Ben bu zihniyeti iyi bilirim. 55 yıl evvel lise çağlarımda mensubu olduğum MTTB'nin öğrenci kolunda dönemin başkanı Rasim Cinisli, İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un oğlu Mehmet Emin Ersoy'u bağımlı olduğu uyuşturucudan kurtarmak için, bir kaç gün misafir kaldığım Alaattin Koçak tarafından kurulan Rüstem Paşa Talebe Yurdunda konaklamasını sağlayarak, tedavisini üstlenmiş idi.
Yurt kurulmadan önce ise derneğin spor salonunun bir köşesinde bir köşede yatak yorgan serilen bir yerde kalmakta idi. Kendini kısa sürede toparlayan Mehmet Emin Ersoy, R.Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Metin Külünk, Abdüllatif Şener, İsmail Kahraman'ın da aralarında bulunduğu siyasal İslamcı grup kararı ile, İsmail Kahraman'ın başkanlığı döneminde yurttan sokağa atıldı.
Rasim Cinisli askerlik görevi için başkanlığı İsmail Kahraman'a devretmişti. İsmail Kahraman'da bu durumu fırsat bildi ve Ersoy tekrar sefil hayata itildi. Yaşadığım bu olay sonrasında MTTB'de ki faaliyetlerime son vererek kurulan Ülkü Ocakları adı verilen Ülkücü Eğitim ve Kültür Derneklerine kaydımı yaptırdım.
Çünkü tekrar alkol batağına düşen Mehmet Emin Ersoy bir süre sonra Tophanede bir kamyon kasası içinde donmuş halde ölü bulundu.
Cumhuriyet değerlerini yok sayan bu zihniyetin bu ülkeyi bize emanet eden iki ünlü kurucu değere ayyaş yaftası yapıştıranların Onur Anıtı saldırısına kayıtsız kalmaları, olayı biz değildik iki kendini bilmez sarhoşun marifeti diyerek makyajlayarak önemsizleştirmeye çalışmaları özlemini duydukları hilafetin ayak sesleridir.
Arada bir aralarından bazı milletvekili, belediye başkanı veya bakanları tarafından hasletleri için kamuoyunun nabızlarını yoklayarak zemin araştırırlar. Tepkiler olduğu taktirde sözlerim çarpıtıldı ben bunu kast etmedim diyerek manevra yapıp tekrar mahzenlerine saklanarak uygun zemin arayışını sürdürürler. Milli bayramlarımızın kutlanmaması için olmadık bahaneler yaratanlar, Ata'ya saygıyı tavaf olarak değerlendiren büst ve heykellerini put diyerek aşağılayanlar, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıdır.
Emperyalizm tehlikesi tüm milletlerin kabusudur. Ancak emperyalizm tehlikesi sadece dışardan körüklenmez. Asıl tehlike kendi içimizdeki emperyalist tehlikeler ve yerli işbirlikçilerdir. Bu nedenle kanla irfanla kurulan Cumhuriyet değerlerimize sahip çıkmak, geleceğimizin teminatı olacaktır.
Türkiye'nin üzerinde her dönemde emperyalist oyunlar oynanmış, ancak Mustafa Kemal gibi 100 yılın dehasını yetiştiren bu ülke toprakları bereketlidir. Bu ruhu tüm dünya milletleri bir araya gelse ortadan kaldırmaya gücü yetmez. 15 Temmuz'u yaratanların önüne bedenleri ile set çeken gerekenler gerekli uyarıyı yapmışlardır. Bu nedenle milletin kırmızı çizgileri ile oynayanların ülkede değişik hedeflere ulaşabilmek için tiyatral senaryo yazan ve oynayanlar Türk milletinin aklı ile alay etmemelidirler. Çünkü bu millet kendi küllerinden doğan 1000 yıllık şerefli bir maziye sahiptir.
Yazıma son verirken iki konuyu kısaca yazmadan geçemeyeceğim. Samsunda Onur Anıtına yapılan saldırıyı kınamak ve kentin tanıtımına yönelik Pazar günü 3 saat süren bir TV programı yapıldı. Bu yayında gözler İlkadım Belediye Başkanını ve Atakum Belediye başkanını aradı. Kişisel mazeretler olabilir. Ancak kentin tanıtımına ilişkin faaliyetler yerel yönetimlerce desteklenmelidir. Diğer eleştirim ise Samsun'un tanıtımı yapılan bir programda neden Samsunlu yerel sanatçılara yer verilmez. Orhan Gencebay, Yıldıray Çınar, Cemal Safi bu diyarın evlatlarıdır. Neden sadece muhalefete mensup iki milletvekili ile program yapılır. Bu kenti temsil edenler iktidarı ile muhalefeti ile ne zaman el ele kenetlenecek ve siyasi ve şahsi ikballerden vazgeçerek kentin çıkarları için aynı masaya oturacaklardır. Samsun'u Samsuncu karakterine sahip olmayan hatırlı ailelerin düğün törenlerine takı takmaya gitmekten başka icraatları olmayan, gelecek seçimlere yatırım yerine kente yatırım yapmayı ilke edinecek yerel yöneticilere ve TBMM'de temsilcilere ihtiyacı vardır.