Türk futbolunun değişmez kuralı ve makus talihine yazık ki Samsun'un en önemli markası Samsunspor da kurban olmaktadır.
Samsunspor 1965 yılından 1989 yılına kadar liglerde mücadele ettiği sezonlarda bünyesinde bir gol ve Avrupa gol krallığı ünvanını Samsun'a taşıyan bir futbolcu fabrikası kimliğini taşımış, idari anlamda 2002-2020 yılları arasında yönetimsel zaaflar sonucunda geleceği ipotek altına alınmış, devasa bir borç yükü ile karşı karşıya kaldığından BAL ligine düşecek hale gelmiştir.
Bu iktidar döneminde ise iki bakanlık koltuğuna sahip olunduğu halde, üstelik iki Gençlik ve Spor Bakanlığını işgal ettiğimiz halde, tesisler anlamında yeri üzerinde spekülasyona açık kazanımlar elde edilmiş, fakat sportif başarılar borç yükü nedeniyle elde edilememiştir.
Bu kulüpte ve spor dünyasında yönetici olarak 15 yıl emek veren bir spor adamı olarak, yetkilerim el verdiğince lejyoner futbolcu ve teknik adamlara muhalif oldum. Aidiyet duygusu olmayan ve sadece profesyonelliği ön plana alarak, kazanacağı paranın hesabını yapan kişiler ile bir başarı elde edilemeyeceğini savundum ve savunuyorum. Bu nedenle yazılarımda Samsunlu teknik adam olarak görev yapan veya yapmaya hazırlanan arkadaşlarımız için Samsunspor kulübü yönetimine, bu kişileri yabancı kulüplere göndererek staj yapmalarını, dil öğrenmelerine zemin hazırlanması konusunda uyarılar yaptım. Kulübün mali durumu, bu imkanları sağlamadı. Ama bugün maddi anlamda global ticaretin zirvelerinde, bir işadamının Yüksel Yıldırım'ın kanatları altında, yeni nesil teknik adamlığa soyunan, futbola hizmet etmiş arkadaşlarımızı Yüksel Yıldırım'ın dünya futbol devlerinin başkanları ile olan sıcak ilişkilerinin değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Samsunlu yeni nesil teknik adamların yetişmesi ve yetiştirilmesi aynı zamanda Samsunspor'un bugününü değil geleceğini de kurtaracaktır. Teknik adam değişikliği çözüm değildir. Ertuğrul ve Mehmet hocalar gitti. Şimdi başarılı olacağını düşündüğümüz isimlere takım emanet edilecektir. Bu kişilerin aidiyeti sadece 19 Mayıslarda kentin adının zikredilmesidir. Oysa lejyoner teknik adamlara verilen fırsatların yüzde 50'si kadar bile fırsat verilmeyen teknik adamlık heveslisi arkadaşlarımız vardır. TÜFAD ise vizyon sorumluluğunu yerine getirmeli teknik adamlığa soyunan kardeşlerimizi yönlendirmeli, dernek binasını veya yakınlarındaki mekanları okey oynanan değil, dil eğitiminin verildiği Samsun doğumlu arkadaşlarımızın mesleki tecrübelerini geliştirmeleri için Yüksel Yıldırım'ın kapısını aşındırmalı ve yurt dışı takımlarda staj görmelerini sağlamak için çaba göstermelidir.
Bana göre bu yıl şampiyonluk için ara transferde şu futbolcuyu bu futbolcuyu alacağız ve şampiyon olacağız şeklindeki düşüncelere kapılmak, kısa vadeli reel olmayan ütopyalardır. Samsunspor için uzun vadede yapılacaklar bugünden planlanmalıdır. Aksi taktirde değil 300 milyon TL, 300 milyon dolarda harcasanız kulüp her dönemde yeni Yüksel Yıldırım'lara muhtaç olacaktır.
Yine iddia ediyorum ki başarılı işadamı olmanın futbol dünyasında karşılığı yoktur. Futbol dünyası finans dünyasının kurallarına göre yönetilmez. Bu dünyaya girecekseniz takımınızda, bu dünyanın insanlarıl ile olmak zorundasınız. Samsunda 2-3 milyon bütçeler ile takımı süper lige çıkaran Türk futboluna yıldızlar yetiştiren bir futbol aklı her zaman mevcuttur. Bu kişileri aynı masa etrafında toplama becerisi gösterildiğinde kazanan Samsun olacaktır. Bu organizasyonun mimarı da YÜKSEL YILDIRIM olmalıdır. Çünkü bu kente ve takımına gönül vermiş milyonlarını sarf etmiştir. İsimlere gelince Erkut Tutu-Tahsin Kosif- Kemal Gedikli-Ercument Coşkundere-Temel Keskindemir-Celil Sağır-Hakkı Bayrak-Yücel Uyar Şendoğan Çakmaker hatta kişiliğini tasvip etmeme rağmen Tanju Çolak'ın iştiraki ile bir futbol konseyi kurulmalı ve yeni bir yol haritası çizilmelidir. Geçiş sürecinde de bu yılı yok sayarak, takım Samsunlu bir teknik adama emanet edilmelidir.