Yılan hikayesine dönen maskelerde nihayet satışa karar verildi böylece problem çözülmüş oldu. Ancak 20 kuruşa maliyet olan maskenin 1 TL.den satılması ve ihalenin sadece bir firmaya verilmesi soru işareti yarattı. Asıl konumuza girecek olur isek;
Atatürk Havaalanı inşaatının bir yandaş firmaya verilmiş olabileceğini ve ardından da bu alanların imarının yüksek binalar yapımı için değiştirilebileceği düşüncesi her ne hikmetse hiç aklımdan çıkmıyordu.
Nitekim telefon trafiği ile yapmış olduğumuz istihbarat sonucunda ve ulusal görsel ve yazılı basında yer aldığı gibi yanılmadığımızı ne yazık ki öğrenmiş bulunmaktayız.
İhaleye gerek duyulmadan projenin yandaş Rönesans grubu ile yürütüleceği ortaya çıkmıştır.
Yine ücretsiz izin ile ilgili paket mecliste görüşüldüğü bir gece önce, Cengiz İnşaat demir yolu inşaatında çalışan elemanların işine son vererek ücretsiz izine çıkarmıştır.
Bir gün beklemiş olsa bu insanlar 1177 TL yerine 1700 TL civarında bir para alacaklardı. Görüldüğü üzere iktidara sırtını dayayan her iş adamı fırsatları değerlendirmektedir. Bu yasanın çıkacağından emin olan Cengiz İnşaat bir gün önce işten çıkarılmış olsa idi işçilerin alacağı para malumdu.
Büyük bir ihtimalle 1177 TL ödeme için cebinden 1 kuruş dahi çıkmayacağını bildikleri için birileri 1 gün daha beklemesini önermişlerdir. Hava alanı pistinin köstebek yuvası haline getirilmesi ise ayrı konudur. Cumhurbaşkanı şeker bayramında çifte bayram yapacağımız müjdesini verirken Sahra Hastanesinin bitiş takvimi 45 gün olarak belirlenmesinin mantığını anlamak mümkün değildir.
Çay simit hesabı dahi yapılsa, 4 kişilik çekirdek bir ailenin 1177 TL ile geçinebilmesi mümkün değildir.
Doların ve euronun aşırı değer kazanması Türk Lirasının cazibesini tamamen ortadan kaldırdığı için sığınılacak liman artık altındır.
Bu nedenle de çeyrek altın 625 seviyelerini aşmıştır. Hükümet IMF'ye müracaat eden bir profil sergilemek istemediğinden borç verdiğimiz IMF'nin kapısını neden çalalım yaklaşımı ile kuyruğu dik tutmanın gayreti içindedir. Borç verilmiş ise verdiğimiz borcu tahsil etmek gerekir. Hükümet IMF'ye muhtaç olan bir yapı içine girmek istememektedir. Çünkü propagandalarında ekonomimizin IMF'ye borç verecek kadar güçlü olduğu kamuoyuna deklare edilmektedir.
İnşallah bu virüs belasından en az zayiatla kurtulduğumuzda dünyada tüm dengeler değişecektir. Özellikle ekonomik anlam da üretimi ikinci plana atan veya sürekli tüketimi ön plana alan modeller ile çarkları döndürmeye çalışan ülkeler, kaosa sürüklenecektir. Özelleştirdiğimiz fabrikaların önemi bu zor günlerde ortaya çıkmaktadır. Nitekim Amasya Şeker Fabrikası etil alkol üretimi için tekrar devreye sokulmuştur.
Diğer şehir hastahaneleri uğruna kapattığımız hastahanelere muhtaç hale gelmemize rağmen, hükümet 'iyi ki şehir hastahanelerini ya yapmışız bu günlerde işimize yarıyor' modunda yapılan yatırımları aklamayı tercih etmektedir. Yapılan hastahane yatırımları elbette elzemdir olmalıdır. Ancak hastahaneler yapılırken sosyal donatılar ile hizmet sektörü yaratılarak bu yerler adeta rant kapıları haline getirilmiştir.
Artık bu saatten sonra iktidar muhalefet şu partili bu partili kimliğinden sıyrılmamız gerekir. Bu ülkenin başına ne gelmiş ise bu bölücü ve ötekileştirici politikalar yüzünden gelmiş ve ülke sürekli kan kaybetmiştir. Suriye'de anlamsız bir savaşın içine girilmiş ve canlarımız gitmektedir. Bugünde Korona canlarımızı almaktadır. Seferberlik dayanışma ruhu ile birlikte el ele geleceğin Türkiye'si inşa edilmelidir.
Köprü ve otobanlar ile tüneller için geçiş garantileri konusuna her ne hikmetse bir türlü girilmemektedir. Oysa her sözleşmede mücbir sebepler maddesi bulunmaktadır. Mücbir sebebi doğuran sonuçlar sadece ülkemizde değil tüm dünya için geçerlidir. Bu nedenle geçiş garantileri maddesi biran önce revize edilmeli ve ödeme yapılmamalıdır. Üstelik dolar bazındaki ödemeler zaten bitik durumdaki hazine kaynaklarımızı tamamen yok edecektir. Bu kadar eleştirilerin içinde hiçbir iyi yok mudur? Sorusuna vereceğimiz cevap hastahanelerimiz den iyileşerek, alkışlarla uğurlanan canlarımızdır. Her kurtuluş haberi millet olarak bizleri mutlu etmektedir.
Fırınlarda askıda ekmek modeli yaratılmıştır. Vatandaş açlığa mahkum edilmiştir. Bu ortamda bile belediyeler ile hükümet arasında anlaşılmaz bir çekişme yaşanmaktadır.
Bu çekişme tamamen siyasi rantı korumak amacı gütmektedir. Birlik ve beraberlik gerekmekte iken vatandaşların devleti ile direkt teması olan belediyelerin paralarını hukuksuz bir şekilde el konulmakta iken, vatandaşlar artık siyasi çekişmelerden bıkmış karnını doyurmak için uğraş vermektedir. Bir maske dağıtımı dahi, organize edilememiştir. İstanbul'da yaşayan 70 yaşında bir vatandaş olarak henüz bir maske temin edememişken hükümetimiz 35 ülkeye maske ve tıbbi yardım göndermekle övünmektedir.