Sözde yanlış yönetilen ülkenin yönetimine talip olan muhalefet partilerinin hiç birinin cemaatler hakkında 3 maymunu oynamaları af edilemez.
Böylece tüm partilerin cemaatler ile iltisaklı olduğu gözden kaçmamaktadır.
Geçen hafta içinde iki evladımızı biri cemaat yurtlarının baskısı nedeniyle intiharı ve ikincisinin ise sadistçe menfur bir cinayete kurban vermiş idik. Her iki cinayetin zanlılarını uzakta aramaya gerek yoktur.
İstanbul Sözleşmesinin şeri düzene hizmet için kaldırılması kadına şiddet olgusuna zemin hazırlamış kadına şiddeti mazur hale getirmiş suçlular mahkemelerde sadece kravat takarak iyi hal indirimlerinden istifade ederek asgari cezalar ile kurtularak tekrar topluma döndürülmüşlerdir. Bu durumda da eşler sevgililer “nasıl olsa cezası yok” diyerek şiddete davetiye çıkarılmıştır.
Kadınların ölüm haberleri artık 3. sayfalarda küçük puntolar ile yer almaya başlamıştır. Bafralı kızımız nişanlısının kendisine kötü davranacağından şüphelendiği için Tuzla'da bilinen bir restoranın karakolun yanında olmasını avantaj olarak değerlendirerek, buraya randevu vermiş ancak karakola ve dayısına çektiği mesajla yardım çığlıkları yetersiz kalmış ve gencecik hayatının baharında kızımız ne yazık ki katledilmiştir. Şimdi bu kızımızı katleden cani nişanlı mı yoksa zemin hazırlayan İstanbul Sözleşmesinin kaldırılması ve mahkemelerde sadece kravata uygulanan cezalardaki iyi hal indirimleri midir.
Cemaat yurtlarına gelince pek çok cemaat kendilerine mürit yetiştirebilmek için ve yurtların kayıt altına alınmaması için kentlerde binalar satın alarak buralara yurt bulamayan öğrencilere tahsis etmekte ve cemaat yapılanmasına zemin hazırlamaktadırlar. Bu kişiler zamanla eğitimlerini tamamladıklarında çeşitli kamu kurumlarında görev almakta askeriye başta olmak üzere tüm kurumlarda görev almaktadırlar. Fetö belasının açtığı yaralar henüz kapanmamıştır.
Özellikle Milli Eğitim camiasının önderliğinde gelişen ve palazlanan cemaat yurtları ve açılan merdiven altı kuran kurslarının hedefi malumdur. Laiklik karşıtı bir nesil yetiştirmek ve şeri düzeni kurmaktır. Nitekim Cumhurbaşkanımızın "Dindar nesil yetiştireceğiz" demeçleri ile hız kazanan cemaat yurtlarının varlığına yurt bulamadığı için banklarda yatan gençlerimiz tepki gösterdiğinde, terörist ilan edilmekte ve gözaltına alınmaktadırlar.
Okumaktan başka düşünceleri olmayan gençlerimize yurt temin etmek yerine biber gazlarını jopları layık görmektedirler. Oysa bu gençler yarının Aziz Sancarları, Mustafa Kemalleridir, ülkenin gelecekleridir. Kentlerde satın alınan binaların pek çoğu Milli Eğitimde görevli çalışanlar amirler ve memurlara aittir. Devlete ait 500.000 kapasiteli yurtlar boş iken, cemaatlerin satın aldığı binalar tam kapasite ile doludur. Aslında cemaatlerin her biri resmi yurt açmaya muktedirdir. Çünkü kamu kaynaklarını en avantajlı biçimde kullanmakta, büyük ihaleler adreslerine teslim yapılmaktadır. Ancak kayıt altına girmemek için yurt yapmazlar binaları satın alarak oralarda hedeflerine ulaşabilmenin planlarını yaparlar. Bugünkü bazı kamu kurumlarda ne yazık ki söz sahibi olmaya başlamışlardır.
Bu yurtlarda pek çok ahlaksızca fiillerde cezasız kalmaktadır. Bizzat bu devletin malum Ensar Vakfında yaşanan cinsel istismarlar için “Bir kereden bir şey olmaz” gibi bir ahlaksızca tavrı sergilenmiş ve hakkındaki araştırma önergesi iktidar ve ortağının oyları ile ret edilmiş ve sayın bakanı oylama sonrasında, zafer kazanmış gibi iktidar ve ortağı milletvekilleri tebrik kuyruğuna girmişlerdir. İşte zihniyet budur!
Cemaat yurtlarında ve Kuran Kurslarında küçük yaşlardaki çocuklara, cinsel istismarda bulunanları cesaretlendirilen bu sapıklıklara yol açan zihniyetin değişmesi ve milletvekillerimizin ise empati yapmaları gerekir.
Eleştirmeyi dine saldırmak ile eş değer gören zihniyet, bu eylemleri işleyenleri değil yazanları yargılarken bu istismarlara alet olmaktadırlar. Bugün Enes evladımız ve Dilara kızımız yarın bir başka yuvalardan feryatlar yükselmesi elzemdir.
Öncelikle bulunduğu kentlerin dışındaki üniversiteleri kazanan evlatlarımızın peşinden gidilmeli anne baba memur ise tayin istemeleri eğer esnaf ise yaptığı işin işportacılığını göze almalıdır. Böylece çocuklarımızı yurtlara mahkum etmemiş olacağız ve kendi kontrolümüzde hayata atılmalarına yardımcı olacağız, Anne baba olarak en önemli görevimiz bu olmalıdır. Samsundan pek çok arkadaşlarımızın kızları İstanbul'da okumakta yurt bulabilenler yurtlarda, bulamayanlar ise bir iki arkadaş bir araya gelerek ev tutmaktadırlar. Ancak sokaklar artık tekin değildir. Toplumun ahlak yapısı dejenere olmuştur. Tüm aktörler bu dejenerasyona davetiye çıkarmaktadır. Buna yasalar da dahildir. Bu nedenle evlatlarımıza sahip çıkalım ve yeni Eneslerimiz Dilaralarımız gibi örnekleri yaşamayalım.
İktidarın cemaatlere olan hassasiyeti anlaşılabilir. Ancak muhalefet partilerinin cemaatler aleyhinde tek kelime etmemelerinin altında siyasi rant yattığı malumdur. Çünkü her cemaat mensubu bir oy deposudur. Ülke de ekonomik kaos varmış. Pazarlarda yangın, dış siyasette kaos, kurul toplantılarında mağdurların feryatları, muhalefet tarafından bir siyasi malzeme olarak kullanılmakta, fiiliyatta cemaat yurtlarında olduğu gibi 3 maymun oynanmaktadır. Bunun adı muhalefet değildir. Kişisel ikbaldir siyasi ranttır. Bu ülke Mustafa Kemal gibi bir değeri çıkarmış ve Cumhuriyetin temelleri atılmıştır. Yeni bir Mustafa Kemal gibi bir değere kavuşmak için kaç yıl daha beklemek gerekecektir. Böyle siyaset böyle muhalefet olmaz olsun.