Türk parası üzerindeki tahribatı ifade etmek anlamsızdır. Çünkü gerek piyasalar gerekse çarşı pazar gerekli tepkileri verirken, iktidara mensup bazı milletvekilleri akaryakıt istasyonlarındaki kuyrukları arabaların çokluğuna, bazıları ise insanları domates soğan yemeğe davet etmektedir.
Fiziki parayı kazanan 200.000 insan yaşarken, milyonlarca kişi açlık sınırının altında yaşamaya mahkum edilmektedir. Katar hükümeti çeşitli anlaşmalar ile gelecekte petrolden daha kıymetli olabilecek, suyumuza göz koymuşlar ve suyun yanı sıra bazı stratejik kuruluşlarımıza talip oldukları halde swap anlaşmaları nedeniyle buna yanaşmamıştır.
10 milyar dolarlık fon yaratılmasının arkasındaki perde, gizli tutulmakta ve taze paranın hangi şartlarda hazinemize intikal edileceği kapalı kapılar ardında yapılan anlaşmalar ile netleşmiştir. Suyu özelleştirme çabalarının altında Katar gerekçeler fotokopiden alınan çıktılar gibi aynıdır.
Risk primimiz yüksek olduğu için buna bağlı olarak adeta tefeci faizi ödemekteyiz. Türkiye'de Merkez Bankası faizi yüzde 15 inerken, 5 yıllık vadeli satışlarda ise faiz oranları yüzde 20.7'ye çıkmış durumda. Yabancılar elbette bu durumdan oldukça mutludurlar. Sıcak para akışı ülkemizden tamamen elini ayağını, uygulanan politikalar ile çekmiştir. Oysa doğrudan sermaye bize gelmelidir. Ancak hukuki olarak her geçen gün kan kaybedilmesi yabancı yatırımcıları ürkütmekte, böylece yabancı yatırımcı yüzde 20 seviyelerine kadar inmektedir.
Türkiye'de 750 milyar dolar seviyelerinde yabancıların gerek verdikleri borçlar ve gerekse yürüyen yatırımları nedeniyle bir riskleri bulunmaktadır. Hükümetin ifade ettiği gibi, neden böyle bir riskleri bulunan ülkeye saldırıda bulunabilirler, bunun mantığını anlayabilmek mümkün değildir. Bu nedenle ekonomik başarısızlıkların sorumluluğunu yabancı güçlere mandacılara bağlamak anlamsızdır.
3600 ek gösterge toplumun önemli bir bölümünü ilgilendirmekte her seçim döneminin propaganda aracı olmaktan öteye geçmemiştir. Son yapılan açıklama ile 2022 yılının sonu işaret edilerek bu konunun yine 2023 seçimlerine malzeme yapılacağı anlaşılmaktadır. Birkaç maaş alan kişiler tek tek açıklanmakta iken EYT'lilerin ızdırabına son verilememektedir.
Birkaç yıl önce gelen BAE emiri 15 milyar dolar yatırım taahhüdünde bulunmuş ancak 1 milyar 314 milyon liralık yatırımla yetinmişlerdir. Bugün ise 10 milyar dolarlık yatırım yapacaklarına gündeme getirilmiştir. Elimizde satacak bir değer kalmamıştır. Bu paraların karşılığı ne şekilde karşılanacaktır. İlk taahhütlerinde olduğu gibi yine boş hayallerin peşinde mi koşulacaktır. BAE Amerika'nın güdümünde olan bir emirliktir. Talimatları Amerika'dan alırlar. Kur krizinde, kurun yarattığı etki henüz fiyatlara yansımamıştır. Önümüzdeki hafta enflasyon yüzde 20 seviyelerine kadar yükselecektir. Aralık ve Şubat aylarında hayat daha da zorlaşacaktır. Kurun yükselmesi ile dalga boyu daha da artacaktır. Bu nedenle sık sık ekonomik kurmaylarca kabul edilen ve piyasalara enjekte edilen faiz sebep enflasyon sonuç faraziyesini, tek adam rejimi sebep, ekonomi sonuç şeklinde algılamak gerekir. Çünkü bu faraziyeyi dünyanın hiçbirinde hiç bir iktisatçı onaylamamaktadır.