanlar ölümünden sonra günah çıkarma, timsah göz yaşı akıtma, hatta anma merasimlerine çok mürai ve sahteci eda ve tavırlarla katılarak güya sureti haktan görülme yarışına girmişlerdir.
Ez cümle, o ve benzeri partilerin kapatılması ne kadar gayr-i insani, gayr-i hukuki ve gayr-i siyasi ise, açıkça terör örgütünün uzantısı olduğunu yetkililerinin ifade ettiği hiç bir partinin kurulması ve kurdurulması da hukuki, insani ve siyasi değildir. Asla bu tür partilerin kurulmasına izin verilmemelidir.
Özellikle FETÖ hadisesinden sonra, onunla çok dolaylı yollarla da olsa, iltisakı var diye kamuda görev verilmeyen nice insanlara şahit olduk.
Siz bir taraftan bu hassasiyeti göstereceksiniz öbür taraftan açıkça ben terörist ve bölücüyüm diyen insanların bir araya gelip parti adı altında teşkilatlanmasına imkan tanıyacaksınız!.. Bunun tecviz edilebilir hiç bir yanı yoktur.
Efendim "ABD, Avrupa, demokratik ülkeler ne der?!.." yaklaşımına en güzel cevabı, bir başka konuda Rahmetlik ERBAKAN Hocamız; ... "Bana ne ABD’den, bana ne hıristiyan kulubü olan Avrupadan!..." dediği gibi, biz de bugün bana ne de demiyoruz.
Açıkça terör örgütünü kurup destekleyen, silah, mühimmat, lojistik destek verenlerin, bölgemizi kana bulayanların böyle bir şeyi asla söylemeye hakkı yoktur. Ülkemizin böyle bir endişeyle refleks geliştirmesi de doğru değildir.
Sonuç olarak neyi söylüyorum;
1-) Terörün ve teröristin partisi olmaz, olamaz.
Kapatılmalı ve bundan sonra da bu minval üzere kurulmasına, gerekirse mevzuatta yapılacak değişiklikle asla imkan verilmemelidir.
2-) Bu parti kapatıldıktan sonra, tıpkı Refah’ın trilyon davasında olduğu gibi, hazineden aldığı tüm paralar geri tahsil edilmelidir. ( Nasıl öderler endişe etmeyin. Batılı yandaşları bugüne kadar nasıl destek verdilerse bu parayı ödemede de desteğe mahkûmdurlar.)
3-) Hukuki açıdan suçlu bulunan tüm milletvekillerinin vekillikleri düşürülmeli, terör ve teröristlerle ilgili yasaların amir hükümleri derhal tatbik edilmelidir.
4-) Belediyeler dahil, tüm seçimle veya atamayla kamu kurumlarında görev yapan teröre bulaşmış ne kadar görevli varsa derhal işine son verilmeli, yasal takibat başlatılmalıdır.
5-) Bundan sonra ister bağımsız, ister her hangi bir parti üzerinden hangi tür bir terör örgütünün suç işlemiş, hukuken aday olmaması gereken mensubu olursa olsun, aday olma yolu kesinlikle kapatılmalı, bilahere kişinin aday olmasına mani hali olduğu ortaya çıkması halinde, gerekli tetkikleri yapmayan veya yanlış yapan kamu görevlileri tecziye edilmelidir.
6-) Kesinlikle her tür terör örgütüne karşı amansız bir mücadeleye girilmeli, dağdaki ve sınır ülkelerimizdeki teröristlerin etkisiz hale getirilmesinde asla zaafa girilmemelidir.
7-) FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜ’nün uzantıları olan şahıs, kurum ve varsa siyasi kuruluşlar aynı kapsamda murakabeye tabi tutulmalı, varsa suçları bahse konu hukuki yaptırımlar onlar için de aynen uygulanmalıdır.
Bunlar yapılmadan ve hukuki olmak şartıyla zecri tedbirler alınmadan Türkiye’nin başını ağrıtmaya devam edeceklerdir.
Allah’a emanet olunuz.